Hüner, yaptığı yazılı açıklamada, gazetecilerin özgürlükleriyle birlikte özlük haklarını da kaybettiğini, bu nedenle, iş, aş, özgürlük, barış ve adalet taleplerini sürekli gündemde tutup, 1961 kazanımlarının üstüne çıkana kadar mücadele edeceklerini belirtti.
Gazetecilerin, 10 Ocak 1961 yılında Resmi Gazete’de yayımlanan 212 sayılı yasayla bir dizi hak ve güvenceye kavuştuğunu hatırlatan Hüner, şunları kaydetti:
“10 Ocak, bayram olarak kutlanıyordu. Gazetecilerin kazanımları 1971'deki askeri muhtırayla ağır darbe alınca, ‘Bayram’, ‘Gün’e döndü. Ama darbeler aralıksız devam edince, bugün ortada “Gün” de kalmadı. Artık, 10 Ocak olsa olsa ‘Anma’ günü olabilir. Çünkü gazetecilerin hiçbir hak ve özgürlüğü kalmadı. Son yıllarda 15 binin üzerinde basın çalışanı işini kaybetti, 67 gazeteci, yönetici ve yazar cezaevinde. Anadolu'da Basın İlan Kurumu'ndan ilan desteği alan binin üzerinde yerel gazete kapandı.''
Artık kimin gazeteci olduğuna memurların karar verdiğini, basın kartlarının haksız-hukuksuz şekilde yenilenmediğini ya da hiç verilmediğini iddia eden Halil İbrahim Hüner, “İşini tarafsız yapmaya çalışan gazeteciler işsizliğe mahkûm edildi. Çalışabilenler de ağır şartlar altında eziliyor” dedi.
Ağır siyasi baskının yanında, ekonomik sıkıntıların da dayanılmaz hale geldiğini ifade eden Hüner, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Basın emekçilerinin sorunlarının başında işsizlik geliyor. Son yıllarda sektörde yüzde 70 daralma yaşandı. Gazeteler ve televizyonlar, ihtiyaçlarının yüzde 30’u kadar emekçiyle iş yürütüyor. Çalışanlar, örgütlü, sendikalı olmadıkları için hak ettikleri ücretleri alamıyor. Kendilerini bile geçindiremeyen genç gazeteciler evlenip, yuva kurmaya cesaret edemiyor. Zindanlara tıkılabiliriz, hatta öldürülebiliriz. İşsiz kalabiliriz, basın kartlarımız devlet tarafından yenilenmez ya da iptal edilebilir, mahkemelere çıkarılabiliriz. Özgürlüklerimiz ayaklar altına alınabilir. Ancak bizim sözümüz var; gazetecilik görevimizi onurlu, erdemli ve teslim olmadan yerine getirip, kaybettiğimiz haklarımızı elde edene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Haklar elimizden kayıp giderken üzerimize düşeni yapıp yapmadığımızı da özeleştiri konusu yapaya devam edeceğiz.”