“Hiroshima Mon Amour
-Hiroşima Sevgilim”, çocukluk yıllarımda izlediğim filmdi.
Emmanuella Riva ile Japon sanatçı Elji Okada başrollerdeydi.
Hiroşima’ya atılan atom bombasından sonra yaşanan acı dolu günleri, süreçte yaşanan büyük bir ilişkiyi, bir çiftin tattıkları aşkı anlatıyordu Oscarlı film...
Sonundaki replikler unutulmazdı;
Kadın eski aşkına
‘Bak! Seni nasıl unutuyorum’ der, sonra da " Bak! Seni nasıl unutuyorum Hiroşima!"
Sinema eleştirmenlerine göre, “Hiroşima Sevgilim”, belge niteliği de taşır.
İlk sahnelerde Hiroşima'nın atom bombası atıldıktan sonraki hâli gözler önüne serilir. Yıkılmış evler, sakat çocuklar, zor da olsa yaşama tutunmaya çalışan insanlar ile savaşın yıkımı açıkça gösterilir.
Ayrıca Japon göstericiler, üzerinde
"Saygımızla cezalandırıyoruz" yazan bir pankart taşır; bunun aracılığıyla filmin yönetmeni A.Resnais, “Hiroşima Sevgilim’'de seyircinin Japon halkından taraf olmasını, savaş karşıtı bir tutum takınmasını ister."
xxxx
Bugün 6 Ağustos.
77 yıl önce bugün ABD, Hiroşima’ya atom bombası attı.
Emperyalizmin en büyük katliamlarındandır.
Dünyada ilk askeri nükleer saldırıdır!
Hiroşima’da en az 140 bin kişi hayatını kaybetti.
ABD, Japonların yaşam ve hareket tarzlarını araştırmış, onların en çok ev dışında oldukları saati belirleyerek saldırı saatini kararlaştırmıştır.
Bir not;
“Bölgedeki saatlerin hemen hemen tamamı patlama anı olan 08.15’te durmuştur."
Atom bombası, ardından yayılan radyasyon ile birçok çocuğun ve yeni doğmuş bebeklerin genetik hastalıklara maruz kalmasına neden olmuştur.
Bombanın atıldığı tarihteki ABD Başkanı Truman, Hiroşima’ya atılan atom bombası ile ilgili ayrıntılı bilgileri halka sesleniş konuşmasıyla açıklamıştır:
‘’Bomba, 13 Şubat 1945’te 130 bin Alman askerinin ölümüyle sonuçlanan Dresden Katliamı’na neden olan on tonluk bombalardan yaklaşık 2 bin kat daha güçlüdür. Atom bombasının Almanlardan önce keşfedilmiş olması, insanlığı kurtarmaya yönelik çok önemli bir zaferdir.’’
xxxx
Siyaset bilimcilere göre, bombanın kullanılma nedeni sadece 2.Dünya Savaşı’nı bitirmek değildi. ABD bombayla aynı zamanda dönemin SSCB’sine gözdağı vererek Soğuk Savaş’ta öne geçmeyi de hedeflemişti.
xxxx
Japon eğitim uzmanları eğitim sistemimizi incelemek üzere Türkiye’ye geldiklerinde, Hiroşima felaketi ile ilgili Başbakan Özal ile Japon diplomatlar arasında ilginç bir diyalog geçer.
Japonlar şöyle der; “Sizin eğitim sisteminizde milli ruh yok!”
Özal sorar; “Nasıl yani?” Yanıt; “Biz Japonya'da okula başlayacak çocuklarımıza milli ruh şoklaması yaparız. Onları önce hızlı trenlere bindirir; fabrikalarımızı, teknoloji merkezlerimizi gezdirir; ülkemizin gücünü gösteririz.
Sonra da Hiroşima ve Nagasaki'ye götürür; orada atom bombası atılan ve yıllardır ot dahi bitmeyen alanları gösterir ve deriz ki: Eğer siz bilinçlenmez ve az önce gördüğünüz teknolojiye sahip olmak için çalışmazsanız, sonunuz böyle olur.”
Bu sırada Türk bürokratlardan biri lâfa karışır; “Ama bizim Hiroşima'mız yok ki!”
Japon uzman:
“Sizin Çanakkale'niz on Hiroşima eder!”
xxxx
Hiroşima, insanlık tarihine sürülen kara bir lekedir. İnsanlık o gün kaybetmiştir.
Her Ağustos kavurur içimizi, sıcağı gibi!
Haykırırız Behramoğlu dizelerini;
“Suçlusunuz umudun cellatları,
Katilleri iyiliğin, merhametin,
Ellerinizde çocuk kanı,
Ruhunuzda küf, nefret irin,
Sonra hiç yokmuş gibi unutulup,
Silineceksiniz dünyanın belleğinden...”
xxxx
Masumların katledilmeleri kahreder bizi.
Hiroşima, duyarlı sanatçılar için konu da olmuştur.
“Dünya Şairimiz” Nâzım Hikmet de Hiroşima üzerine şiirler yazmıştır.
“Hiroşima'da öleli oluyor bir on yıl kadar
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar
Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu
Bir avuç kül oluverdim
Külüm havaya savruldu.” dizeleriyle ünlü “Kız Çocuğu” şiirine;
Livaneli ve Fazıl Say albümlerinde yer verdi. Japonca’ya da çevrildi şiir. Hiroşima’daki anma törenlerinde hep okunur halen “Kız Çocuğu”.
“Hiroşimalar Olmasın” dileyelim,
yazıyı da Nâzım’ın “Kız Çocuğu “ kadar bilinen “Japon Balıkçısı” şiiri ile bitirelim;
"Denizde bir bulutun öldürdüğü
Japon balıkçısı genç bir adamdı
Dostlarından dinledim bu türküyü
Pasifik'te sapsarı bir akşamdı
Balık tuttuk yiyen ölür
Elimize değen ölür
Bu gemi bir kara tabut
Lumbarından giren ölür
Balık tuttuk yiyen ölür
Birden değil, ağır ağır
Etleri çürür, dağılır
Balık tuttuk yiyen ölür
Elimize değen ölür
Tuzla, güneşle yıkanan
Bu vefalı, bu çalışkan
Elimize değen ölür
Birden değil, ağır ağır
Etleri çürür, dağılır
Elimize değen ölür
Badem gözlüm, beni unut
Bu gemi bir kara tabut
Lumbarından giren ölür
Üstümüzden geçti bulut
Badem gözlüm beni unut
Boynuma sarılma, gülüm
Benden sana geçer ölüm
Badem gözlüm beni unut
Bu gemi bir kara tabut
Badem gözlüm beni unut
Çürük yumurtadan çürük
Benden yapacağın çocuk
Bu gemi bir kara tabut
Bu deniz bir ölü deniz
İnsanlar ey, nerdesiniz?
Nerdesiniz?"