1952 doğumluyum. Okuma yazmaya başladığım yıllarda Alaçatı Pazaryeri Cami’nin karşısında dükkanların birisinin köşesinde kıyıları ahşap, ortası teneke olan bir tabela okumuştum: “KISMET OTELİ”. Beyaz, Alaçatı taşından yapılmış yola bakan balkonda bir amca ve eşi otururdu. İmrenirdim kendilerine. İkisi de yaşlılardı bana göre. Sonradan adını öğrendim “Hasan Çetin”miş. Otelin altında iki dükkân vardı. Dükkânlardan bakkal olanı oğlu Ahmet Çetin, tuhafiye olanı küçük oğlu Salih Çetin işletiyordu. Ben Hasan Beyin torunlarının birçoğuyla arkadaştım. Torunları bu bizim dedemizin oteli derlerdi. Okulumu bitirdikten sonra terzi olmaya karar vermiştim. Hasan beyin oğlu Ahmet Çetin’in çocuklarıyla dükkânımız çok yakındı. Akşam eve gitmeden önce terzi dükkânına uğrarlar ve geç saatlere kadar muhabbet ederdik arkadaşlarla. Hasan bey son yıllarda artık yaşlanmıştı. Otele müşteri geldiği zaman müşteri bizim terzi dükkânına gelir ve bize “Otel kapalı. Biz kapıyı vurduk ama açan olmadı” deyince torunlarının kapısını vurup dedenize müşteri geldi bir zahmet yardımcı olur musunuz? derdik. Torunları da yardımcı olurlardı ve müşterisi otele giriş yapardı.
1950’li yıllardan 1980’lere kadar Hasan Bey Oteli hizmet vermiştir. Daha sonra 1984 yılından sonra Nazım Aydoğdu Belediye Başkanı olarak Avrupa’ya iş seyahati için gitti. Döşünde Avrupa’da trafik kazası geçirince kaybettiğimiz Belediye Başkanımızın ardından ara seçim yapıldı. Anavatan partisi adayı olan Sayın İsmet Sarı seçimleri kazanınca Özal kabinesinde Turizm bakanı olan Sayın “Mükerrem Taşcıoğlu” Belediye Başkanı olan Sayın İsmet Sarı ile konuşup “bu beldeyi çok beğendim ve burada yaşayan arkadaşlarımıza Turizm teşvik kredisi vererek pansiyon turizmini canlandıralım dedi” ve sonra bu proje uygulamaya başladı. Alaçatı’da yaklaşık on aileye pansiyon adı altında teşvik kredisi verildi. Bu arkadaşlarımız yaşadıkları evlerini pansiyon olarak işletmeye başladılar. Hacımemiş Mahallesi’nden İskender Sezginer Balkanların en büyük oteli olan Altınyunus’ta garson olarak çalışıyordu. Çok eğitimli bir arkadaşımızdı. Sempatik güler yüzlü ve naif bir kişiydi. Çok güzel bir pansiyon sahibiydi. O yıllarda Çeşme Otobüsleri İzmir’den gelirken Alaçatı’ya uğramazlardı. Alaçatı’ya gidecek olan yolcuları Ilıca’da otogarda indirirlerdi. İskender Alaçatı’dan Ilıca’ya gider ve müşterilerini karşılayıp onlara taksi kiralayarak misafirlerini Alaçatı’daki pansiyonuna getirip ağılarlardı.
1987 yıllarında Alaçatı’da daha 13 adet pansiyon işletmesi vardı. Buradan eski Başkanımız sayın İsmet Sarı’yı rahmet ve saygıyla anmak isterim. Eskinin şirin beldesi, bugün elit turizm mekanına dönüştü. Bu dönüşüm beraberinde hem olumlu hem olumsuz etkileri getirdi. Bu gelişmelerin olmasının faydalı yanı, beraberinde bir çok yenileme, restorasyon, düzenleme gibi çalışmalara neden oldu. Turizmle beraber yapılan yenilenmeler, mekanların doğru kullanıldığı taktirde gelecek nesillere aktarılmasını sağlayacaktır. Yerel halkın kentin içinde kalması, bulunduğu yerde yaşaması çok önemli bir olgudur. Yerel halk orada yaşadığı sürece doğal yapı ve Alaçatı kültürü de canlı kalmaya devam edecektir. Alaçatı’yı bugüne getiren üretim ilişkilerinin, bundan sonra da turizm ağırlıklı üretim şekli ile yeni bir noktaya ulaştırması kaçınılmaz bir gerçektir. Önemli olan bu durumu olumlu bir hale dönüştürmektir. Mevcut turizm yaz sezonundan 12 aya yayıldığında, bu durum otel ve mekanlara da yansıyacaktır. Kalın sağlıcakla…