İktisatçı-yazar Mustafa Sönmez’in, TÜİK, Merkez Bankası, Hazine Müsteşarlığı ve IMF verileri kullanılarak yapılan analizde, hem tüketici hem sanayici (üretici) fiyatlarında çift haneli enflasyonun 4 aydır sürdüğü ve yapışkan bir özellik göstermeye başladığına vurgu yapıldı. Analizde, cari açığa bütçe açığının da eşlik ettiğine dikkat çekilerek “çifte açık” riskinin yükseldiği belirtildi. Sönmez, “Türkiye ekonomisine bu yılın ilk 4 ayında çift haneli ve giderek yükselen bir enflasyon yapışmış bulunuyor. Neredeyse 30 aydır yaşanmayan çift haneli enflasyon, ekonominin ve sanayinin en önemli gündem maddesi haline geldi” dedi.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO), iktisatçı-yazar Mustafa Sönmez’in katkısıyla hazırladığı sanayinin sorunları raporuna göre cari açık ile bütçe açığı riskine dikkat çekildiği ve çifte rakamlı enflasyonun da ekonomik anlamda risk oluşturduğu vurgulandı.
"Alım gücü azaldı"
Çift rakamlı enflasyonun yeniden ülke ekonomisinin kabusa haline gelebileceğine değinen Sönmez, “Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi (Y-ÜFE) diye adlandırılan sanayinin Nisan ayı fiyat artışları da yıllık olarak yüzde 16,4’ü buldu. Ocak ayında yıllık yüzde 13,7, Şubat ayında ise yüzde 15,4 olarak gerçekleşen sanayi fiyatları artışı, Mart’ta yüzde 16,1’i bulduktan sonra Nisan ayını da yüzde16,4 ile tamamladı. Çift rakamlı enflasyon ekonomi için yeniden bir kâbusa dönüyor. Alım gücü azalıyor” diye konuştu.
Fiyatlar yüzde 12 arttı
Sönmez, “Ortalaması yüzde 16,4’ü bulan sanayici fiyatlarının “ara malı” kategorisindeki ürünlerde yıllık fiyat artışı yüzde 22’yi buldu. Sanayinin omurgasını oluşturan imalat sanayisinde üretilen ürünler için ise, sanayici, 12 ayda fiyatlarını yüzde 18’den fazla artırdı. İmalat sanayinde de ana metal sanayisindeki fiyat patlaması dikkat çekti. Ana metalde fiyatlar 12 ayda yüzde 43’e yakın artmış görünüyor. Oysa 2016’da fiyatlar yüzde 3,5 gerilemişti. Üretici(sanayici) fiyatlarının 2008 ortalarından bu yana ilk kez yüzde 16,4’e çıkmasına kaynaklık eden en önemli etken ise döviz, özellikle dolar fiyatındaki hızlı artış oldu. Buna, dünyada enerji ve öteki emtia fiyatlarının yeniden artış trendine girmesi etkenini de eklemek gerekir. Özellikle Eylül 2016-Şubat 2017 dönemini kapsayan 6 ayın döviz fiyat artışları ile enflasyon artışı çarpıcıdır. Dolar fiyatının yüzde 24 arttığı bu dönemde yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 11,5, tüketici fiyatlarında ise yüzde 7 artış oldu. Bu beş ayda kur artışı, fiyatlardaki artışı katladı. Döviz kurunun maliyet enflasyonuna yol açışı, özellikle ana metal, beyaz eşya, elektronik, kimya gibi sektörlerde hızla hissedildi” dedi.
Maliyet vurgusu
Dolardaki hızlı artış, bir süredir düşük seyreden başta petrol olmak üzere emtiaların dünya fiyatlarının artışı ile beraber, maliyetler iyice tırmandığını aktaran Sönmez, “Sanayici kesimin fiyatlarında yaptığı artışlar yıllık yüzde 16,4’ü bulurken, tüketicinin ödediği fiyatlardaki (TÜFE) artış, yüzde 12’ye yaklaştı. Tüketici enflasyonuna tarımda taze sebze meyve fiyat artışı ve devamında gıda enflasyonu da etkili oldu. Mart ve Nisan ayında hız kesmesine karşın, döviz fiyatları TL karşısında arttıkça, bunun sanayici-üretici fiyatlarına maliyet enflasyonu, devamında da tüketicinin önüne tüketici fiyat artışı olarak gelmesi kaçınılmazdır. Krizin eşiğinden ekonomiyi uzaklaştırmak ve referandumda Evet oylarını artırmak için izlenen genişlemeci politikalar, bütçede önemli açıklar yaratmaya ve cari açık ile birlikte çifte açık tehlikesine doğru Türkiye’yi hızla taşıyor. Kıpırdayan ihracat ve devlet çekişli iç talep canlanmasıyla, ekonomide yüzde 3 dolayında bir büyüme ihtimali olsa bile bunun yüzde 5’e yaklaşan bir cari açık/GSYİH ve milli gelirin yüzde 4-5’i dolayında bir bütçe açığı ile gerçekleşmesi ancak mümkün ve bu çifte açık, büyümeyi sürdürülebilir olmaktan alıkoyacaktır” diye devam etti.