Osmanlı geleneği, padişah kafası, din bağlantısı
Anadolu insanının yufka yürekliliği insanımızı
‘’itaatkar insan’’ durumuna düşürmüştür.
Öyle ki ‘’itaatkar insan’’ durumu giderek
"köleler" üretmeye başlamıştır.
‘’Aman sus’’, ‘’Sesini çıkarma’’, ‘’İşini kaybedersin’’,
‘’Aç kalırsın’’, ‘’Hapislere düşersin’’,
Sen mi kaldın toplumu düzeltecek’’, ‘’Sen anlamazsın’’,
‘’Başın belaya girer’’ gibi daha üretilecek bir dolu örnek ile öğrencisi, öğretmeni, işçisi, memuru, yazarı, çizeri, gazetecisi susturularak ‘’itaatkar’’ duruma, bir sonraki aşamada da ‘’köle’’ durumuna getirilmek istenmektedir.
Değil köleliği kabul etmek, ‘’itaat’’ etmeyenler, günümüzde bir tweet atanlar, facebook’ta paylaşım yapanlar bile egemenlerce mahpuslarda çürütülüyor, işsiz bırakılıyor, trolların lincine uğruyor.
Geçmişte bu yolda idam sehpalarına giden yiğitlerimiz olmadı mı?
*****
İtaatkar ve ‘’köle’’ yaratmak isteyenlere, biat kültürüne uymamızı isteyenlere ‘’bir Gazetecinin Ölüm Notları’’nda Aykut Poturoğlu en güzel yanıtı vermektedir;
‘’Ölüm son söz değildir; yorgunluk gidermektir belki sadece…’’
Yaşamın her bir alanında işçisi emekçisi memuru öğretmeni öğrencisi, aydını, gazetecisi, sporcusu, biliminsanı ile yiğitçe, korkusuzca halkının ve sınıfının çıkarları doğrultusunda uğraş verenler için ölüm sadece has bahçedir.
Unutulmamalıdır ki; ölümü hasbahçe belleyenler de düşmanları ve saldırıları arttıkça güç kazanırlar.
*****
Rolland’a göre; güç düşman saldırısı arttıkça artar.
Sırtı yere gelen adam ayağa kalktı mı artık tek bir insan olmaktan çıkmış kahramanlık senfonisinin harekete geçen ordusu olmuştur.
Kahramanlık senfonisinin harekete geçen ordusunun "sözcülüğünü" üstlenen
‘’gazetecilikten başka işi olmamış’’ onurlu namuslu gazeteciler, ‘’ucuz habercilik’’, ‘’kolay yazarlık’’, ‘’tetikçilik’’ anlayışından uzak, toplumun doğru bilgilenme hakkı ve çıkarları doğrultusunda kavgasını sürdürürken, Hüseyin Avni Dede’nin şu dizeleri nasıl unutulur;
‘’hiçbir zaman hepimize mangal yürek/ hepimize kağıt kalem/ yazacağız, yazacağız, yazacağız/ uzun zaman…’’
*****
Daha önce ‘’Kafa Tutanlar’’da ‘’Türkiye’de kaç gazeteci var?’’ diye sormuş, yanıtını da vermiştik hemen;
‘’Türkiye’de kaç meslek sahibi varsa o kadar da gazeteci var!’’
Günümüzde meslek dışından o kadar çok kişi köşelere, ekranlara çöreklendi ki, çoğu da Uğur Mumcu’nun ünlü sözüyle ‘’bilgisi olmadan fikir beyan edenler’’di.
Oysa gazeteci gerçeklere, meslek etiğine ve okurlarına sorumludur.
Bize göre de, ilk ve tek mesleği gazetecilik olanlar, bunlardan da beynini ve yüreğini gazeteciliğe adayanlar önemliydi.
Hatta o yazıda Rıfat Ilgaz ile seslenmiştik;
‘’benden geçti mi demek istiyorsun / aç iki kolunu iki yana/ korkuluk ol!’’
*****
Halkına sevdalananlar için gazetecilik halkının çıkarları
doğrultusunda yazılarak, uygulanarak gerçekleştirilirse güzeldir.
Bu meslekte temel işlev; gerçekleri bulup,
abartısız, sansürsüz, hiçbir baskı ya da çıkar grubunun
etkisi altında kalmadan -temel hak ve özgürlükleri
savunarak- objektif bir şekilde halka aktarmaktır.
Gazetecilik; tarihe tanıklıktır!
Sessizlerin sesi olmaktır!..
Lawrence Kasdan’ın dediği gibi gazetecilik yazarlık;
‘’ömrünüz boyunca her gece ev ödevi yapmak gibidir!..’’
*****
Yarım yüzyılı geçen meslek yaşamımızda
ilkeli olduk, halka doğruları anlattık.
Korkmadık, susmadık, itaatkar olmadık!
Çok bedel ödedik çok ama asla yılmadık.
Biz halkımıza sevdalananlardanız.
Biz gazeteciliğe sevdalananlardanız.
Biz yaşama sevdalıyız, yaşamın kendisidir sevda!..