AKP iktidarında basın ve ifade özgürlüğünde uluslararası alanda her yıl geriye gidildiğini hatırlatan Sertel, “Gazeteciler işsiz. Gazeteciler tutuklu. Gazeteciler ağır baskı altında. Ama ne iktidar bunun farkında ne de yandaş basın farkında” dedi.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün Türk basını açısından her anlamda mücadele gününe dönüştüğünü dile getiren CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, “Türkiye’nin basın tarihinde 10 Ocak’ın çok büyük anlamı var. Bundan tam 60 yıl önce 10 Ocak 1961’de yürürlüğe giren 212 Sayılı Yasa, gazetecilere kıdem hakkı, gazetelerin kapanması durumunda tazminat ödenmesi, istifa eden gazeteciye kıdem tazminatı verilmesi, maaşının peşin ödenmesi, gece çalışanlara haftada iki gün izin hakkı tanınması, kar eden gazetelerin gazetecilere her yıl bir maaş ikramiye vermesi, maaş ödemelerinin gecikmesinde her gün için yüzde 5 faiz uygulanması gibi pek çok önemli haklar sağladı. Ama ne yazık ki geriye bu haklardan hiçbiri kalmadı” diye konuştu.
MÜCADELE GÜNÜ
Gazetecilerin çalışamaz, işini yapamaz noktaya getirildiğini vurgulayan Sertel, şunları söyledi:
“Gazetecilik mesleğindeki işsizlik oranı yüzde 30’a kadar yükseldi. İletişim fakültelerinden mezun olan binlerce genç daha meslekle tanışamadan işsizlikle tanıştı. Yıllarını gazetecilik mesleğine verenler birer ikişer işten atıldı. Halen çalışabilen gazetecilerin ise yıpranma hakları ellerinden alındı. İktidarı eleştirenler, gerçekleri haberleştirenler de cezaevine yollandı. Ağır ekonomik koşullarda basın kuruluşlarına ve gazetecilere hiçbir yardım yapılmadı. Yüzlerce gazete, onlarca televizyon kapısına kilit vurdu. Baskılar bazen öylesine arttı ki Olay TV örneğinde olduğu gibi açılır açılmaz kapanmak zorunda kalındı.
70 tutuklu gazeteci ile halen en çok gazetecinin tutuklu olduğu ülkelerden biriyiz. Uluslararası basın özgürlüğü sıralamasında dünyada 154’inci sıralara demir attık. Sosyal medya aracılığıyla hakaret iddialarıyla ilgili açılan davaların sayısı rekor düzeye yükseldi. Gazeteci ve yazarlara yazı ve haberleri nedeniyle yüzlerce yeni dava açıldı. İktidarla ilgili eleştirel haberlere anında yayın yasağı getirildi. Basın İlan Kurumu aracılığıyla muhalif gördükleri gazetelere, RTÜK aracılığıyla da televizyonlara ceza üzerine ceza kesildi. Kısacası Türkiye’de özgür basın ve çalışan gazeteci namına bir şey bırakılmadı. Böyle bir ortamda Çalışan Gazeteciler Günü’nden söz etmek mümkün mü? Elbette değil. Dolayısıyla artık mücadele gününe dönüşen bu günde onurlu, namuslu, kalemini satmayan tüm meslektaşlarımıza bir kez daha yanlarında olduğumuzu hatırlatıyor, en yakın gelecekte özgür günlerde buluşacağımızın müjdesini veriyorum.”