Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor








Cumhuriyet’in çınarları baloda buluştu
Cumhuriyet’in çınarları baloda buluştu
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen öldü
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen öldü
Her pedal bir fidan
Her pedal bir fidan
Fedon ; ‘’Yazı ben başlatır ben bitiririm’’
Fedon ; ‘’Yazı ben başlatır ben bitiririm’’
Metin Arolat, sahnede hayatını kaybetti!
Metin Arolat, sahnede hayatını kaybetti!

Ömer Önal

TOPRAK!
12 Aralık 2020 Cumartesi

Bahçeli bir evde büyüyen şanslı kuşaktanım. İçinde çeşitli meyve ağaçları ve renk renk çiçekleri bulunan kocaman bir bahçemiz ve bahçemizde dolaşan çeşitli hayvanlarımız vardı ben büyürken. Evimizde kedim, bahçemizde köpeğim birlikte büyüdük. Komşunun bahçesinden koştura koştura gelip geçen tavuklar, horoz sesleri, annelerinin peşinde dolaşan civcivler. Bahçede otururken dinlediğimiz ağustos böceklerinin sesi. 


Çocukluğum tamamen doğal bir yaşam içinde geçti. Leylak kokusunu hala çok seviyorum. Baş döndüren kokusuyla ve rengiyle bahçemizin süsü idi. Ya renk renk açan yediveren gülleri. Ya da yapraklarından annemin reçel yaptığı mayıs gülleri. Kokusundan yanına yaklaşılmazdı. Ortancalar her bir çiçeği top gibi buradayım diyorlardı duvar kenarlarına dizilmiş. Bahçemizin duvar kıyılarına sıralanmış kırmızı ve ateş pembesi sardunyalar. Baharda yüzünü gösteren baygın kokulu sarı nergisler. Hatta çiçeklerin arasından bahçe toprağından kendiliklerinden fışkıran ve her yeri davetsiz misafir gibi saran kırmızı ve beyaz renkleriyle akşamsefaları. Bakmaya doyamadığım çeşitli kır çiçekleri. Kırlardan gelincikler toplardık, hatta güneşte bırakıp şurup bile yapardık. Baharı müjdeler gibi bembeyaz papatyalarla dolardı kırlar ve uzanır sere serpe yatardım aralarında. Akşam saatlerinde bahçeyi sulamakta gönüllü olurdum. Bütün gün güneşi yedikten sonra akşam serinliğinde sulanan bahçenin tadı ve suyu içen toprağın kokusu hala burnumda tüter. Yağmur yağarken dışarı çıkmayı bu yüzden seviyorum galiba. Toprağın ve çimenlerin sulandıktan sonra insanın içine bayan kokusunu duymak için özellikle yürüyorum ve ıslanıyorum. Doğayı içime çekmeyi seviyorum.
Meyveyi dalından yeme şansına sahip oldum. Bunlar hormonlu mu diye bir kaygımız hiç olmamıştı. Ağaca çıkıp kopartıp yediğimiz incirlerin tadını şimdi pazar tezgâhlarında bulamıyorum.. Badem ağaçlarımız beyazlara bürünürdü her bahar, yazın dalından kopartıp yediğimiz malta eriğini hiç aramıyorum bile pazarlarda. Tezgâhlarda görsem bile ben küçükken yediğim meyvelere hiç benzemiyorlar. Reçellerimizi dallarından kopartıp topladığı meyvelerden yapardı annem. Salatalarımız bahçeden topladığı yeşilliklerden yapılırdı akşam sofralarımızda keyifle yerdik. Zeytin ağacımızdan topladığım ham zeytinden annemin yaptığı çekişte’nin tadını hiç unutamıyorum. Gitgide topraktan koparıldık. Her yanımız betonla dolduruldu. Yapılan yeni yollar veya binalar kırlarımızı elimizden aldı. Şehirleşme adı altında betonla tanıştık, tanıştırıldık zorla. Daha fazla bina, daha fazla apartman diye diye ağaçlar da kesildi. Ne meyve ağaçları kaldı etrafta, ne altında oturduğumuz büyük ceviz ağaçları ne de kırlarda altında oyunlar oynayıp piknikler yaptığımız çamlar. Salıncaklar da kurulmaz oldu çocuklara artık.
Sonraları yediğimiz meyveler, sebzeler ve süt ürünleri gibi gıdalar giderek kimyasallarla dolmaya başladı. Topraktan kopmamızla sağlığımızın bozulmaya başlaması arasındaki bağlantıyı fark edemedik. Üreticiler, daha fazla para kazanmak uğruna üretti her ürüne hormon katmaya başladı. Denetimsiz ortamlarda ilaçlarla sebze ürettiler ve pazarlara gönderdiler. Bunları satın alıp sofralarında kullanan halkın, bilinçli ya da bilinçsiz olması bir şey değiştirmiyordu. Elinin altında bunlar vardı, onlar da bunları alıp kullanmaya mecburdular. Hatta çok da önemsemedik. Sağlığımız git gide bozuldu. Vücudumuzu beslerken zehirlendik. Kanserden insanlar birbiri ardına ölmeye başladı. Ya hormonlu gıdalardan, ya radyasyonlu bitkilerden ya da bilinçsizce kullanılan tarım ilaçlarının kalıntısından. 

Son zamanlarda çevre bilincinin her geçen daha fazla konuşulduğuna şahit oluyorum. Birer birer doğa dernekleri kurulmaya başlandı. Bu acil konuya parmak basılmaya çalışılıyor. Bilinçli çalışmalar neticesinde daha fazla insan bu konuya eğilmeye başladı. Bu sevinçli bir gelişme aslında. İnsanlar bulamadığı vakitlerinde birazcık toprağı eline alsalar ne büyük bir kaybın olduğunu anlayacaklar belki. Hâlbuki toprakla uğraşan ve yetiştirmeye çalıştığı bir bitkinin büyümesini seyreden insanın ruhunun da yumuşayacağını sanıyorum. Belki daha insaflı nesiller yetiştiririz kim bilir? Tabiatı,toprağı,ağacı,tarihi,ve kültürü korumak için çalışan ve sahip çıkan insanları emin olun kimse yanemez!!

Kalın sağlıcakla..

 

 


 

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
YAZARLAR
Atilla Köprülüoğlu
Atilla Köprülüoğlu
"ÇEK LOKOMOTİFİ" ZATOPEK
Levent Donduran
Levent Donduran
İhtiyar gözyaşları…
Sedat Kaya
Sedat Kaya
ŞÜKRAN DANSI
Nüvit Tokdemir
Nüvit Tokdemir
Benim kitap fuarlarım...
Esat Erçetingöz
Esat Erçetingöz
Alaçatı’da “Windfest 2024” rüzgarı esti
Okan Yüksel
Okan Yüksel
GÖZTEPE'NİN "KOCA KAPTANI" GÜRSEL AKSEL
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri