Türk Tarım dünyasına kooperatifleşerek önemli bir başarı öyküsü yaratan Tire Süt Kooperatifi Türk kooperatifçiliğine de büyük rol modeli oldu.
Tire sütün başarı hikayesinde en büyük rolün üreticilerde olduğunu kaydeden Tire Süt Kooperatif Başkanı Mahmut Eskiyörük, gençlerin tarım sektörünü terk etmemeleri için el ele çalışılması gerektiğini savundu.
İneklerin TOKİ’si projesi ile gençlerin köyden kente göçünün önüne geçilebileceğini aktaran Eskiyörük, “Köyden kente göçü önlemek ve genç nüfusu köyde tutabilmek için benim 8 yıldır anlattığım bir projem var. Projemin kolay anlaşılabilmesi için İneklerin Toki'si olarak adlandırıyorum ve bunun Türkiye’yi kurtaracak proje olduğuna inanıyorum. Türkiye’deki işletmelerin yüzde 70’i küçük aile işletmesidir. Bu insanlar 10 tane inekleri ile geçinip mutlu olurlar. Çünkü hiçbir lüksleri yoktur; tek istedikleri köylerinde hayatlarını devam ettirebilmektir. Neden yapıldığını anlamadığım bir şekilde, köylerin adı mahalle olarak değiştirildi ve bu insanlara yaşam alanı kalmadı. Zira, belediye başkanları yasal mevzuatlar gereği köydeki vatandaşlarımıza 'Burası bir mahalle ve burada hayvancılık yapamazsınız, ineklerinizi buradan götürün' demek zorunda kalıyor. Vatandaş da haklı olarak nereye gideceğini şaşırmış durumda. Bu insanlara, 'Artık, hayvancılık yapma' derseniz, zaten o zaman asıl problem olan köyden kente göç yaşanıyor. Peki, çözüm ne? Ben çözüm olarak, geçmiş yıllarda verilen sıfır faizli kaynakların kooperatiflere verilmesini öneriyorum. Bu kaynaklarla İneklerin TOKİ'si adı verdiğim projenin içindeki barınakları yapalım. Bu proje tamamen 10 tane ineği olan, küçük aile işletmecilerini yaşatmak adına yapılsın. Onların hayvanlarını bu barınaklara taşıyalım ve burada ineklerine kendileri baksınlar. Bu sayede de köylerimiz pırıl pırıl olsun. Bu tesisin ortasına sağım hane yapalım ve herkes ineğini aynı yerde sağsın ki; o zaman sağılan süt çiftlik sütü olacak ve satışı, piyasa sütüne göre en az 10-15 kuruş daha pahalı yapılabilecek. Sadece bu şekilde sütten elde edilen artı kazanç bile bu yatırıma, 7-8 yılda geri dönüşüm sağlıyor. Bu sayede hem ruhsat sorunu hem de insanlar bilinçli üretim yapacağı için, kalite sorunu ortadan kalkacak. Bunun yanına biyogaz tesisi ekleyelim ve hayvanların dışkılarından yakıt elde edelim. Elde ettiğimiz bu yakıtları da ilave edeceğimiz seraların ısıtılmasında kullanalım. Kadınlarımız da böylece bu seralarda üretim yapsın. Köyün ekonomik düzeyi bu şekilde yükselsin ve köyler cazibe merkezi haline gelsin. İşte, bizim İneklerin TOKİ'si Proje’mizin özeti bu. Anadolu’nun yapısını bozmadan, elimizdeki kaynakları mevcut yapıyı iyileştirmek ve geliştirmek için kullanırsak, hem sosyal hem de ekonomik, büyük kazanımlar elde ederiz. 'Gençlerimiz köyünü terk etmesin' diye onlara para vererek konuyu çözemeyiz. Bizler öncelikle, 'Bu gençler köyünü neden terk ediyor ve terk etmemesi için ne yapmalıyız?' sorusunun yanıtını bulmalıyız. Ben bir köylü çocuğuyum. Benim ailem beni, bilinçli çiftçi olabilmem için üniversiteye göndermedi, çiftçilik yapmamam için gönderdi. 40 yıl önce neyse bugün de aynı şeyler yaşanıyor. Bugün çiftçi, çocuğunu çiftçilik yapmasın diye üniversiteye gönderiyor çünkü çiftçinin garantisi yok. Çiftçilik, sosyal güvenceli bir meslek haline getirilmeli. Çiftçinin aklında, 'Bu ürünü ektiğimde satabilir miyim, zarar eder miyim?' korkusu olmamalı. Böyle olduğu takdirde kimsenin köyünü terk edeceğini düşünmüyorum” ifadesini kullandı.
Tire sütün başarı hikayesinde en büyük rolün üreticilerde olduğunu kaydeden Tire Süt Kooperatif Başkanı Mahmut Eskiyörük, “Küçük Menderes Havzası dünyanın en verimli arazilerinin bulunduğu bir bölgedir. Tire ilçemiz ise konumuyla bölgenin merkezi durumundadır. Tire Süt Kooperatifi'nin üretimin ve üreticinin devamlılığının sağlanması konusunda yıllardan bu yana verdiği mücadele ve üreticilerin kooperatife sahip çıkmasıyla ilçemiz, süt üretim kalitesi bakımından bir marka haline gelmiştir. Bunun sonucunda ilçemizde sanayi gelişerek önemli yatırımlar yapılmaktadır. Son olarak Sütaş'ın 80 milyon dolarlık yatırım yapması da sevindirici bir gelişmedir. İlçemiz, yeni yatırımlarla süt sektöründeki öncülüğünü iyice pekiştirmektedir. Tire Süt Kooperatifi olarak geçmişte Sütaş'a süt tedarik ederek uzun yıllar çalışmıştık, yeni dönem için görüşmeleri tamamladık. Önümüzdeki günlerde yine Sütaş'a süt tedarik edeceğiz” dedi.
“Tarıma daha çok önem vermeliyiz”
Ülke olarak tarıma son yıllarda gereken önemin verilmediğinin altını çizen Eskiyörük, “Biz ülke olarak maalesef, tarıma gerekli önemi gösteremedik ve fırsatları değerlendiremedik. Bunun sonucunda da şu anda ithalat yapıyoruz. Oysa, böyle müthiş zenginliklere sahip ülkemizde bunlar yaşanmamalı. Biz şu anda resmen, 'varlık içerisinde yokluk yaşıyoruz'. Türkiye'yi güçlü kılacak, ekonomik olarak zenginleştirecek sektör, tarım sektörüdür. Ben yıllardır, durmadan yorulmadan, Türkiye'de tarımın gelişmesinin yolunun kooperatifleşme olduğunu söylüyorum. Çünkü, kimsenin, deneme yanılma yöntemiyle, ülkenin kaynaklarını tüketmeye hakkı yok. Türkiye, ancak doğru politikalarla güçlenir. Biz, sahip olduğumuz nüfusun iki katını doyurabilecek kapasitede bir ülkeye sahibiz. Dünyaya bakarsanız, kooperatifleşme ile piyasa düzenini sağladığını ve üretimini planladığını görürsünüz. Türkiye’nin en büyük sorununun plansız üretim olduğunu değerlendirdiğimizde ise, (Bazı ürünler eksik üretildiği için tüketici; fazla üretildiği içinse üretici mağdur oluyor) bundan kurtulmanın yolunun kooperatifleşme olduğunu buluruz. Maalesef, ülkemiz üzerine oynan oyunlar nedeniyle, hala bir tarım politikası oluşturamıyoruz. Bu çok acı” diye konuştu.
Uluslararası takdir aldık
Tire Süt Kooperatifi olarak bir model yarattıklarını ve olumlu sonuç aldıklarını kaydeden Kooperatif Başkanı Eskiyörük, “ Dünya bizi Tire Süt Kooperatifi olarak takdir etti ve bunu bütün Türkiye biliyor. Bölgemizdeki süt üretimi,10 yılda Türkiye ortalamasının 6 katı, verimliliğimiz de 2 katı arttı. Böylece, burada yaşayan insanlar para kazanır hale geldi, mutlu oldu; bu sayede göç durdu ve İzmir sütün merkezi oldu. Dünyada kooperatifçilik seviyesi yüzde 90 iken, Türkiye’de yüzde 13'dür. İzmir'de ise bu oran yüzde 28 seviyelerindedir ki; bu da Türkiye ortalamasının iki katından daha fazla bir gelişmişlik göstergesidir. Bu başarının nasıl elde edildiği mutlaka izlenmelidir. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile kooperatiflerin iş birliği neticesinde gerçekleşen 'Yerelden Kalkınma Modeli' tüm Türkiye'ye örnek olmalı ve mutlaka yaygınlaştırılmalıdır. Çünkü, üreticiyi koruyan ve emeğinin karşılığını almasını sağlayan tek çözüm kooperatifleşmedir. Ben örneğin, Malatya’ya gidiyorum ve kayısının, iki tüccarın eline kaldığını görüyorum; ya da Kars’a gidiyorum ve görüyorum ki hayvancılık bitmek üzere. Çünkü, bu illerimizde üreticilerin lehine çalışan kooperatifler yok. Maalesef; Türkiye tarımda henüz yolunu belirleyemedi” diye konuştu.