Sındır, tarımı kalkındırmak ve ülke ekonomisini üreterek büyüyen bir ekonomi haline getirmek için Tarım Bakanlığı’nın bütçesinin 3 katına çıkarılması gerektiğini söyledi.
“AKLA, MANTIĞA VE VİCDANA SIĞMIYOR!”
Tarım ve Orman Bakanlığı’na ilişkin 2018 Yılı Sayıştay Raporları incelendiğinde bakanlığın sınıfta kaldığını söyleyen Sındır, tespitlerini şöyle sıraladı: “Taşınmazların muhasebe kayıtlarının yapılmaması, mali tablolarda gösterilmemesi, mali işlemlerin denetim dışı bırakılması, geriye dönük kayıtlarda sonradan değiştirme yapılması. İdari para cezalarının tahakkuk kayıtlarının yapılmaması, faaliyet hesaplarında raporlanmaması, teknik şartnameye uygun olmayan alımların yapılması. Bunlar sağlıklı uygulamalar değil ve bu yanlışlara eklenebilecek çok örnek var. Tarım Bakanlığı’nın ciddi meselelerde o kadar büyük eksiklikleri var ki şaşmamak elde değil. Bir tarım akademisyeniyim; bütün hayatım tarım üzerine geçti; bakanlığımızın çok değişik kademelerinde, çok değişik bürokratlarla, genel müdürlerimizle, müsteşarlarımızla değişik platformlarda birlikteliklerimiz oldu. Çalışmalarımız, araştırmalarımız oldu. Ama böylesi köklü gelenekleri olan bir bakanlıkta bu kadar ciddi ve maddi hataların olması ve bunların da hiç önemsenmiyor olması akla, mantığa ve vicdana sığmıyor” dedi.
“TOPRAK SU İSTİYOR, ÇİFTÇİ SU İSTİYOR”
Tarım Bakanlığı'nı eleştirerek sözlerine devam eden Sındır, “Bakanlık tarafından ithaline izin verilen hayvanlar listesinde yer almayan hayvan ırklarının ülkeye girişine izin veriliyor. Buna nasıl izin verilir. Ana ihale usulleri yerine, Kamu İhale Kanunu'nun istisnai olarak uygulanmasını öngördüğü pazarlık usulüyle yapılan yapım ve hizmet alım işleri sürekli hale geldi. Bu usul, özellikle istisnai bir durumda uygulanması gereken bir usul ama temel ihale yöntemi haline geldi. Doğrudan temin yoluyla yapılan alımlarda yasaklılık kontrolünün yapılmaması. Kapatılan il özel idarelerinden tarım il müdürlüklerine devredilen alacaklar ve yapılan tahsilatın muhasebeleştirilmemesi ve raporlanmaması. Kiraya verme işlemlerinin hatalı muhasebeleştirilmesi. Mülkiyeti kuruma ait arazi ve arsaların üzerine bina yapılmasına rağmen tapu kayıtlarında cins tahsislerinin yapılmaması. GAP Eylem Planı'nda bulunan projelerin büyük bir kısmının gerçekleştirilmemesi. Bu tespitler Sayıştay Raporu’ndan. GAP projesi yüzde 30-31 oranında tamamlanmış. GAP projesinin yüzde 70'e yakın kısmı su bekliyor. Yani toprak su istiyor, çiftçi su istiyor. Maden izni teknik raporlarının yönetmeliğe uygun düzenlenmemesi, maden izin sahalarında etkin denetim yürütülmemesi. Sınır aşımlarıyla ilgili oluşan ağaçlandırma ve arazi tazminatlarının mali tablolarda yer almaması, orman vasfından çıkarılarak hazineye devredilen araziler karşılığında Orman Genel Müdürlüğüne hangi arazilerin verileceğinin belli olmaması. Say say bitmiyor. Tarım Bakanlığı’nın neresinden tutarsanız elinizde kalıyor. Sizleri sadece tarih değil, çocuklarınız da yargılayacak” dedi.
“ÇİFTÇİMİZ BORÇ BATAĞINDA, TOPLAM BORCU 160 MİLYAR LİRA”
Üreticinin AKP iktidarında borçla borç ödeme yöntemine mahkum edildiğini ifade ederek sözlerini sürdüren Sındır, “çiftçimiz borç batağında, toplam borcu 160 milyar liraya ulaştı. Bankalara 116 milyar lira, tarım kredi kooperatiflerine 14 milyar lira, sulama borçlarının anaparası 2,1 milyar, faizi 1,8 milyar lira. Dilimizde tüy bitti, kanunun emrettiği tarım desteklerini hatırlatmaktan. 2016 yılından bugüne kadar çiftçiye yaklaşık 325,5 milyar lira destekleme yapılmış olması gerekiyordu fakat 180 milyar lira eksik olarak bu destekleme gerçekleştirildi. OECD Tarım Politikası İzleme ve Değerlendirme 2019 Raporu, OECD ve AB ülkeleriyle birlikte toplam 53 ülkedeki çiftçilere yıllık ortalama 528 milyar dolar doğrudan destek sağlandığını gösteriyor. 528 milyarı 53 ülkeye eşit dağıtırsanız ortalama 10 milyar avro yapar. 10 milyar avro da bizde bugün 60 milyar TL'yi bulur; iktidarın gururla, övünerek söylediğiniz 22 milyar lira bu desteğin yanında 3’te biri” dedi.
“TARIMA SIRT ÇEVİRMEYE KİMSENİN HAKKI OLAMAZ”
Siyasal iktidarın politikaları sonucu tarım sektöründe Türkiye’nin ithalatçı bir ülkeye dönüştüğünü ifade eden Sındır, komisyondaki görüşmeler esnasında tarımı yeniden ayağa kaldırmanın yolarını ve önemini anlattı. Sındır sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bitkisel üretimde 2019 yılında 5 milyar 789 milyon dolar ithalatımız var, karşılığında 2 milyar 697 milyon dolar ihracatımız var. Yani ihracatımızın 2 katından fazla ithal etmişiz. Hayvansal üretimde yine aynı, ihraç ettiğimiz 273 milyon, ithal ettiğimiz 465 milyon, neredeyse 2 katı. Tarımı kalkındırmak ve ülke ekonomisini en hızlı şekilde üreterek büyüyen bir ekonomi haline getirmek istiyorsanız bakanlığın bütçesini en az 3 katına çıkarmak, tarımsal destekleme ödemelerini de en az 2 kat artırmak gerekiyor. Sadece bilişim teknolojileriyle; bilgi teknolojileri, bilgi sistemleri kurmak değil o bilginin üreticiye ulaşmasını sağlamak için o bilgiye ulaştıracak ziraat mühendislerini, veteriner hekimleri, gıda mühendislerini, teknikerleri, teknisyenleri kadro olarak çoğaltmak gerekiyor. Araç sayısının ve niteliğinin arttırılması gerekiyor. Köy köy dolaşan, araçlarıyla, arazi araçlarıyla tarla tarla dolaşan, ahır ahır gezen ziraat mühendisleri, veteriner hekimler, gıda mühendisleri olmalı. Üreticileri üretim teknikleriyle örgütleyerek satış ve pazarlama konusunda, finansman konusunda, lisanslı depoculuk konusunda farkındalık yaratarak aydınlatmak gerekiyor. Meraların ıslah edilmesi, girdi maliyetlerini azaltmanız gerekiyor. Anadolu’muzun kadim geçim kaynağı olan tarıma sırt çevirmeye kimsenin hakkı olamaz.”