CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Etimesgut Korkut Ata Kültür Merkezi'nde düzenlenen sivil toplum kuruluşları ve muhtarlar toplantısına katıldı.
Konuşmasına Ramazan Bayramı'nı ve Babalar Günü'nü kutlayarak başlayan Kılıçdaroğlu, erdemli olmanın önemine değindi.
"Erdemli bir insan, bilgiyle, birikimle donanmış insan demektir" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Akılla hareket eder erdemli insanlar. Dolayısıyla biz, erdemli insan olarak hiç kimseyi küçümsemeden, hiç kimseyi ötekileştirmeden 80 milyonu kucaklamalıyız. O zaman bu güzel ülkede barış içinde yaşarız. Ben size bu ülkede birlikte yaşamayı, kardeşçe yaşamayı vadediyorum. Hiçbir zaman 'kimliği, inancı, yaşam tarzı şuymuş, buymuş' demeden, 81 milyonu kucaklayarak bir siyaset yapmaya, bunu sürdürmeye söz veriyorum ve yapacağım. Bizim birlikte yaşamaya ihtiyacımız var. Bu bayramda Suruç'ta acı bir olay yaşadık. 4 kişi hayatını kaybetti. Hepimiz üzüldük ve hepimiz olayın aydınlanmasını bekliyoruz. İnsan hayatı kadar değerli bir şey yoktur. Orada yaşanan olayı şu bölgeye veya bu bölgeye, şu veya bu kişiye çekmenin hiçbir anlamı yok."
"SİYASET KAVGA DEĞİL, HİZMET ETME ARACI"
Suruç'ta yaşanan olayın yargıya intikal ettiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, olayın tüm yönleriyle aydınlatılması gerektiğini bildirdi.
Siyasetin bir kavga değil, ülkeye hizmet etme aracı olduğunu, siyaset kurumunun başka bir alana benzemediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Her birimiz bir takımı tutarız. Çocukluktan başlar bu takım tutma ve bu takımı hiç değiştirmeyiz. O takım bize sadece heyecan verir, milli takım olunca hep beraber tek yürek oluruz. Ama siyaset farklı bir şey. Siyaset her dönem değişen diliyle beraber halka giden bir anlayışa sahiptir. Siyaset kurumu var olan sorunları çözer ve nasıl çözeceğini halka anlatır" dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Ben size bir örnek vereyim; Geçmişte daha çok bir sorun en temel sorunlarımızdan biriydi. Toplumsal barış dediğimiz, kimisinin Kürt sorunu, kimisinin Doğu, Güneydoğu sorunu diye tanımladığı bir sorun vardı. 35-40 yıldır çözülemeyen bir sorundu. Bu sorunu çözmek için siyaset kurumu kendine göre yöntem üretiyordu. Bugün geldiğimiz noktada terör gerilerde kaldı. Var mı? Var ama daha başka sorunlar ortaya çıktı. Ekonomi, eğitim, dış politika, demokrasi bütün bunlara baktığımızda yeni sorunlar kümesiyle Türkiye karşı karşıya. Biz bu sorunları nasıl çözeceğimizi size anlatmak zorundayız. Sizin göreviniz ise benim doğruları söyleyip söylemediğimi zihninizde test etmenizdir ve elinizi vicdanınıza koyarak oyunuzu kullanmanız. Ben sizden sadece bunu istiyorum."
"DEMOKRASİ SORUNUMUZ VAR"
Türkiye'de bir demokrasi sorunu bulunduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, herkesin can ve mal güvenliğinin olduğu rejime demokrasi dendiğini, yargı bağımsızlığı ve hakim teminatının bulunduğu rejime demokrasi dendiğini, demokrasilerde iktidarın seçimle gelip seçimle gittiğine değindi.
Devletle, hükümet ayırımının iyi yapılması gerektiğine işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, "Devlet bakidir, hükümet geçicidir. Devlet liyakat üzerine inşa edilir, siyasette liyakat yoktur. Örneğin, devlette şef olmak için üniversiteyi bitirmeniz lazım, 4 yıllık. Belli bir süre hizmet etmeniz, sınavı kazanıp şef olmanız lazım. Siyasette bakan ve başbakan olmak için iki şeye ihtiyaç var. İlkokul diploması ve bir iyi hal kağıdı. O nedenle biz diyoruz ki devlet liyakat üzerine inşa edilmelidir. İşi ehline vermezseniz Türkiye kaybeder" diye konuştu.
Hazreti Peygamberin, işi ehline vermek için Kabe'nin anahtarını Müslüman olmayan birine teslim ettiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, salondakilerden eve gittiklerinde bununla ilgili internette araştırma yapmalarını ve okumalarını istedi.
"İşi ehline vereceksiniz, devleti baki kılacaksanız. Ne zaman ki bir hükümet 'ben devlet olmaya kalktım' derse bilin ki artık orda demokrasi yoktur" görüşünü paylaşan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"En temel özelliği şudur: Herkesin bir görevi vardır. Hakimin de görevi vardır. Bir kişinin suçlu olup olmadığını siyasetçi belirleyemez. Muhtar, esnaf, sanayici belirleyemez, hiç kimse belirleyemez. Bir kişinin suçlu olup olmadığını belirleyen tek makam vardır, o da hakimdir. Eğer siyaset kurumu bir kişiyi baştan suçlu gösterir ve hakim de ona uyarsa orda adalet çökmüştür. Geldiğimiz nokta budur. Adalet önemli bir kavramdır. Bütün inançların ortak temeli adalettir. Biz adaleti savunmak zorundayız. Demokrasinin özünde adalet var."
"DOLAR YÜKSELMİYOR, TL DEĞER KAYBEDİYOR"
Son yıllarda ekonomide ciddi bozulmalar yaşandığına vurgu yapan Kemal Kılıçdaroğlu, "Doların yükseldiği falan yok, dolar yerinde duruyor. Türk lirası değer kaybediyor. Türk lirası, dolar karşısında değer kaybediyor. Yoksa buradaki dolarla ABD'deki, İngiltere'deki, Japonya'daki dolar aynı dolar. Ama Türk lirası değer kaybediyor" dedi.
"Amerika’nın parası, AB'nin avrosu değer kaybetmiyor da bizim ki niye kaybediyor?" sorusunu gündeme getiren Kılıçdaroğlu, ekonomi iyi yönetilmediği takdirde değer kaybının yaşanacağını belirtti.
Bugün milyonlarca işsiz olduğunu kaydeden ve 'bu düzenden kim memnun' sorusunu soran Kılıçdaroğlu, "Çiftçi, esnaf, sanayici memnun mu? Bu düzenden memnun olan bir grup var, bu düzenden memnun olan sadece rantiye sınıfı var." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, şu görüşlerini paylaştı:
"Bu sınıfın özelliği şu: Rantiye sınıfının fabrikası, tarlası yoktur, bakkalı yoktur, alın teri yoktur. Bir masa, bir sandalye var. Bankada parası var. Kim borç istiyor verir faizle, parasını alır. Elinde bir bardak viski vardır, faizini alır oturur. İşçiydi, grevdi, lokavttı hiçbiri ile ilgilenmez. Bu rantiye sınıfının özelliği nedir diyeceksiniz. Son 16 yılda Londra'daki bir grup rantiye sınıfına verilen faiz 151 milyar dolar. 151 milyar dolar bu memleket faiz ödedi, yurt dışındaki faiz lobisine. Şimdi diyorlar ki 'faize karşıyız.' İyi de bu 151 milyar doları kim ödedi? Ödeme kardeşim. Cumhurbaşkanı olarak Londra'ya gidiyorsun, bakanını, Merkez Bankası Başkanı'nı gönderiyorsun, yalvarıyorsun, 'ne olur bize borç ver.' Adam da diyor ki 'olur veririm, faizi yükselt.' İki sefer faiz yükseldi, 151 milyar doları faiz ödüyorsanız kaç lira borçlandığını siz düşünün.
Bu dışarıya ödenen faiz. Bir de içeriye ödenen faiz var. O da 687 milyar lira. Şimdi size soruyorum, 687 milyar lira artı 151 milyar dolar yatırıma gitseydi ne olurdu? Memlekette her tarafa fabrika yapılırdı, emekli, işçi hayatından memnun olurdu? Nereye gidiyor bu para? Bu faizleri hepimiz ödedik. Bunun hesabını siyasi iktidar verdi mi? 151 milyar dolar faizi niye ödedi? Nerde kullandı bu parayı? Bilmemiz lazım. Ben doğru bilgilerle vatandaşın önüne çıkmak zorundayım. Sandığa giderken bilgimizle, birikimimizle sandığa gitmeli, vicdanımızla oy kullanmalıyız."
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin yeni bir hamle yapması, yeni bir çığır ve sayfa açması ve yorgunluktan çıkması gerektiğini söyledi.
CHP iktidarında en düşük emekli aylığının net 1500 lira olacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Sözümüz söz" diye konuştu.
Bu rakamın büyük para olmadığını bildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Ama 1500 liranın altında emekli aylığı alan 1 milyon 644 bin emeklimiz var. Ayda 300 lira, 500 lira, 700 lira ile geçinilir mi? Geçinilmez. Pazartesi günü herhangi bir vatandaş asgari ücret üzerinden gidip, SGK'ye dilekçe verip, ben emekli olmak istiyorum dediğinde bağlanacak emekli aylığı 718 lira 69 kuruş. Peki 1 Ekim 2008'den önce gidip dilekçe verseydi bin 822 lira emekli aylığı alacaktı. 2008'den önce emekli olan bin 822 lira, bugün emekli olan 718 lira 69 kuruş emekli aylığı alacak. İnanmıyorsanız asgari ücret üzerinden prim ödeyip emeklilik hakkını kazanan bir vatandaşı alın SGK'ye gidin ve emeklilik dilekçesini versin, emekli aylığı kaç lira bağlanacak?"
Kılıçdaroğlu, 2008'de sosyal güvenlikte reform yapıldığını anımsatarak, reformun emeklinin aylığı kesilerek yapıldığını ileri sürdü. Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu sadece işçiler için değil. Esnaf 840 lira alacak bugün. Daha önce olsaydı 1800 lira alacaktı. Tarım Bağ-Kur'lusu bugün 621 lira alacak, daha önce olsaydı 1260 lira alacaktı. Yani emeklinin sırtından sözde reform yaptılar, aylığını her ay biner lira keserek." diye konuştu.
"HİÇ KİMSENİN ENDİŞESİ OLMASIN"
"Emekliye iki maaş ikramiye" vaadinde kıyamet koparıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bayramda kısmen de olsa verdiler. Bazılarına daha düşük, bazılarına hiç vermediler. Özellikle banka emeklilerine vermediler ama benim sözüm sözdür, Allah'ın izniyle Muharrem İnce cumhurbaşkanı, parlamentoda Millet İttifakı çoğunluğu aldığında bunların tamamını yapacağız. Hiç kimsenin endişesi olmasın" sözlerini kullandı.
Ekonomideki sorunlara değinen Kılıçdaroğlu, işsizliğin alıp başını gittiğini ve işsizlik rakamının 7 milyona yaklaştığını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, eğitimde de sorunlar bulunduğunu anlatarak, annenin çocuğunu hangi okula göndereceğini ve çocuğunun da hangi sınava gireceğini bilmediğini söyledi.
Eğitim politikasının 16 yılda 14 defa değiştiğini belirten Kılıçdaroğlu, eğitimde çocuklarını kobay olarak kullanan hiçbir devlet bulunmadığını ifade etti. Kılıçdaroğlu, eğitimin tepeden tırnağa değişmesi, akılcı olması ve eğitimde birleştirilmiş sınıf uygulamasına son verilmesi gerektiğini bildirdi.
"Nerede bir öğrenci varsa orada okul ve öğretmen de olacak" diyen Kılıçdaroğlu, taşımalı eğitime son vereceklerini dile getirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, bugün ülkede on binlerce çocuğun sabah kahvaltısı yapmadan okula gittiğini ve yine on binlerce ailede babaların çocuklarına harçlık verecek para bulamadığını değerlendirerek, "Bir devlet kendi çocuğunu sabahleyin beslemiyorsa, ona bir öğle yemeği vermiyorsa batsın o devlet. Tefeciye verirsin 151 milyar dolar, kendi çocuğun aç, ona bir sabah kahvaltısı bile veremezsin. Olmaz. Vereceğiz" dedi.
YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ
Dış politikada duvara toslandığını ve Türkiye'nin herkesle kavgalı olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin çıkarlarını önceleyeceklerini, barış endeksli bir dış politika güdeceklerini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün "Yurtta barış, dünyada barış" sözünü anımsatarak, bu konuda egemen güçleri kaygılandıracak ve kısa adı OBİT olan Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kurma projeleri olduğunu açıkladı.
Türkiye, İran, Suriye ve Irak'ın bu teşkilatın kurucusu olacağını bildiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Dört ülkenin devlet başkanları bir araya gelecekler. Bizim ülkede niye kavga, terör oluyor? Niye egemen güçler burada Müslüman kanı akıtıyor? Niye biz dört devlet bir araya gelip, kendi derdimizi çözemiyoruz? Sayın İnce, inşallah cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğunda bu dört ülkeyi de ziyaret edecektir, barışı sağlayacaktır. O zaman göreceksiniz Ortadoğu'da barış olur mu olmaz mı? Terör olur mu, olmaz mı? Tamamını bitireceğiz. Bu teşkilata arzu ederse Lübnan, Filistin, Mısır, Libya'yı da alacağız. Herkesi alacağız. Bölgede güçlü bir işbirliği teşkilatı oluşturacağız. Ana aktörleri dört ülke olacak ve biz Ortadoğu'da barışı getireceğiz. Ortadoğu'ya barışı getirmek şu anlama gelir, terörü sonlandıracağız, bizim iş dünyamız Ortadoğu'nun yeniden inşasına başlayacak. Londra'ya gidip para ağlarına yalvarmayacağız, yakarmayacağız, bize borç ver demeyeceğiz. Alnımızın teriyle Ortadoğu'da kazandığımız bütün milyar dolarları Türkiye'ye getireceğiz ve Türkiye'ye dolar yağacak."
Bunların kavgayla değil, akılla olacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Orada yaşayanların aşağı yukarı tamamı da bizim akrabamız. Burada da Araplar, Kürtler, Ezidiler, Türkmenler var. Niye bunlar birbirini öldürüyor? Hiç kimsenin ölmediği ama herkesin huzur içinde yaşadığı bir coğrafyayı yeniden inşa edebiliriz" diye konuştu.
SİYASETİN NAMUSU BUDUR
Kılıçdaroğlu, asgari ücreti Ocak 2019'dan itibaren net 2200 lira yapacaklarının altını çizdi. Bunları söylediğinde, "Ey Kılıçdaroğlu parayı nereden bulacaksın?" diye sorduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, 27,5 yıl kamuda görev yaptığını, verginin nasıl toplandığını ve bütçenin nasıl yapıldığını gayet iyi bildiğini söyledi.
Siyaset kurumunun vergilerin nereye harcandığının hesabını vermek zorunda olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Vermediği takdirde nereye gitti bu para? Keban, Atatürk Barajı yapsalar, diyeceğim ki şu kadar oraya gitti. Telekom yapsalar diyeceğim ki oraya gitti. Belki yol, köprü yapıyoruz diyecekler. Osmangazi projesi 10 milyar dolar, üçüncü havalimanı 35 milyar dolar. Onu daha sonra ödeyeceğiz hep beraber. Yap-işlet-devret. Bir tek burada bizim finanse ettiğimiz Marmaray var. O da 1 milyar 75 milyon lira. Toplanan paraların nerelere harcandığının namuslu bir siyaset tarafından kamuoyuna açıklanması lazım. Siyasetin namusu budur, özü budur."
GÖNLÜMÜZ BÜLBÜLDEN VE GÜLDEN YANA OLSUN
Kılıçdaroğlu, Mevlana'nın 'Kiminle dostluk ettiğinize dikkat edin, zira bülbül güle, karga çöplüğe götürür' sözünü anımsatarak, "O nedenle gönlümüz bülbülden, gülden, hesabını veren siyasetten, yana olsun. Siyaset zenginleşme aracı olarak kullanmayanlardan, kul hakkı yemeyenlerden yana olsun. İşin özü bülbülden ve gülden yana olsun" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.
ÖNCEKİ GENEL BAŞKAN DENİZ BAYKAL’A ZİYARET
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra Bilkent'teki Gaziler Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Hastanesi'ne geçerek, burada tedavi gören Deniz Baykal'ı ziyaret etti.
Basına kapalı gerçekleşen ziyarette Kılıçdaroğlu'nun, Deniz Baykal'ın Ramazan Bayramı'nı kutladığı ve sağlık durumu hakkında doktorlarından bilgi aldığı belirtildi.