Denizhan Güzel
Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi ve Mimarlar Odası İzmir Şubesi yönetim kurulu üyeleri Alaçatı Liman bölgesi ile ilgili 3 önemli sorun bulunduğunu ve bu sorunların mutlaka çözülmesi gerektiğini belirterek alanla ilgili bir açıklama yaptı.
Herhangi bir bölgede inşaat yapabilmek için uygulama imar planlarının yapılmış olması gerektiğini vurgulayan odalar, Deniz kenarı bir alanda plan yapabilmek için denizin nerede başladığını bilmek ve kıyı kanununu uygulayabilmek için kıyı kenar çizgisini bilmek gerekir.
Bahsi geçen bölgede kıyı kenar çizgisi iptal edilmiş ancak yeni çizgi oluşturulması için talepte bulunulmamıştır. Bu nedenle neresinin kara neresinin deniz olduğu belli değildir.
Talepte bulunulmamasının sebebi ise herhâlde iptal edilenden önceki kıyı kenar çizgisinin yürürlükte olması durumunda Alaçatı Port projesinin yapılamayacak olmasıdır” denildi.
Alaçatı Port projesinde tekneler evlerin ön tarafına bağlanıldığını belirten oda yöneticileri, “Yani sahil olması gereken yer evlerin ön bahçeleridir.
Sahil Şeridi, deniz ve tabii göllerin kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alandır ve bu alanlar sadece kamusal yarar neticesinde tümüyle açık alan olarak toplumun kullanımına tahsis edilecek şekilde düzenlenir. Bu alan içinde toplumun yararlanmasına açık yapılar da dahil olmak üzere başka hiç bir yapı ve tesis yapılamaz” vurgusu yaptılar.
Alaçatı Port projesinde neresinin deniz neresinin kara olduğunu belirleyen kıyı kenar çizgisi çizilmediğinden denizin içine inşaat dahi yapıp burası aslında kara denilebileceğini de söyleyen STK temsilcileri,
“Sadece fıkralarda karşılaşabileceğiniz denizin kara olması durumu ne yazık ki Alaçatı da gerçek olmaktadır.
Alaçatı Liman Bölgesinde geçmiş tarihlerde kıyı kenar çizgisi belirleme işleminin, özel çıkarlar için yürürlükte bulunan mevzuat ve kamu yararına açıkça aykırılığı nedeniyle İzmir 3.İdare Mahkemesinin E.2012/2133, K.2015/357 sayılı kararıyla iptal edildiği ve sonrasında yeni bir kıyı kenar çizgisi belirlenmediği tespit edilmiştir.
Denizin ortasından geçip iki yakayı birbirine bağlayan kısım iptal edilmiş olmasına rağmen kıyı kenar çizgisi neden altı yıldır belirlenmemiştir. İlgili idareler neden tespit talebinde bulunmamışlardır.
Söz konusu alanda “kıyı kenar çizgisi” belirlenmeden yapılacak her türlü uygulama, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve uygulama yönetmeliğine aykırıdır ve suç unsuru taşımaktadır.
Güncel durumda; Kıyı Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 5.maddesinde düzenlenen “Kıyılardan kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez. Kıyılarda kıyıyı değiştirecek boyutta ve kıyının doğal yapısını bozacak nitelikte kazı yapılamaz. Valilikçe uygun görülmesi ve yazılı izin verilmesi halinde Valilik denetiminde kıyının doğal yapısını değiştirmeyecek boyut ve nitelikte yapılacak kazı işlemi izin şartlarına bağlıdır. İzin şartlarına aykırı işlem yapılması halinde verilen izin iptal edilir ve cezai işlem yapılır.” hükmü uyarınca, kıyının doğal yapısında geri dönülmesi mümkün olmayan zarara neden olacak işlemlerin hukuka uygunluğundan bahsedilemeyeceği açıktır.
Güncel durumda 3.Derece Doğal Sit Alanı olan bölgede 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında “doğal sit alanları”na ilişkin karar oluşturma yetkisi bulunan İzmir 2 Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonundan alınan izin, Kıyı Kanunu kapsamında kalan bu alana yapılacak fiziki müdahaleler için yeterli midir?” denildi.
Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi ve Mimarlar Odası İzmir Şubesi yönetim kurulu üyeleri Alaçatı Port Projesi ile ilgili şu görüşleri belirttiler;
“İkinci önemli konu ise proje kapsamında yapılan evlerin önüne kadar tekneler ile gelinebilmesidir.
Marinalar ülkeye giriş sınır ve gümrük kapılarıdır. Elbette limanlar yönetmeliği kapsamında değerlendirilmektedirler. Bu yönetmeliğe göre yabancı bayraklı yatların, ?sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli yat limanları ile yat çekek yerlerine kışlama, bakım ve onarım amacıyla bırakılabilmesi? koşulu vardır.
Bu durumda Alaçatı Port alanında kışlayacak yabancı bayraklı tekneler konusunda nasıl bir yöntem izlenecektir?
Üçüncü önemli konu ise Alaçatı Önemli Doğa Alanı (ÖDA) nesli tehlike altında olan birçok kuş türünü barındırmakta olup bugüne kadar alanı aktif olarak kullanan, üreyen, beslenen ve göç güzergahı üzerinde mola ya da konaklama amaçlı olarak kullanan 154 kuş türü belgelenmiştir.
Yelpazekuyruk, uzunbacak, akçacılıbıt, küçük akbalıkçıl, angıt, kızıl kiraz kuşu, tepeli toygar, alakarga, maskeli ötleğen, kara boğazlı ötleğen, kara tavuk ve benzeri kuşlar bu alanı üreme amaçlı olarak kullanmaktadır.
Öte yandan alan göç dönemlerinde altın yağmurcun, gümüş yağmurcun, boz alamecek, kara çaylak, kıyı çamur çulluğu, büyük kumkuşu, ak kumkuşu, sürmeli kumkuşu gibi nadir kuş türlerine ev sahipliği yapmaktadır
Aynı zamanda büyük memeliler için büyük önem taşıyan alan, sırtlan ve karakulağın Ege Bölgesi’nde yaşadığı nadir alanlardan biri olarak bilinmekte olup alanda sıklıkla tilki, çakal ve gelincik gibi memelilere rastlanır.
Alaçatı Halici’nin doğusundan Sığacık’a kadar uzanan kıyılar, Akdeniz fokunun (Monachus monachus) korunması için öncelikli alanlardan biridir ve bu kıyı şeridi 2004 yılında Akdeniz fokunun Türkiye’de korunması için öncelikli beş alan arasına dahil edilmiştir. Bu kıyılar, aynı zamanda düzenli yelkovan kuşu geçiş güzergahı içindedir.
Bahsi geçen bu üç önemli olgu nedeni ile alanda en kısa zamanda kıyı kenar çizgisi belirlenmeli, kıyı kenar çizgisi belirlenmeden hiçbir faaliyete izin verilememeli, lisansüstü çalışmalarla tespiti yapılan endemik/endemik olmayan flora ve faunaya sahip alanın; toplum ve doğa yararı doğrultusunda değerlendirilmesi gerekirken sermayenin talepleri doğrultusunda müdahaleye uğramasının önüne geçilmelidir.
Saygılarımızla.
TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI İZMİR ŞUBESİ
TMMOB MİMARLAR ODASI İZMİR ŞUBESİ”
Not: Kullanılan resimler bilirkişi dosyasından alınmıştır