İzmir'de geçtiğimiz hafta İzmir Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Kızbes Aydın’ın 2012 yılındaki telefon dinleme kayıtlarında kent konseyinden bahsettiği ve bu ifadesinin ‘KCK yapılanması altında bir örgüt’ olarak tanımlanarak emniyet tarafından gözaltına alındığı olayın ardından İzmir’deki ilçe kent konseyleri İzmir Kent Konseyi’ne dayanışma ziyaretinde bulundu.
Yaşanan bu olayın ardından savcılığın bu tutumuna tepki gösteren İzmir Kent Konseyleri Birliği üyesi ilçe kent konseyleri, İzmir Kent Konseyi Başkanı Çağrı Gruşçu ve Kadın Meclisi Başkanı Kızbes Aydın’ı ziyaret ederek ‘geçmiş olsun’ dileklerini iletirken bir basın açıklaması da gerçekleştirdi. İzmir Kent Konseyleri Birliği adına Dönem Sekreteri Mükerrem Demir tarafından İzmir Kent Konseyi’nde yapılan açıklamada Aydın’a yönelik emniyet tarafından yapılan trajikomik ve haksız gözaltıya tepki gösterildiği ifade edilirken hukukun geldiği nokta da eleştirildi.
Dönem Sekreteri Mükerrem Demir, kent konseylerinin İçişleri Bakanlığının Kent Konseyi Yönetmeliği ve Belediye Kanununun 76. Maddesine dayanarak kurulduğunu ve katılımcı demokrasinin olmazsa olmazı olduğunu ifade ederken şunları söyledi: “Kent Konseylerinin ‘KCK örgütü yapılanması’ olarak anılması bizleri son derece rahatsız etmiştir. Emniyetin telefon dinlemelerinde kent konseyi ibaresinin bir terör örgütü yapılanması olarak sayılmasındaki garabeti anlamakta güçlük çekiyoruz. Türkiye bir hukuk devletidir ve hukuk devleti yapılanması içerisinde anayasa, kanun ve yönetmeliklerle bize verilmiş yasal hakların Türkiye Cumhuriyeti’nin emniyet güçleri ve savcılık tarafından bilinmemesinin altında yatan gerçekleri öğrenmek istiyoruz. Şayet bu gözaltıları yapan savcılığın kent konseylerinin hukuki hükmü konusunda gerçekten bilgi sahibi olmaması gibi bir durum söz konusu ise Türkiye’de hukukun ve liyakatin geldiği noktayı tartışmaya gerek yoktur.”
‘Bizlere gözdağı mı verilmek isteniyor?’
Demir yaşanan gözaltı süreciyle ilgili olarak kent konseylerine gözdağı verilmek istendiğini kaydederken “Yapılan bu gözaltının altında kent konseylerinin itibar kaybı yaşaması mı hedeflenmektedir? Bu tür gözaltılarla bizlere gözdağı mı verilmek isteniyor? Bizler hukuki hükümlerimizle kentlerde hak savunuculuğu yapan, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, muhtarlar, sendikalar ve üniversiteler ile kentte yaşayan hemşehrilerimizle ortak akıl ve uzlaşı felsefesi ışığında yasal mevzuatın gölgesinde zorluklarla da mücadele eden kamu-sivil bileşenleriyiz. Hukuki hükmümüzü bilmeyen, yok sayan ve itibarımızı zedelemek için terör örgütü benzetmesi yapan bu anlayışa karşı durmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
‘Kent konseylerinden özür dilemelidir’
Yaşanan gözaltının kent konseylerinin yasal mevzuat ile ilgili yaşadığı sorunların ortadan kaldırılması için yasama düzeyinde derhal bir çalışma yapılması gerektiğini belirten Demir, “Kent konseyleri gerçek itibarına kavuşturulmalı ve yaşanan bu garabet hakkında gönüllü olarak görevini sürdüren tüm gönüllülerimizden özür dilenmelidir. Biz gönüllü kent konseyleri neferleriyiz. Yapılan bu haksızlıkla bizlere değil; bizleri zan altında bırakan bu anlayışa gözdağı verilmesi için devletin tüm kademelerinden gerekli açıklama ve yaklaşımı beklemekteyiz.” ifadelerini kullandı.
Yaşadığı haksız gözaltından dolayı üzüntü duyduğunu belirten İzmir Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Kızbes Aydın, “Kent konseyinin KCK yapılanması içinde bir yapı zannedilmesinden dolayı bir yanlış anlama oldu. Yaşanan olayı basit görmemek gerekir. Böylesi bir zamanda dayanışmaya ihtiyacımız vardı. Sağ olsunlar kadın meclisleri birliğimiz ve ilçelerimizdeki kent konseylerimiz bu dayanışmayı gösterdiler.” diye konuştu.
Gruşçu: ‘Sesimiz daha gür çıkacak’
Ziyaretten ve zor günlerinde yanında olan ilçe kent konseylerine dayanışmalarından ötürü teşekkür eden İzmir Kent Konseyi Başkanı Çağrı Gruşçu, Türkiye’de hak savunucusu olmanın, demokratik hakları kullanmanın ve özveriyle toplum yararına çalışmanın ne kadar zor olduğuna vurgu yaparak “Kent konseyleri hakkında bugüne kadar birçok şey söylendi, yazıldı, çizildi. Ancak bardağı taşıran son nokta bu oldu. Toplum için çalışan ve gecesini gündüzüne katan gönüllü üyelerimizi terör örgütü yaftalamasıyla sorgulamak kimsenin harcı değildir. Yapılan bu haksızlık sadece bizim değil ülkemizde hak savunuculuğu yapan tüm kent konseylerinin meselesidir. Bu hatayı yapanlar hakkında gereğinin yapılmasını bekliyoruz. Bundan sonra bilinmelidir ki, sesimiz çok daha gür çıkacak. Toplumun ve insanlığın hakkını daha yüksek sesle savunacağız. Acilen kent konseylerini hak ettiği itibara kavuşturan bir yasal düzenleme istiyoruz. Bunun için de işbirliğine hazırız.” şeklinde konuştu.