Uçak gemisi Nae Sao Paulo’nun Aliağa’da sökümünü durdurmak için İzmir Büyükşehir Belediyesi, TMMOB, KESK, DİSK, İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu, STK’lar ve vatandaşlar yürütmeyi durdurmak kararı verilmesi için dava açıldı. Dava sonrası İzmir Bölge Adliye Mahkemesi önünde basın açıklaması yapıldı.
AYNI GEMİDE DEĞİLİZ
İlk konuşmayı yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu “Bugün bu ülkenin aydınlık geleceğini temsil eden kurumlar olarak buradayız. Emeğimizi kentimizi, doğamızı her şeyi değersizleştiren bu düzene karşıyız. Dostlarımızla birlikte zehir gemisinin topraklarımıza İzmir’e girmesine engellemek için buradayız. Aynı zamanda Brezilyalı işçiler ile birlikte Disk olarak bir açıklama yaptık. Bu talan düzenine karşı, ortak mücadele edeceğimizi duyurduk. Hükümetleri şeffaf bir şekilde denetim yapmaya çağırdık. Buraya doğru bir gemi yol alıyor. Biz biliyoruz ki bu gemi bugün dünyamızı, bütün birikimlerimizi, tüm değerlerimizi piyasaya açan, her şeyi para olarak gören bu zihniyetin gemisidir. Bu gemi insanı doğayı, kentleri yok eden bir temsilcisi ve sembollüdür. İşçi sağlığını kentlerimizi, doğamızı yok sayarak, bu geminin gelmesine izin veriyor. Hani ‘aynı gemideyiz deniliyor ya’... Herkes bilsin, yıllardır bu ülkede emeğimizi değerleştirenlerin Türkiye’nin dört bir yanında bütün doğamızı sermayeye peşkeş çekenlerin aynı zamanında bu ülkenin bütün değerlerini yok sayanların gemisinde olmadık, olmayacağız. Bizim gemimiz, Karadeniz’de taka, Ege’deki yelkenlerdir, bizim gemimizdir. Bizleri yok sayan her şeyi piyasaya salan bu toplumsal düzen bütün geleceğimizi tehdit ediyor. Yeni toplumsal düzeni inşa etmek için bugünden yarından daha fazla omuz omuza verecek, mücadelemizi sürdüreceğiz” diye konuştu.
O GEMİ HER TÜRLÜ GİDECEK
Geminin geri gönderilmesi için mücadeleye devam edeceklerini belirten KESK Eş Genel başkanı Şükran Kaplanyeşi, şunları söyledi:
“Bu olanlara bizim gibi inanamıyorsunuz, nasıl olur diyorsunuz. Ağacı, ormanı yok eden, toprağın altını yerlebir edip suyumuzu havamızı yok ediyor. 20 yıldır bu iktidarın doğamızın yok edişini görüyoruz. Solduğumuz havayı gasp ettiğini tanıklık ediyoruz. Biz aslında inanıyoruz. Bu iktidar, kadın düşmanı politikalar her gün üç kadının yok edilmesine ortak oluyor. Bu iktidarın hayata geçirdiği bu emek geçirdiği politikaları var olacağımız doğayı da sermayeye peşkeş ederek bize bu ülkeyi yok ediyor. Bu iktidar, ülkeyi çöplüğe çeviriyor. Bugün de iktidar zehir gemiyi İzmir’e getirerek, olanak sağlıyor. O gemi gidecek, ya da o gemi gidecek. Veya o gemi her türlü gidecek.”
O GEMİ TÜRKİYE’YE SOKULMAYACAK
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz gelecek geminin büyük tahribatlara neden olacağını belirterek, “Bugün yine bir çevre felaketine insan sağlığına halk sağlığına yönelik tehditler içeren yine İzmir Mahkemesi’nin önündeyiz. Aliağa’ya sahip çıkmak için buradayız. Bu geminin ilk anlaşma yapıldığından itibaren, İzmir halkı, meslek örgütleri bir takım açıklama yaptık. Kamuoyunu yetkilileri bilgilendirmeye çalıştık. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bütün çalışmaları göz ardı ederek sözlerimize kulak tıkadık. Kulağını firmaya diktik. Geminin İzmir’e gelmesine izin verdi. Sökülmek istenen savaş gemisini nükleer denemelerde kullandığı, benzer gemilerde yaklaşık asbest olduğu yönünde ciddi çalışmalar var. Yapılan açıklamalar gerçeği yansıtmamaktadır. Biz bu filmi defalarca gördük. Hızla gemiler sökülüyor. Bugün açmış olduğumuz davların sonuçlanmadan kesinlikle geminin sökülmesine izin verilmemelidir. Daha önce sökülen gemilerde ülkeye verilen tahribat ile ilgili hiçbir şekilde bilgi verilmedi. Türkiye’de sökülen gemiler merdiven altı imalathanelerde yapılıyor. Biz artık bıktık. Türkiye’nin dünyanın çöplüğü ve atık bölgesi ne izin vermeyeceğiz. Burada mahkemelere sesleniyorum. O gemi Türkiye’ye sokulmamalıdır. O gemi hangi ülkede kullanıldıysa gerekli önlemler alınarak sökülmelidir” diye konuştu.
9 GRAM DA OLSA…
Türk Tabipler Birliği, Merkez Komite Üyesi Nurşen Şahin de, “Bir ölüm gemisi geliyor. Bütün uyarılara rağmen, Brezilyadan yola çıktı. Bu geminin söküm işlerini alan şirket henüz ihaleye girdiğinde zehirli atık envanterini bile incelememişti. En kolay, hukuki önemler olmadığı çerçevede Türkiye’ye yapılıyor. Bakan bizimle asbest tartışmasına giriyor. 900 ton değil, 9 gram da olsa, biz bu gemiye karşıyız. Gemi söküm çalışması denizde yapılacak. Deniz, besin zincirine daha sonra da insanlarımıza geliyor. Sadece asbestle karşı karşı değiliz. Ağır demirler, gazlar, boya nükleer atıklar var. Tonlarca kurşun kalıntılar var. Bu gemi ucuz iş gücü, bilime ve insanlığa aykırı bir şekilde sökülecek. Bu gemiyi durduracağımızı söylüyoruz” dedi.
SUÇA ORTAK OLMAYACAĞIZ
“Bu suça ortak olmayacağız” diyen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan şu ifadeleri kullandı: “Bir dava açtık, teknik bazı ayrıntılar var ama burada gördüğümüz çok farklı mücadele var. En başta kadınlar, bu ülkenin toprağına, havasına sahip çıkmak için mücadele ediyorlar. Bu ülkenin doğal güzelliklerinin ranta kurban edilmemesi için mücadele ediyor. Bu ülkeye yapılan en büyük ihanetlerinden bir tanesiyle karşı karşıyayız. Brezilya mahkemenin tedbir kararı olmasına rağmen kaçırılarak yola çıkarılan geminin sadece rant uğruna yapılmaya çalışıyor. Bizler bu suça ortak olmayacağız. O gemi Türkiye'nin kara sularından çıkana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz”
SON NEFESİMİZE KADAR..
İzmir’in doğasını koruma için mücadelesini sürdüreceğini kaydeden Başkan Soyer, "Çok mutluyum, bu şehre hep beraber sahip çıkıyor olmanın gururunu yaşıyorum. Ölüm gemisi diyoruz, zehir, toksik gemi diyoruz ama küçük bir düzeltmeye ihtiyaç var. Aslında gemi falan değil. Gemi olma özelliğini yitirmiş bir kargo geliyor. Bir zehir, çöp kargosu. Gelen binlerce tonluk bir çöp. Binlerce tonluk bir zehir. Bu sabah 850 kardeşimizi İzmir'den Afyon'a yolcu ettik. Oradan geldim buraya. Mustafa Kemal Atatürk'ün ve ordumuzun yürüdüğü güzergahtan Afyon'dan başlayarak 9 Eylü'de İzmir'e varacak güzergahı yürünülecek. Bugün o büyük zaferin başladığı ilk gün. Geçmişte emperyalistler çizmeleriyle işgal edermiş. Şimdi tohumlarıyla, zehirleriyle yapıyorlar. Yağma yok, geçit yok. Geldikleri gibi gidecekler. Geri göndereceğiz. Bu vatan bizim, bağımsızlığın, özgürlüğün, barışın ve cumhuriyetin bedelini ödediler. Bizim görevimiz de gelecek nesillere barışı, özgürlüğü, cumhuriyetin erdemlerini demokrasiyi devretmek olacak. Bir belediye başkanının asli görevi şehrini korumaktır. Ağaçlarını şehirlerini, denizlerini ormanlarını korumaktır. Ondan sonra gelir tüm vazifeler. Son nefesime kadar İzmir'in ağacını, denizini, Aliağa’sını korumak için canla başla çalışacağım. Hep beraber o gemiyi geldiği gibi geri göndereceğiz” diye konuştu.