01.06.2017 Perşembe günü Çeşme ilçemizde yaşayan Yazarlarımızla “Çeşme Kent Konseyi” olarak sohbet toplantısı yaptık. Çeşme’de yaşayan, kitap yazan yirmi dokuz tane yazarımız var. “Gazetelerde köşe yazarlarımız hariç”.Dört yazarımız Çeşme sınırları içerisinde olmayıp toplantıya katılamayan yazarlarımız hariç yirmi beş yazarla sohbet etme imkânı bulduk. Çok keyifli bir sohbetti. Güzel düşüncelerinden bilgilendik. İnşallah bu düşüncelerini hayata geçiririz. Beş haziran Pazartesi günü dükkânımda otururken iki tane genç delikanlı dükkândan içeriye girip kitaplara bakarken “Alaçatı’da Kütüphane var mı” diye soru surdular ben nasıl bir cevap veririm diye düşündüm. Alaçatı’daki kütüphane kapandı. Çeşme merkezde bir tane Kütüphanemiz var merkezimizde var dedim. Kütüphanelerin halkın rahat görebileceği yerlerde olması gerekir diye düşünüyorum. Okuyan bir toplum olabilmemiz için kitap evleri ve Kütüphanelerin sayıları artması gerekir.
İnsanları diğer canlılardan ayıran, onları farklı kılan, düşünme yeteneği ise; bu yeteneği geliştirebilmenin, doğru ve güzel işler üretebilmenin yolu da kitaplarla dost olmaktan geçer. İnsan, yaşadığı çevreyi geliştirme, güzelleştirme uğruna çalışır. Daha güzel, daha sağlıklı bir çevrede yaşamanın insan sağlığı açısından önemini bilir. Kitaplarla dost, arkadaş olduğumuzda, bilinç düzeyimiz yükselir; yaşadıklarımızı daha iyi kavrayabilir, yorumlayabiliriz. Doğruları görebilir, birilerinin de görmesine yardımcı olabiliriz.
Bilmediğimiz bir konuyu öğrenmek için, daha önce birilerinin yaşadıklarını yaşamamıza, aynı olayların bizim de başımızdan geçmesine gerek yoktur. Kitaplar, yaşanılanların, deneyimli insanların eliyle
diğer insanlara iletildiği çok değerli kaynaklardır. Her alanda tüm gelişmeler (bilim, sanat, edebiyat) ancak bu yolla bugünkü duruma gelmiştir. Birçok insanın deneyimlerini, onların yaşam öykülerini, kitaplarını okuyarak öğrenebiliriz. Bu da bizleri bilgi, düşünce, duygu, hayal yönünden zenginleştirir.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ,”Bir ülkede okumaya karşı istek artmadıkça,
aymazlık ve yıkım artar.” derken; okumanın, okuma alışkanlığının toplumların gelişmesinde, çağdaş değerlere ulaşmada en önemli etkenlerden birincisi olduğunu belirtmek istemiştir.
“Kitapsız yaşamak kör, sağır, dilsiz yaşamaktır.” diyen Seneca, kitaplardan uzak bir yaşamın, kitapsız bir yaşamın nasıl bir yaşam olduğunu vurguluyor. Yaşadığımız toplumda da kör, sağır, dilsiz yaşamların çok olduğu bir gerçek. Ünlü yazarların kitapları bile çok baskı yapamıyor. Korsan yayınlar konusu ise ayrı bir yara. Kitabın ve okumanın yaygınlaştırılması için kütüphane ve kitaplıkların, güncel kitap ve dergilerle zenginleştirilmesi gerekiyor. Daha çok insana kitap okutabilmek için yerel yönetimlere de görev düşüyor.
İlköğretim çağında kitap okuma alışkanlığını kazanamayan öğrencilerimizin, daha sonra kitap okumayı sevebilmeleri biraz zor olmaktadır. Öğretmenlerinin uyarılarına rağmen, kendi bildiği yolda yürümekte ısrarlı öğrencilerimizin, kitap okuma konusundaki duyarsızlıkları üzücüdür. Burada ailelere de çok iş düştüğü kanısındayım. Çocuklar örnek alır. Anne –babalar, büyükler, onlar için adeta rol modeldir.
Büyükleri kitap okumuyorsa, çocukların kitap okuma alışkanlığını kazanabilmeleri daha zor olmaktadır.
Boş zamanlarımızda değil, Kitap okumak için zaman ayıralım.