Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, güçlü ekonominin teknolojiyle mümkün olduğunu, katma değerli üretim için üniversite ve sanayinin bir araya gelmesinin önemli olduğunu söyledi.
Kamu, Üniversite ve Sanayi İşbirliği (KÜSİ) Çalışma Grubu 8. Koordinasyon Toplantısı, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda yapıldı. Toplantıya Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Cevahir Uzkurt’un yanı sıra, İzmir Valisi Erol Ayyıldız, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkan Vekili İbrahim Gökçüoğlu, İzmir Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, İzmir Üniversiteler Platformu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Güden ve sanayiciler katıldı. Ar-Ge ve Tasarım merkezleri, Ar-Ge Reform Paketi ve ikincil mevzuat, Sınai Mülkiyet Kanunu, akıllı ihtisaslaşma için bölgesel yenilik stratejisi, rekabet öncesi işbirliği projesi, teknolojik ürün yatırım destek programı, kamu-üniversite-sanayi işbirliği portalı ve yeni performans değerlendirme sistemi konuları toplantıda ayrıntı şekilde tartışıldı.
"İzmir’de başardık "
Toplantının açılış konuşmasını yapan EBSO Yönetim Kurulu Başkan Vekili İbrahim Gökçüoğlu, "Ülkemizin geleceği yıllardır söylenen kamu, üniversite, sanayi iş birliğinin reel bir şekilde başlaması gerekiyor. Biz bunu İzmir'de gerçekleştiriyoruz, başarılı bir şekilde yürüyor. Bunu tüm Türkiye'ye yaymamız gerekiyor. Amacımız hedefimiz gelişen bir ülke olma noktasında, bugünkü başlık altında birleşemez söylemde kalırsa olmayacak. EBSO 1986 yılında üniversite sanayi işbirliği çalışmalarına ÜSİGEM kapsamında başladı. Akabinde, Ege Bölgesinde 6 üniversite ile 20 Kasım 2000 tarihinde imzalanan protokol ile kurulan ÜSKK, Bölgemizde kurulan yeni Üniversiteleri de dahil ederek, 31 Ekim 2014 tarihinde imzalanan protokol ile çalışmalarına devam ediyor" dedi.
Finlandiya örneği
Gökçüoğlu, Güney Kore ve Finlandiya'dan örnek vererek konuşmasına şöyle devam etti:
"Güney Kore ve Finlandiya 1950 yılında Türkiye ile aynı noktada olan ülkeler. Bugün Finlandiya'nın kişi başına düşen milli geliri 43 bin dolar, Güney Kore 27 bin 500 dolar, Türkiye ise 10 bin 700 dolar seviyesinde ve geriliyor. Onlar bir şeyleri başarabildiler, Türkiye de yapabilir. Bizim Ar-Ge harcamalarımız son yıllarda çok artı. Türkiye'nin Ar-Ge harcamalarının gayri safi yurt içi hasılaya oranı yüzde 1.01, Finlandiya'nın yüzde 3,17, Güney Kore'nin ki ise yüzde 4,29. Finlandiya birçok şeyi başarmış ancak işin peşini bırakmıyor."
Milli eğitimin çok önemli olduğunu vurgulayan Gökçüoğlu, "En çok değişen bakanlık Milli Eğitim bakanlığı. Her gelen bakan da değişiklik yapıyor. Aynı iktidar partisinden, aynı düşünceden olduğu halde her gelen bir öncekinin yaptığını bozdu. İyi bir sonuç alabilmek için kararlı şekilde çalışmak gerek" dedi.
"Ticaret odası kenarda duramaz"
İTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş ise ticaret odasının kenarda durma hakları olmadığını belirterek, "Her şeye elimizden geldiğince yetişmeye çalışıyoruz. Türkiye'de ilk defa bir meslek kuruluşu olarak bir üniversite kurduk. Sanayi odası değiliz diye kenarda durmadık. Apartman altında çalışan küçük imalathaneler için organize sanayi bölgesi kurduk. Teknopark kurmalıyız diye yola çıktık. Yani biz bir dörtgen kurduk. Oda, üniversite, teknopark, OSB ve iş dünyasının hizmetindeyiz. Bu yatırımların hepsini öz kaynağımız ile yaptık. Teknoparkın maliyeti 20 milyon lira, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 1 milyon lira destek verdi. Odamız zengin değil. Biz bütün paramızı hizmete kullanıyoruz. İzmir Ekonomi Üniversitesi'nin maliyeti 4 milyon 150 bin dolar. Girişimcileri ve inovasyonları desteklemek adına önemli bir çalışmamızı daha bu yıl hayata geçirdik. Bütçemize 500 bin lira para koyduk. İnovatif projesi olanlara çağrı yaptık. Projenizi anlatın karşılıksız 50 bin lira verip size yatırımcı bulacağız dedik. 178 başvuru oldu ve aralarında gerçekten heyecan verici projeler var" diye konuştu.
" Değişiklik yapacağız"
İzmir Üniversiteler Platformu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Güden, "Türk üniversitelerinin geçmişi 60-70 yıllıktır. Türkiye'deki yüksek lisans eğitim, Amerikan yüksek lisansı ile aynı. Oradaki başarıya bakın bize bakın. Her şey taklitle olmuyor. Hoca ve öğrenci arasındaki ilişki zamanla kültürle gelişen şeyler. Bir üniversite rektörü mutfakta çalışmalıdır. Türk üniversitelerin hepsi sanayiye eleman yetiştirecek değil, bazıları da Nobel ödülü alacak adamlar yetiştirmeli. Üniversiteleri sınıflandırmak gerek. Üniversitelerde değişiklik yapacağız" diye konuştu.
Katma değer vurgusu
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Cevahir Uzkurt ise güçlü bir ekonominin temelini teknolojiye dayandırmak gerektiğini belirterek, "Ürettiğiniz ürünlerin daha çok katma değerli ürünler olmalı, yüksek teknolojili ve orta yüksek teknolojili ürünler olması gerekiyor. Önce mutfak çalışması inovasyon yenilik sürecini yönetmeniz gerekiyor. Bu süreçte iki şey bir araya gelmeli bilim ve sanayi. Sadece üniversite ve sanayicilere yük yüklemek uygun olmaz. Yönetimi icra eden kamunun da bu alanı düzenleyecek, tarafların birbirine yaklaşmasını teşvik edecek düzenlemeleri yapması gerekiyor. Kamu üniversite ve sanayi ortaklığında işbirliğini sağlamanız gerekiyor. Sağlayamazsanız taraflar tek başına inanılmaz kahramanlıklar yapsalar da bir şey ifade etmiyor, ekonomiye dönüşmüyor. Teknoparklarımızda çok güzel araştırma geliştirme faaliyetleri üretiliyor ve patenti alınıyor. Ama ticarete dökemezseniz raflarda bekliyor. Ticarileşme ayağı da sanayinin işin içine entegre edilmesiyle mümkün. Bir takım somut adımlar atmak gerekli" dedi.