Sözlerine,"Bu benim eski sevdam, eski özlemim…" diyerek başlayan Hakan Kerman, "Çeşme için yıllardır hep hayallerimiz var. 2014’de de ben aday olmuştum ve Muhittin Başkan aday gösterilince biz centilmenlik yaptık, çekilip onu destekledik. Ben burada yaşıyorum, dedem, babam burada eski mezarlıkta, bizim de günü geldiğinde gömüleceğimiz yer burası, dolayısıyla kendimi Çeşme’ye borçlu hissediyorum. Çeşme’de şu an gördüğüm lüzum üzerine aday oldum" dedi.
Keran, "Çeşme’de partimizde şu an altı belediye başkan adayımız var hepsine başarılar diliyorum. Burada benim için önemli olan partimin bayrağının yukarda kalması, hepimizin ortak sevdası Çeşme ve Çeşme’ye hizmet…Hizmetlerimizi yarıştıracağız. Genel merkezimiz ve Genel başkanımız da takdir ederse aday adaylık süresinden, adaylık süresine geçer, Çeşme için hizmet ederiz" açıklamasında bulunndu.
Hakan Kerman, sözlerini şöyle sürdürdü; "Çeşme’de ana geçim kaynağımız turizm, üç tarafımız denizle çevrili, batının en batısında ve 15- 20 dakikada yurtdışına çıkabildiğimiz bir destinasyondayız. Dolayısıyla biz Çeşme’de yıllardır hep sezonu uzatmayı hayal ediyoruz, üç ay sezonumuz var ama 30-35 gün doluluğumuz var Çeşme olarak. Biz bunları hep konuştuk, konuşuyoruz ama realiteye baktığımızda, bunların çok da gerçekleşmediği gibi, kaliteli turizm ve kaliteli hizmetten uzaklaştığımızı görüyoruz.
Benim elim de tabii ki de sihirli bir değnek yok, sadece bir iki fuara katılıp, orada da davul zurna çalarak turizmin olmadığını hepimiz gördük. Belediye olarak en önemli mücadelemiz butik otellerimizde ve diğer büyük otellerde belirli bir standardı yakalamamız ve kaliteyi yükseltmemiz gerekiyor. Çeşme’de turizmi çeşitlendirmek gerekiyor; gastronomi turizmi mesela Urla şarapçılık anlamında çok iyi yerlere geldi. Son zamanlarda da Michelin yıldızlı restoranlarının sayısı arttı. Benim de hayalim Ovacık’ı böyle Toskana gibi bir yer yapmak, herkes tadım yerleri ve butik lokantaları ve yöresel ürünlerimizi tatmak için gelmeli. Yine deniz turizmini daha da geliştirerek kitesurf, windsurf Alaçatı ve Pırlanta plajında başladı ama şu an Pırlanta plajını kaybettik. Pırlanta plajında tekrardan bu sporları yaygın hale getirmek desteklemek istiyorum. Çeşme’nin sembolü olan tarihi çeşmelerinin Çeşme’sini sembolik olarak yapmak, burayı bir destinasyon merkezi haline getirmek istiyorum, insanlar sırf bu çeşme için gelsinler. Bağarası ve Erythrai gibi gün yüzüne çıkarılması gereken tarihi güzelliklerimiz var. Erythrai’de Efes’ten daha büyük tarihi eserler toprağın altında yatıyor, üstleri otla kaplı. Ankara ile iletişime geçerek, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ortak çalışma yaparak buraları aktif hale getirebiliriz.
Yine Ildır bölgesinde geçimlerini denizden sağlayan arkadaşlarımızın barınma ile ilgili barınak problemleri var. Orada aynı zamanda çok büyük bir turizm sektörü de var. Türkiye’nin ve İzmir’in çoğu yerinden insanlar günübirlik balığa gitmek için Ildır’a geliyorlar. Tur tekneleri mesela hazırlıklarını yapıyorlar en ufak olumsuz bir havada Ulusoy’un arka tarafında bulunan limana kendilerini canhıraş atıyorlar. Fırtına’da özellikle çok sıkıntı yaşıyorlar.
Benin dedem Ulusoy limanın orada denizin içinde vefat etti ben aynı zamanda balıkçı bir ailenin çocuğuyum. Bunu neden söylüyorum, kimse bizim kadar buranın denizini, rüzgarını, balığını bilmez ve bizim kadar sahip çıkamaz.
Buradaki balıkçı barınağımızı büyülterek tekneleri de bu tarafa alabilirsek sorunları çözmüş ve aynı zamanda turizme katkı sağlamış oluruz. Ulusoy Limanı Sakız’a giden feribot ve ro-ro gemilerinin dışında cruise gemilerini de ağırlıyor ama tırlarla beraber işleyişi sıkıntı, burada çok büyük bir tır terörü var.
Mesala turistler gemiden iniyor, aynı anda ro- ro gemisine denk gelirlerse tırların içerisinden yürümek zorunda kalıyorlar aynı güzergahta. Bu tırların yolu gelen gemideki turistlerin gezi hattından daha geri arka bir çevre yoluna alınırsa çok daha iyi olur. Yine buraya gemiyle gelen kişileri, shuttle tarzı bir araçla ring yaparak, çarşıya ve otogara istedikleri yere götürebiliriz, onları karşılayan ve Çeşme’yi anlatan bir rehber olursa çok daha iyi olur.
Bir mühendis olarak Çeşme’nin alt yapı sıkıntılarını biliyorum, bu sıkıntılarla birlikte Çeşme’de yaşıyorum. Çeşme’nin üçte ikisi hala foseptikle uğraşıyor. Ben kimsenin cesaret edemediği, uğraşmak istemediği bu alt yapıdan başlayacağım. Ovacık, Germiyan, Paşalimanı her yerde foseptik var hala bunları bitirip kanalizasyona geçirmek istiyorum, bir de denize yapılan deşarjlar var bunlara her ne kadar arıtılmış denilsede bu sistemi değiştirmek gerekiyor. Eğer biz bu denizle öğünüyor, bu denizden gelecek bekliyorsak ve para kazanıyorsak denize deşarj yapmamamız lazım. Hava lodos estiği zaman marinada bulunan misafirlerimize septik kokusunu izah edemeyiz. Yıl 2024 bu işin kökünden çözülmesi gerekiyor.
Alaçatı dört yol, Cadde plus ve Migros’un olduğu bölgeye alt geçit ve üst geçit yapmak istiyorum, çünkü buralarda her zaman trafikte kazalar oluyor, kavgalar çıkıyor, bu iki ana arterlerde tıkanmalar oluyor bunu önlemek için birisine büyüğümüz Nuri Ertan’ın ismini vererek, bir diğerine de büyüğümüz Faik Tütüncüoğlu’nun ismini vererek iki alt geçit yapmak ve buradaki araç tıkanıklığı çözmek en büyük hayalim.
Barınmadaki en büyük problemimiz sezonluk ev kiraları, herkes mayıs ayına kadar evini kiraya veriyor, ondan sonra herkes evini saatlik, günlük, haftalık ve sezonluk kiraya veriyor dolayısıyla bu burada barınma ihtiyacı olan insanlar için bir mağduriyet oluşturuyor. Bu aynı zamanda Çeşme’de turizme vurulan büyük darbedir.
Bende burada otel ve mekan işletiyorum ve çalışanlarımın konaklama problemlerini kendim çözmeye çalışıyorum diğer türlü onlar için ev yok. Çeşme’ye okumaya gelen öğrenciler yine aynı şekilde ev tutabilme imkanları yok, kamu hizmeti için gelen memurlarda aynı şekilde. Onlar için Toki tarzı ama mülkiyeti belediyede olan, öğrencilere, memurlara ve dar gelirlilere uygun fiyatlı kiraya verilmek üzere ev ve daireler yapmalıyız.
Bir inşaat mühendisi olarak söylüyorum, bu çok rahatlıkla çözülebilecek bir sorun.
Alaçatı ve Şahintepe’sinde yaşayan pek çok roman vatandaşımız var. Zaman zaman yerleri değiştiriliyor ya da yıkılıyor bu da bizim bir ayıbımız. Burayı gerçekten cennet yapmak istiyorsak buna da çözüm bulmalıyız.
Rezidanslara, inşaatçı gözüylede, Çeşmeli gözüylede, Belediye başkanı gözüylede bakıyorum Çeşme’de yıllar önce turizm adı altında yüksek binalarla bir şey delindi, sonrasında bunlar rant kapısına döndü, bugün artık tamamıyla ticaret oldu.
Bu yola çıkış sebeplerimden en önemlisi bu. Çeşme’de toplumsal bir barış yok. Çeşme’de bu toplumsal barışı sağlamamız gerekiyor.
Biz 2000 - 2007 yılında gençlik platformunu bunun için kurmak istedik.
Sebebi büyüklerimizin Çeşme’de yarattığı bu bizden, bu bizden değil; bu bize oy verdi, bu vermedi ayrımı yaptı. Hepimiz biliyoruz çarşıda siyasi düşünceleri farklı olduğundan birbirine selam vermeyen dükkanlar vardı, dükkanların arasında tente, bariyer bile vardı.
İmarda da aynı şeyler oldu. Mesela yolun alt tarafı imara açık üst tarafında imar yoktu.
Bu Nuri’ci bu Faik'çi ayrımı yapıldı. Bu böyle süregeldiği için de Çeşme’de tam bir toplumsal mutabakatta olmadı, barışta…
Fenerburnu’nda iki katlı binanın çatısı 15-20 cm fazla oldu diye insanların çatıları yıkıldı zamanında. İki katlı binanın çatısının yıkıldığı yere sonradan birileri gelip 9 katlı bina yaptı, kimse de bir şey yapamadı.
Biz birbirimizle uğraşırken birileri izinlerini Ankara’dan alıp alıp bu binaları dikti. Biz birbirimize sahip çıkmazsak, Çeşme’ye sahip çıkmazsak birileri gelip sahip çıkıyor.
Örnek verecek olursam ben kent konseyi başkanıyken rüzgar trübünlerine karşı mücadele verdik, çünkü buralar kimsenin çivi bile çakamadığı sit alanı, doğal güzellikleri olan, kıymetli yerlerdi. Mahkemeleri de kazandık hiç bir şey yapılmadı, sonra bizim kıyamadığımız bu yerlere her bir trübünün altına 500 metreküp beton döküldü, bunların ömrü 20-25 yıl sonrasında buralar bu kişilerin artık bizim değil sahiplenildi. Bizim sahip çıkmadığımız her şeye başkaları sahip çıkıyor.
Çeşme turizm projesine belediye olarak önce olur verildi sonra rant projesi denildi karşı çıkıldı, belediye olarak böyle büyük hatalar yapılmaz. Bu projenin Çeşme’ye getirisi ne götürüsü ne bilmemiz gerekiyor ve Çeşme halkı ile ortak akıl ile karar vermemiz gerekiyor. Bugün projede ne var, bu kadar büyük bir alana ne yapılacak kimse bilmiyor.
Çeşme’nin ve Çeşmelinin menfaatine olan şeylerin yanında olurum, hastane ihtiyacı mı var ya da okul hepsini destekler taşın altına elimi koyarım.
Burada Çeşme’de yaşamak isteyen insan önce barınacak yere, sonra hastane şartlarına ve çocuğu varsa eğitime bakar, bunlar çok önemli. Belediye bu durumda Ankara ile iyi ilişkiler içinde olmalı. Eğer buraya kamu hizmeti vermek için gelenler, maddi kaygıdan uzak, gönül rahatlığıyla burayı tercih eder, geçinebilirse, bizlere sunulan hizmet ve hizmetin kalitesi de artar.
Daha önce kurucu başkanlığı ve başkanlığı yaptığım Çeşme Kent Konseyi mutlaka hayata geçirilmeli. Burada yaşayan pek çok kişi ile, onların duygu, düşünce ve ortak akılları, kanaat önderleri ve STK’larla birlikte karar almak istiyorum.
Sadece festivallerle ve konserlerle kültür ve sanat gelişmez, bu kıvılcım etkisi gösterir. Festivallerin kalitesini yükseltmemiz gerekiyor. Festival yapmak için festival yapılmaz.
Adnan Saygun Kültür Merkezi gibi bir merkez yapıp uluslararası konferans ve seminerlere ev sahipliği yapmak istiyoruz.
Yine buralarda çocuklarımıza ve gençlerimize yönelik kültür, sanat ve eğitim hizmetleri verebilmeliyiz.
Kent Konseyi başkanıyken Çeşme’nin uzak mahallelerindeki çocuklarımızı Çeşme’ye taşıyarak sosyal ve kültürel ortamlara girmelerini sağlıyorduk, 23 Nisan’ı çok büyük bir coşku ile kutluyorduk.
Çeşme ve özellikle Alaçatı’daki gürültü ve ses kirliliğini azaltmamız, belli bir standart koymamız gerekiyor. Alaçatı’yı o eski sakin ve huzurlu Alaçatı günlerine çevirmemiz gerekiyor, en büyük hedeflerimden bir tanesi de bu.
Ben bir hayvanseverim, köpeklerim var sahiplendiğim baktığım. Ama sokaklara terkedilmiş pek çok kedi köpek var. Onlardan çekinen korkan çocuklar, büyükler var. Hepsini barınağa almak imkansız, bu benim içimi acıtan bir durum. O yüzden öncelikle onları kampanya ve teşviklerle sahiplendirmek gerekiyor, kısırlaştırma önemli, agresif olanları barınaklara almamız gerekiyor, tabii barınaklarında rehabilite edilmesi lazım. Onların da öldükten sonra mezar yerlerinin olması gerekir. Bütün bunlar ortak akılla çözülecek şeyler. Ulaşım konusu buradaki minibüs ve otobüsçülerle ve ortak akılla çözebilecek bir konu. Olmazsa neşter vurulur. Şifne’deki yat limanı, hava alanın hayata geçirilmesi, deniz uçakları için kuzey ve güney aksında inebilecekleri alanların yaratılması benim çok çok önemsediğim projeler.
Ilıca Yıldızburnu ve buradaki sıcak su, buradaki balıkçı barınağının değerlendirilmesi gerekiyor. Şimdi günübirlik termal bir tesis yapılıyor, çok önemli bir proje. Gönül isterdi ki buraya yapılan proje, uluslararası bir proje yarışması ile ya da burada yaşayanlar tarafından ortak bir akılla belirlenmiş olmasıydı. Umarım güzel bir proje olur. Çeşme’nin yollarını ve kamusal alanlarını konuşmamız gerekiyor. Çeşme’de Çeşmeliler olarak biz kendi denizimize giremiyoruz, denizimize geçemiyoruz, bunlara kesin bir çözüm üretmemiz gerekiyor. En son aldığım duyuma göre Deliklikoy’un yap - işlet - devret ile bir firmaya devredildiği bunun akıbeti ne olacak mesala? Çeşme kavunu, enginarı ve anasonu çok önemli, sakız ağaçları ile ilgili yapabileceğimiz ne varsa yapmak istiyoruz.
Yetenekli, liyakatli Çeşme sevdasından başka bir kaygısı olmayan, Çeşme’yi daha yüksek daha iyi yerlere taşıyan bir meclisim olacak. Şehir plancısı, mimari, mühendisi, hukukçusu, esnafı hatta muhtarı ile bir ekibimin olmasını istiyorum. Çeşme’yi savunabilecek, Çeşme için mücadele edecek kişilerin olmasını istiyorum. "