İzmir Barosu Binası Av. Nevzat Erdemir Konferans Salonu’nda Moderatörlüğünü İzmir Barosu Genel Sekreteri Av. İlke Erol'un üstlendiği panelde İzmir Barosu Üyesi Ulvi Puğ, “Avukatların Meslek Sorunları, Daha İyi Yargı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Gün, “Tam ve Doğru İfşa Yoluyla Zihniyet Değişimi, Avukatların Rol Yetki ve Sorumluluklarının Artması” ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Emir Kaya da, “Türkiye’de Hukuk Zihniyeti” başlıklı sunumlar gerçekleştirdi.
Hukukun üstünlüğü için çalişiyoruz
Açılış konuşmasını gerçekleştiren İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, İzmir Barosu ve Daha İyi Yargı Derneği’nin ortak amacının ülkedeki hukuksuzluğun bir an önce ortadan kaldırılması, hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının, basın özgürlüğünün temel hak ve özgürlüklerin sonuna kadar iyileştirilmesi olduğunu söyledi.
Son yıllarda ülkemizde bu değerlerin gözardı edildiğini ifade eden Baro Başkanı Özcan, “İkinci KHK’ler döneminden itibaren özellikle avukatlık mesleği itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Avukatların cezaevlerinde müvekkilleri ile evrensel hukuk normlarının belirtmiş olduğu koşullarda ayrı ve gizli olarak görüşme yapamıyorlar. İzmir’de olmasa bile birçok yerde avukatların adliyelere, cezaevlerine, emniyet binalarına girerken aranmak isteniyor. Bunlar evrensel ve ulusal güvencelerin ortadan kalktığını gösteren en önemli göstergelerdir” dedi.
Yargiya olan güven azaliyor
Siyaseten tarafsız bir düşünce kuruluşu olma ilkesiyle yola çıktıklarını belirten Daha İyi Yargı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Av. Mehmet Gün, amaçlarının Türk yargısının sorunlarını belirlemek ve hayata geçirilebilir öneriler oluşturarak toplumsal mutabakat sağlamak olduğunu dile getirdi.
Yapılan araştırmalara göre toplumun adalet ve yargıya olan inancında bir azalma gözlendiğini belirten Mehmet Gün, Türk yargısının 3.1 puanla 138 ülke arasında 96'ıncı sırada bulunduğunu kaydetti.
Av. Mehmet Gün, şöyle devam etti: “Yargının iş yükü altında ezildiği, yargılamaların geciktiği, kararların isabetsiz ve adeletsiz olduğu, avukatların delilleri toplayamadığı, savunma hakkının zorlaştırılıp kısıtlandığı, hak arama özgürlüğünün ise suistimal edildiği bir ortamda çalışıyoruz. Gerçeğin ortaya çıkarılmasındaki sorunlar nedeniyle en yetkin hakimlerin gördüğü basit davaların yargılaması bile yıllar sürmektedir. Gerçeklerin ve delillerin tam ve doğru olarak açıklanmasını sağlamak tüm paydaşlara büyük kazançlar ve fırsatlar getirecek, yarğının iş yüakü azalacak, yargı daha az kaynakla ve daha yüksek kalitede huzmet üretebilecektir. Böyle bir düzende toplumun uyuşmazlıkları yönetme zihniyeti değişecek, uzlaşma ve işbirliği kültürü hızla gelişecek; yargı topluma maliyet olmaktan çıkarak yüksek katma değer sağlar hale gelecektir. Kaynakların daha verimli kullanılması zorlukları fırsatlara dönüştürecek ve Türk hukuk sektörünün gelişmesi ve hizmet ihraç eder hale gelmesi hızlanacaktır”
Barolarda etik kurul olmali
İzmir Barosu Üyesi Ulvi Puğ ise hukukun tüm toplumlarda hatta diktatörlükle de yönetilen toplumlarda da var olduğunu söyledi.
Puğ, “Sosyal yangını söndürecek adalet divanıdır hukuk her sistemde vardır diktatörlükte de vardır hukuk mekanizmasının en önemli yanı adalettir” dedi.
Türkiye’de ki avukatlık staj sistemini de eleştiren Puğ, “İstanbul’da bir anket yapılmış ve stajer avukatların yüzde 70’i stajda yaşadığı durumdan memnun değil. İlk önce kendimizi değiştirmeliyiz” diye konuştu.
İzmir Barosuna da seslenen Puğ, “Stajyer eğitim merkezleri tüm illere yayılsın. Stajyer avukat kimliğini alan meslektaş onu gururla taşıması lazım. Adliyede avukatlar stajyerin arkasında durması lazım. Baroların kanun kurulunun yanına etik kurul gelmeli. Etik çalışmalar yapılmalı mesleki sorunları yenmek istiyorsak etik kurul oluşturulmalıdır” önerisini sundu.