CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kırıkkale’de sivil toplum kuruluşlarının (STK) temsilcileri ve muhtarlarla bir araya geldi.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada, Kırıkkale'nin Türkiye tarihi açısından çok önemli bir kent olduğunu ifade ederken, 1925 yılında mühimmat fabrikasının açılmasıyla daha da önemli bir kente dönüştüğünü anlattı.
Kentte savunma sanayinin temelleri atılırken, Kırıkkale'nin Ankara'dan önce sanayi kenti olarak belirlendiğini, aynı zamanda Kayseri'de uçak fabrikası yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Uçak fabrikasının temeli atıldıktan 9 yıl sonra Kayseri'de üretilen uçak Ankara'ya gönderilmiştir. 1940'lı yıllarda Türkiye uçak ihraç eden ülkedir. 1980'lere kadar Kırıkkale büyümeye devam etmiştir. 20 bin çalışanı var. Bu çalışanlarla Kırıkkale Anadolu'nun göz bebeğidir. Ne olduysa sonradan oldu. Bu 20 bin çalışan, 1800 çalışana dönmüştür. Fabrikalar büyük ölçüde kapatıldı. Şu sitemi etmekten de geri duramıyorum, 'Kırıkkale'yi bu hale getiren partiye neden oy verdiniz? Ben bu soruyu sormak zorundayım" diye konuştu.
“TERCİH MİLLETİN TERCİHİDİR”
Kılıçdaroğlu, 24 Haziran'daki seçimlerin sıradan bir siyasi parti seçimi olmadığını, Türkiye için kader seçimi olduğunun altını çizerek, "24 Haziran'da önümüzde iki seçenek var. Ya demokrasiden yana oyumuzu kullanacağız ya da dikta yönetiminden yana gidip oyumuzu kullanacağız. Bunun başka seçeneği yoktur. Demokrasi istiyorsanız Millet İttifakı orada duruyor. 20 Temmuz darbesi sonrası oluşan süreci düşünüyorsanız onun da yeri bellidir. Tercih milletin tercihidir. Ama tercih bugüne kadar hep demokrasiden yana olduysa bundan sonra da demokrasiden yana olmalıdır. Demokrasiyi iyi işletemezsek hepimiz kaybederiz" ifadelerini kullandı.
Anadolu'nun içinin boşaltıldığını iddia eden Kemal Kılıçdaroğlu, Anadolu'da işsizlik olduğunu, kentlerde fabrikalar kurulması gerektiğini söyledi.
Anadolu'nun ayağa kalkması için yeni bir hamle yapılması gerektiğine işaret eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmede bulundu:
“EĞER BUNU TÜRKİYE’DE 10 KİŞİ BİLİYORSA O 10 KİŞİDEN BİRİ BENİM”
"Hiçbir siyasi parti liderinin cesaret edemediği işi ben yapacağım. Bütün sorularınıza cevap vereceğim. Çünkü ben haklıyım, doğruları söylüyorum, milleti seviyorum. Ben bu milletin yolunda hayatımı bile vermeye hazırım. Hiç kimse en ufak bir endişeye kapılmasın. Ben bu ülkede yaşıyorum. Hiç bir çocuğun yatağa aç girmesini istemiyorum. Herkesin işi, aşı olsun istiyorum. Her evde huzur olsun istiyorum. Emekliler için geçen seçimlerde dedim ki 'şu emeklilerin huzurlu iki bayram geçirmeleri için, huzur içinde yaşamaları için, torunların cebine harçlık koyması için iki maaş ikramiye' diye. Kıyameti kopardılar. Nereden bulacaksın, nereden vereceksin. Ya kardeşim ben 27,5 yıl Maliye Bakanlığı’nda çalıştım. Para nasıl toplanır, bütçe nasıl yapılır, para nasıl harcanır, bu benim uzmanlık alanım. Ben mütevazı bir insanım, övünmeyi sevmem ama bir konuda çok iddialıyım. Vergi nasıl toplanır, bütçe nasıl yapılır, para nasıl harcanır, eğer bunu Türkiye'de 10 kişi biliyorsa o 10 kişiden birisi de benim. Bunu rahat söylüyorum."
Kılıçdaroğlu, kendilerinin seçim bildirgesinde Esnaf Bakanlığı’nın kurulmasının olduğunu hatırlatarak, "Emeklinin eline para geçmeyince esnafın da eline para geçmiyor. Esnaf da gidip alışveriş yapacak bir kişiyi bulamıyor. Dolayısıyla herkes kıt kanaat geçinmeye çalışıyor. Esnaf bakanlığı kuracağız ve esnafı kira stopajı vergisinden de kurtaracağız. Bunu da bütün esnaf kardeşlerimizin bilmesini isterim" dedi.
“BU DÜZENDEN SADECE RANTİYE SINIFI MEMNUN”
Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce'nin cumhurbaşkanı olması ve Millet İttifakı'nın da parlamentoda çoğunluğu sağlaması durumunda, asgari ücretin net 2200 lira olacağını ifade etti.
Asgari ücretin artırılmasıyla esnafın kazanacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Bizim hesabımıza göre, 2200 lirayı net verdiğimiz zaman hem işverene yük gelmiyor hem de asgari ücretli geçici de olsa rahat bir nefes almış olacak. Bunu nereden bulacaksın diyorlar. Ben parayı nereden bulacağımın hesabını da size vermek zorundayım. Aksi halde söylediğim sözler havada kalabilir. Eleştirilere doğru dürüst cevap veremeyebilirim. Türkiye'de esnaf, emekli, asgari ücretli, çiftçi ve sanayici memnun değil. Bu düzenden kim memnun? Bu düzenden sadece bir sınıf memnun. Bu sınıfın adı rantiye sınıfı. Saydığım bütün grupların bir özelliği var. Hepsi alın teri döküyor ve hepsi kazanmak istiyor. Rantiye sınıfının özelliği şu. Rantiye sınıfı tek damla bile alın teri dökmez. Bir masası, bir sandalyesi bir de lüks bir bürosu vardır. Kapısında da sekreterleri vardır. Yaptığı tek şey, bol parası vardır. Borcu verir karşılığında faizini alır. Halk arasında buna tefeci adını veriyoruz" diye konuştu.
“RANTİYECİLERE 687 MİLYAR DOLAR FAİZ ÖDENDİ”
Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin son 16 yılda dışarıya 151 milyar 34 milyon dolar, içerideki rantiyecilere de 687 milyar 124 milyon dolar faiz ödediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, 1923-2002 yıllarında görev yapan bütün hükümetlerin 713 milyar dolar para harcadığını, son 14 yılda ise 2 trilyon 94 milyar dolar harcandığını vurguladı.
Dünyada saygınlık kazanmanın yolunun üretmekten geçtiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, üreten toplumun güçlü toplum olduğunu, Türkiye'de üretim değil beton ekonomisi ve israf ekonomisinden yana bir politika güdüldüğünün altını çizdi.
Herkesin adalete ihtiyacı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, adaletin olmadığı bir devletin ayakta duramayacağını vurguladı.
Bu nedenle 'Adalet mülkün temelidir' dendiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“CEZAYI VERECEKSEN KOMUTANA VERECEKSİN”
"Gücün karşısında adaletin tesis edilmesi vatandaşın can ve mal güvenliğinin korunması anlamına gelir. O yüzden adalet bütün inançların ortak hedefi ve ortak amacıdır. Siyasetçi bir kişiyi baştan suçlu ilan ederse orada adalet yok demektir. Bunu şunun için ifade ediyorum. 33 kere 7 kez ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi. Komutan değil, general değil, paşa değil. Komutanın emri tartışılır mı? Askerlikte tartışılmaz. Komutan emir verir, siz de o emre uyarsınız. Komutan talimat vermiş, dışarı çıkın ve erler dışarı çıkmış. Cezayı vereceksen komutana vereceksin. Bir milyondan fazla mağdur var. Bütün mağdur ailelere sesleniyorum. Adalet, hak ve hukuk için ne gerekiyorsa yapacağım. 450 kilometre yolu ben kendim için yürümedim. Çok şükür benim bir derdim yok. Ne derdim olacak? Bu topraklarda adalet çok önemlidir. Hem Mevlana'dan söz edeceksin, hem adaletsizlik yapacaksın. Olmaz. Bu çifte standarttır."
“DANIŞTAY HAKİMİ ADALETE İNANIYORSA İSTİFA ETMELİ”
Kılıçdaroğlu, Danıştay üyesi bir hakimin CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ile ilgili sosyal medya paylaşımı yaptığını hatırlatarak, o hakimin istifa etmesi gerektiğini söyledi.
Söz konusu hakime istifa çağrısı yaptığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Kendisine çağrı yaptım. Onurun, erdemin varsa, insansan, adalete inanıyorsan hakimlikten derhal istifa et. Hala istifa etmiyor. Kırıkkale'den sesleniyorum. Sen istifa etmediğin sürece sana 'Onursuz bir hakim Danıştay'da görev yapıyor.' diyeceğim. Hakimin siyasi kimliği mi olur. Hakim hakimdir. Yarın diyelim ki İnce'nin bir davası o mahkemeye düştü. Hakimin görüşü belli. Gözü kapalı mahkumiyetine karar verecek. Senin onurun varsa görevini bugün öğleden sonra bırakırsın. Buradan bütün Danıştay üyelerine de sesleniyorum. O hakimi istifa ettireceksiniz. Nereye gidersem bunu söyleyeceğim. O Danıştay için bin onur değil, Danıştay için kara bir leke olarak orada kalacaktır. Bu nedenle camiye, kışlaya ve adliyeye siyaset girmesin istiyoruz."
Kılıçdaroğlu, daha sonra basına kapalı gerçekleştirilen toplantıda, katılımcıların sorularını yanıtladı.