İzmir Barosu Resim Grubu’nun kadın ve çocuk hakları temalı eserlerinden oluşan bir serginin de açılışının yapıldığı etkinliğe Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin yönetici ve üyeleri de katıldılar.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan göreve geldikleri günden itibaren İzmir Barosu’nun uluslararası bir baro olması için çalıştıklarını ve bu bağlamda ilk olarak Plovdiv Barosu’yla kardeş baro protokolü imzaladıklarını, akabinde de Selanik Barosu ile yakın ilişkiler kurduklarını ifade ederek, “bugün baktığımızda ne kadar doğru bir yolda olduğumuzu görüyoruz” dedi.
Aydın Özcan, programa Selanik Barosu’nun da katılacağını bununla birlikte Yunanistan’da avukatlar tarafından yapılan bazı işlerin noterlere verilmesinden dolayı bütün baroların eylem kararı alması sebebiyle katılamadığını ifade ederek “ne yazık ki avukatlık mesleği tüm dünyada iktidarlar tarafından ötekileştirilmek istenmektedir” dedi. Selanik ve Plovdiv (Filibe) baroları ile özellikle kadın ve çocuk hakları alanındaki yürütülen ortak çalışmaların artarak devam edeceğini, bunun yanı sıra Avrupa’daki diğer barolarla da işbirlikleri geliştirmek için çalışmalar yapıldığını ifade eden Aydın Özcan “Avrupa’daki diğer barolarla deneyimlerimizi karşılıklı birbirimize aktarıp iyi sonuçlar alabiliriz” dedi. İzmir Barosu heyeti olarak Ocak ayı içerisinde Strasbourg’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu’nu ziyaret edeceklerini ifade eden Aydın Özcan, “Türkiye’deki kadın hakları, çocuk hakları, insan hakları, göç ve iltica alanındaki gelişmeleri paylaşarak karşılıklı görüş alışverişinde bulunacağız” dedi.
İzmir Barosu’nun ülkenin üçüncü büyük barosu olmasına karşın özellikle kadın hakları ve çocuk hakları alanında Türkiye’de ayrı bir yere sahip olduğunu sözlerine ekleyen Baro Başkanı Aydın Özcan, Türkiye’nin neresinde kadın hakları, çocuk hakları konusunda bir ihlal yaşanırsa bu davalara müdahil olduklarını ve sonuna kadar takip ederek emsal kararlar aldıklarını söyledi.
İzmir Barosu bünyesinde kurulan Atatürk Araştırma Merkezi ile Atatürk ve Cumhuriyet devrimlerine iftira atanlar, hakaret edenlerle de mücadele ettiklerini söyleyen Özcan, “İzmir Barosu, icraatlarıyla, toplumsal olaylara vermiş olduğu tepkilerle büyük bir görev üstleniyor. Hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını, basın özgürlüğünü, demokrasiyi sonuna kadar savunan bir baroyuz. Nasıl 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında demokrasiden yana tavrımızı koyduysak şimdi de ülkemizin kanun hükmünde kararnamelerle, OHAL’le yönetilmesini de kabul edemiyoruz. Bizim amacımız ülkemizin ideal hukuk devleti normlarıyla yönetilmesidir. Biz gerek kurumsal gerek bireysel olarak bu mücadelemizi yürütüyoruz ve en kısa zamanda da bu evrensel değerlere hep birlikte ulaşacağımızı düşünüyoruz” dedi.
“Şiddet göreni korumak zor”
Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran ise kadın hakları alanında Ankara Barosu’nun çalışmalarından bahsederek, yürüttükleri Gelincik projesini anlattı. Ankara Barosu bünyesinde bir kadın hakları merkezi olmasına karşın şiddet gören kadınlara daha ivedilikle yardımcı olabilmek amacıyla bu projeyi başlattıklarını ifade eden Canduran şunları söyledi: “Şiddet gören kadını koruma altına almak gerçekten Türkiye’de zor. Yasalar uygun ama uygulamalar iyi değil. Biz bunu biraz daha yola sokmak için bu projeyi başlattık ve Gelincik adını koyduk. Bugün Ankara Barosu dışında da bazı barolar gelincik benzeri yapılanmalar içine giriyor. Ankara Barosu olarak bu konuda her zaman sizinle birlikte olacağız.”
Kadın Hakları Merkezi’nde çalışan Uluğ İlve Yücesoy ise merkeze ilişkin istatistiki verileri paylaştığı sunumunda, Merkez’de çalışan 410 gönüllü avukatla şiddeti önleme, şiddetten koruma, nafaka konularında başvuruculara hukuki destek sağladıklarını, aynı zamanda kadına yönelik şiddet ve kadın cinayeti davalarını yakından takip ettiklerini söyledi.
Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda Bulgaristan’daki uygulamaları anlatan Plovdiv (Filibe) Barosu temsilcisi Georgi Dimitrov Bozkhov, yaptıkları görüşmelerde bütün ülkelerdeki kadınların sorunlarının birbirinin benzeri olduğunu tespit ettiklerini ifade ederek, “yapılacak en önemli çalışma, şiddet mağduru kadınları doğruları söylemek için teşvik etmek, problemleri anlatmaları için cesaretlendirmek olacaktır” dedi.