Egede Sozsöz’e açıklamada bulunan ETİK Başkanı Mehmet İşler, “Türkiye’de ekonomi çok önemli ve ayrıca Suriyeli vatandaşların durumu da çok önemli bir durum. Bu konular bizim sektörümüzü de etkiliyor. Geçtiğimiz günlerde meclise verilen önergede konaklama vergisi konusu bizim asla kabul edemeyeceğimiz bir şey. 2015 yılından beri sektörümüze verilen yükü gözden geçirelim. Zaten darbe girişiminin ardından ülkemizde turizm sektöründe bir daralma meydana geldi. Daha sonra tam onu atlattık derken Rahip Brunson olayı patlak verdi ve döviz aşırı yükseliş gösterince bizim işler yine raydan çıktı. Evet gelirlerimiz döviz üzerinden ama giderlerimiz de döviz üzerinden olduğu için değişen bir şey olmuyor.Binde 7 buçukluk bir Turizm Geliştirme Ajansı payı ortaya çıktı. Kendisi de turizm sektörünün içinden olan Turizm bakanı da turizme bir darbe vurdu. 2019 yılının başında bu sorunlarla başlarken yılın sonunda da konaklama vergisi olarak ikinci bir yükle karşılaşıyoruz. Böyle yüklemelerle bu sektörün daha nasıl ayakta kalabileceğini düşünüyorsunuz? Bu vergi yükü misafire yansıtılmak zorunda ve bu da sektörün önünü kapatacaktır. Zaten Thomas Cook’un iflasından dolayı büyük bir darbe yemişken ve Turizm Geliştirme Ajansı için binde 7’lik kesinti yapılırken bir de bu vergi nedir. Acaba hükümet için turizm sektörü üvey evlat mı?” dedi.
BU SEKTÖRÜN İÇİNDEN GELEN BAKANIMIZIN BU SEKTÖRE BU KADAR YÜK GETİRMESİNE ANLAM VEREMİYORUZ
Turizm sektörüne büyük vergi yükümlülükleri getirildiğini ifade eden İşler, “Bizim giderlerimize bakarsanız zaten enflasyonun da yüzde 9’un çok üzerinde olduğu görürsünüz. Artık bize daha ne yapılabilir bu sektör için, artık en sonunda KDV’yi de yüzde 8’den yüzde 18’e yüzde 25’e yükseltin biz de anahtarı size teslim edelim. Çünkü artık o saatten sonra bu işi yürütebilmek sihirbazlık olacaktır. Bizim sektörde zaten su, elektrik pahalı. Uçak operasyonları rakip ülkelerimize göre daha masraflı olduğu için zaten dezavantajlıyız. Balta ağaca demiş ki ağacı kestiğine değil de sapının benden olduğuna üzülüyorum demiş. Biz de turizm sektöründen gelen bakanımızın turizm sektörüne bu kadar yük koymasına anlam veremiyoruz. Tarım, otomotiv, beyaz eşya gibi her sektöre avantaj sağlanıyor bize neden sürekli ek yük getiriliyor. Bu sektörde işletmecilerin yerli olduğu ve üretimin de yerli kaynaklarla yapılmaya çalışıldığı bu sektöre neden bu kadar yükleniliyor?” diye konuştu.
ELEMAN İTHAL EDİYORUZ!
Turizm sektöründe yaşanan sorunlara değinen İşler, “Thomas Cook konusunda da çok büyük bir mağduriyet var. İşletmeci faturayı kesmiş ama firma iflas ettiği için ödeme alamamış karşı taraftan ama faturayı kestiği için alamadığı paranın vergisini vermek zorunda devlete. İşini geliştirmek için aldığı banka kredisini de alamadığı para ile ödemek zorunda. Her şeye rağmen sanki ekonomi harikaymış gibi bir de konaklama vergisi çıkarıyorlar. Biz çok iyi kazanıyoruz da mı vermeyelim diyoruz. Bizden bunlar alınırken konaklama yasası hala çıkmadı. Teşviklerimiz verilmiyor, istihdam yaratılması ile ilgili sorunlarımız var. Kalifiye eleman bulamıyoruz, turizm okulları kapatıldı bu sebeple yabancı dil bilen, yeme içme konusunda yetişmiş eleman bulamıyoruz. İnanabiliyor musunuz biz Orta Asya’dan bu sektörde çalışacak insan ithal ediyoruz. Biz tüm bunlara rağmen sektörü ayakta tutup ülkemize kazandırmaya devam etmemiz bekleniyor. Üzerimize vergi koymakla ilgilendiğiniz kadar lütfen sorunlarımızla da ilgilenin. Siz bu sektöre hiçbir şey vermeden hep almaya bakarsanız bu sektör yakında yok olacaktır” ifadelerini kullandı.
MASA BAŞINDA DÜZENLEME GETİRİLİYOR
Turizm sektörü için yapılan düzenlemelerin sektör bileşenlerinin fikirleri alınmadan gerçekleştirildiğine değinen İşler, “Ben bu siyasi hayatın çalışma modelini anlamadım. Biz çalışıyoruz ama bir gün masa başındaki biri bizim hakkımızda bir tasarı hazırlayıp meclise sunuyor ve bizim hakkımızda yeni bir düzenleme getiriliyor. Biz yaptık oldu, atı alan Üsküdar’ı geçti mantığıyla bu işler olmamalı. Acaba bu iklim bu kadar yükü kaldırabilir mi diye bakılması lazım önce. Bu zamana kadar insanlar vergilerini ödeyebildi mi diye bakılması gerekiyor. Neden demokrasiyi işleterek neden bir istişare ile bu işleri yapmıyoruz. Biz bu istişareler ile kendi risklerimizi anlatabilme çabamız olabilirdi ama bunların hiç biri olmadan, ben yaptım oldu mantığı ile yapılan hiçbir şey karşılığını bulamaz” açıklamasını yaptı.
MUHALEFET GÖREVİNİ YETERİNCE YERİNE GETİRMİYOR
Turizmcilerin ülkemizde çok yalnız kaldığını öne süren İşler,“Hem yerel yönetimden, hem merkezi yönetim tarafından yalnız bırakılıyoruz. İktidar ile muhalefet çatışması normalde dinamizm kazandırır ancak bu konuda ben muhalefetin turizm sektörüne bu kadar yük getirilmesine ses çıkarmadığını ve muhalefet görevini yeterince yerine getirmediğini düşünüyorum. Biz gelirimizin yüzde 50’sini vergi olarak vereceksek otobanlara neden para veriyoruz, okullara neden para veriyoruz, neden biz her yere para ödemeye devam ediyoruz bu kadar vergiye rağmen. Bizim sütümüz kalmadı artık, sağıldığımızda artık kan çıkıyor süt yerine.Muhalefetten destek, iktidardan anlayış beklemekteyiz” dedi.
İZTAV’A AKTARILAN 9 MİLYON LİRA NE OLACAK?
İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan İzmir Turizm Tanıtma Vakfı (İZTAV)’ın kent turizmine nasıl bir fayda sağlayacağı ve vakfa aktarılan bütçenin nasıl harcanacağının takipçisi olacaklarını belirten İşler,“İZTAV kuruldu ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in kardeşi atandı oraya. İZTAV’a 9 milyon lira bütçe aktarıldı. Şimdi biz o paranın nereye nasıl harcanacağını merak ediyoruz. Her gelen turizm sektörüne bir tokat vuruyor bunun için bizim bunun da takipçisi olmamız gerekiyor” diye konuştu.
SEKTÖRÜN EN BÜYÜK SORUNU REZİDANS KİRALAMA
Turizm sektöründe rezidans kiralanmasının haksız rekabete sebep olduğunu söyleyen İşler, “Avrupa’da belirlenen oda fiyatı üzerinden yüzde 1- 1.5 gibi bir fiyat çıkıyor ve bu şehir vergisi olarak alınıyor. Bu vergi de direkt olarak belediyelere aktarılıyor ve o kentteki turizmin geliştirilmesi için kullanılıyor. Yani bizim ülkemizde masa başında oturan yasa yapıcılar, kendi başlarına uygulama getirmek yerine bizi bir araya getirmeleri gerekiyor. Bu uygulama sektörde çok büyük sancılara sebep olacaktır. Biz bu son getirilen vergiyi kabul etmiyoruz. Siz bize o kadar vergi koymayı biliyorsunuz da bizim en büyük sorunlarımız olan rezidanslara neden çözüm bulmuyorsunuz? Bu rezidans kiralama olayı otelcinin karşısına tamamen haksız rekabet oluşturuyor. Turizmcinin ayağına pranga olan hiçbir şeyle ilgilenmeyip hemen turizmciden vergi alınmayı biliyorlar.Biz bir otel açabilmek için 154 yerden imza alıyoruz ama böyle rezidans için hiçbir şey yapılmıyor. Biz tabelamızdan, odalarımızdaki yanmaz halıya kadar hepsi denetleniyor. Kimlik bildirimi kanununa tamamen uyuyoruz. Tüm bu teröristler, kaçaklar burada kalıyor ve fuhuş bu rezidanslarda gerçekleşiyor” ifadelerini kullandı.
TURİZMDE DİĞER ALANLARA DA AĞIRLIK VERİLMESİ GEREKİRDİ
Ülkemizde yaz turizmi dışındaki alanlarda eksiklikler olduğunu belirten İşler, “Türk turizmi çok hızlı bir büyüme yoluna girdi. Bu yolda sektörün en çok ihtiyacı olan şey deniz kum ve güneşti. Sektör geçmişten bu yana bu gereçleri çok iyi kullandı ve başarıyı kazandı. Ancak artık Türkiye bu sektörde kum deniz güneş turizminde kotasını doldurdu. Doğru yapılan bu alanın çok iyi kullanılması, yanlış olan ise sadece bu alana ağırlık verilmesi oldu. Diğer yandan sağlık, inanç, kış, gastronomi turizmi gibi alanlara da ağırlık verilmesi gerekirdi. İstanbul kongreler turizmi açısından çok iyi bir konuma gelmişti ancak bu artık geriledi. Bunu turizmciler yapmadı, ülkemizin içinde bulunduğu siyasi konjonktür bu hale getirdi. Siz bir kruvazörü bir kere kaçırdığınız zaman onun tekrar dönmesi en az 3 yıl sürer. İnanç turizminde yeterince değerimiz olmasına rağmen bunları kullanamadığımızı düşünüyorum” açıklamasını yaptı.
KOCAOĞLU DÖNEMİNDE TURİZM İHMAL EDİLDİ
İzmir’de turizm potansiyeli olduğunu ancak gerekli tanıtımla bu potansiyelin kullanılabileceğini sözlerine ekleyen İşler, “Bakın yıllardır kendi halinde duran Salda Gölü vardı. Birisi çıktı orada çok güzel fotoğraflar ve sunumlarla orayı bir çekim merkezi haline geldi. İzmir’de de bunun gibi çok sayıda değerlerimiz var ancak bunların iyi şekilde ambalajlanarak sunulması gerekiyor. Geçmiş dönemde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu turizmden ziyade tarıma ağırlık verdi. Kocaoğlu döneminde turizm sektörü ihmal edildi ama turizmci bir belediye Başkanı olan Tunç Soyer’in turizmcilerle doğru bir iletişimde olup, elindeki demokratik enstrümanları doğru kullanarak gerçekten bugün İzmir’e gelen turist sayısını arttırmak için çalışır. Ancak lütfen bu kentte bir şey yapılırken ortak akılla yapılsın artık” dedi.