Folkart Gallery, Paris Ekolü’nün özgür ve özgün paleti Fikret Muallâ’ya ev sahipliği yapıyor.
“Yalnız ve Yaralı Bir Hayat: Fikret Muallâ” isimli sergi tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını nedeniyle Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri doğrultusunda geçici olarak ziyarete kapatılmıştı. Fikret Muallâ sergisi, 20 Ekim 2020 tarihinde yeniden ziyarete açılacak. Sergi, 20 Aralık 2020 tarihine kadar açık kalacak.
RANDEVULU SİSTEM
Ziyaret belli şartlar altında gerçekleştirilebilecek. Bu kapsamda Folkart Gallery, ziyaret saatleri yeniden düzenlendi. Sergi, Pazartesi hariç her gün saat 10.00-17.00 arasında ziyaret edilebilecek. Ziyaret süresi 30 dakika ile sınırlandırıldı. Randevu sistemi ile ziyaretçi kabul edilecek. Ziyaret öncesi 0232 502 11 00 nolu telefon numarasını arayarak rezervasyon yapılması gerekiyor. Ziyaret saati süresince sosyal mesafeyi koruyabilmek için galeri içerisinde aynı anda bulunabilecek ziyaretçi sayısı 15 kişi olarak planlandı.
SERGİ HAKKINDA
“Yalnız ve Yaralı Bir Hayat: Fikret Muallâ” isimli sergide sanatçının 50 eseri yer alıyor. Sergide sanatçıya ait mektup, kitap ve kişisel eşyalar; kişisel ve kurumsal koleksiyonlardan derlenen eserleriyle buluşuyor. Sergi için özel olarak 400 sayfalık bir albümde hazırlandı. Proje direktörlüğünü Fahri Özdemir’in yaptığı sergi ilk olarak 28 Şubat 2020 tarihinde ziyarete açılmıştı. Ancak bir süre sonra ilk olarak Çin’de ortaya çıkan, ardından tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını nedeniyle geçici olarak ziyarete kapatılmıştı. Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri doğrultusunda toplum sağlığını korumak için geçici olarak ziyarete kapatılan sergi 20 Ekim 2020 tarihinde yeniden sanatseverlerin ziyaretine açılacak.
ESERLERİ HAKKINDA
Fikret Muallâ resimlerinin konularını, çoğunlukla kahveler, sirkler ve sokaklar gibi, Paris yaşamının gündelik ayrıntıları oluşturuyor. İçinde yaşadığı bohem çevrenin insanını resmine konu olarak alan Muallâ, daha çok guvaş tekniğine yakınlık duyup, bu teknikle çok hızlı çalışabilmiş olmakla birlikte, yağlıboyayı da suluboya ve guvaşı kullandığı ustalıkla kullanmasıyla tanınıyor. Akademik ve eleştirel çevrelerde ise, resmin kuramsal sorunları üzerine çalışmalar gerçekleştirmeyen sanatçının, çağdaş akımlara katılmadığı görüşü, ağır basıyor.