İzmir Barosu, anayasa referandumuna ilişkin halkı bilgilendirme çalışmalarında geride bıraktığı bir ayın sonunda Fuar İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ve İstanbul Barosu önceki Başkanı Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal’ın katılımıyla “Yeni Anayasa İle Neler Değişiyor?” başlıklı bir konferans düzenledi.
İzmirlilerin büyük ilgi gösterdiği konferans öncesi İzmir Barosu tarafından bir ay boyunca yürütülen eğitim çalışmaları konusunda bilgi veren İzmir Barosu Genel Sekreteri Av. Atalay Aksay, çok sayıda yurttaşı referandumda oylanacak anayasa konusunda bilgilendirdiklerini ifade ederek, referandum günü Baro’da bir kriz masası oluşturulacağını söyledi.
Bu süreçteki çalışmaları anlatan bir kısa film ve yine İzmir Barosu tarafından, hazırlanan değişikliği anlatan kısa bir animasyonun tanıtımının yapıldığı konferansın açılış konuşmasını İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan yaptı.
“Özgürlüğün, bağımsızlığın, öncülüğün, aydınlığın, demokrasinin ve hoşgörünün merkezi, Hasan Tahsin ruhunun halen ayakta durduğu, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk devrimlerinin yolundan kararlılık ve büyük inançla yürüyen aydınlık İzmir’den sizleri saygıyla sevgiyle selamlıyorum” şeklinde konuşmasına başlayan Baro Başkanı Av. Aydın Özcan, İzmir Barosu’nun, 15 Temmuz öncesinde de hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını, demokrasiyi, basın özgürlüğünü, ifade ve iletişim özgürlüğünü tam anlamıyla yaşamak ve yaşatmak için elini taşın altına koyduğunu bugün geldiğimiz noktada da aynı değerler için mücadele ettiğini ifade etti.
“15 Temmuz öncesi Türkiye’de temel hak ve özgürlükler kısıtlanmak isteniyor. TBMM’de iç güvenlik yasa tasarıları görüşülüyor, Türkiye’de hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı sorgulanıyordu” diyen Av. Aydın Özcan, İzmir Barosu’nun bu dönemde “Türkiye Adaletini Arıyor” mitingiyle sesini yükselttiğini belirtti.
“Meslek itibarsızlaştırıldı”
Darbe girişimiyle büyük Türk Milleti’nin büyük acılar yaşadığını söyleyen Av. Aydın Özcan, o zaman çıkarılan OHAL ve KHK’leri anlayışla karşıladıklarını ancak özellikle ikinci KHK’ler dönemiyle avukatlık mesleğinin itibarsızlaştırılmak, kısıtlanmak istendiğini, avukatların cezaevi köşelerinde emniyet bürolarında saatlerce bekletilmeye başlandığını belirtti. Bu dönemde “meslektaşlarımız Avukatlık Kanunu’nun verdiği yetkileri kullanamaz hale geldiler, müvekkilleri ile görüşmeleri kayıt altına alınmaya başlandı. Hani bizim özgürlüğümüz bağımsızlığımız, hani bizim sır saklama yükümlülüğümüz vardı?” diyen Av. Aydın Özcan İzmir Barosu’nun bu duruma kayıtsız kalmadığını “KHK’ler Türkiyesinde Savunma Hakkı” başlıklı bir çalıştay düzenleyerek sonuçlarını kamuoyu ile paylaştığını ifade etti.
“Şimdi de bir anayasa değişikliği gündemde. TBMM 15 Temmuz öncesinde olduğundan daha fazla dışlanmış, milletvekilleri ettikleri andı uygulayamaz hale getirilmişler” diyen Av. Aydın Özcan, “İzmir Barosu olarak bu anayasa değişikliği ile kuvvetler ayrılığından kuvvetler birliğine doğru bir yönelişi, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığından hızlı bir ayrılış olduğunu tespit ettiğimiz anda hemen halkı ve meslektaşlarımızı konuyla ilgili bilgilendirmeye başladık” dedi.
“Farklı sesler yok olacak”
İdeal bir hukuk devletine ulaşmayı amaçlarken bugün hukuk devletinden, kuvvetler ayrılığından hızla uzaklaşarak bir rejim değişikliğine yönelişin söz konusu olduğunu ifade eden Baro Başkanı Av. Aydın Özcan “hukukçular olarak bundan son derece rahatsızız” dedi. Değişikliğin bu şekilde yasalaşması durumunda Türkiye’nin hızla karanlığa sürükleneceğini ve kapalı bir toplum olacağını dile getiren Av. Aydın Özcan “bu sistemde bile sivil toplum örgütlerinin sesleri cılız, üniversitelerin, hakim, savcılarımızın sesleri çıkmıyor. En çok barolar ve birkaç kurum sesini çıkarıyor. Bu anayasa yasalaştığında bu cılız sesler de tamamen yok olacak” dedi.
Av. Aydın Özcan sözlerini “Bizler Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde 100 yıl önce Sevr’i yırtıp atan ataların çocuklarıyız. Ama 15 Temmuz’da şunu gördük bu ülkeye ve bu millete Sevr’i yaşatmak isteyen iç ve dış güçler var. Bunlara izin verecek miyiz vermeyecek miyiz asıl sorun bu. Bizler Mustafa Kemal Atatürk’ün yoldaşları olarak, onun ilke ve devrimlerinden, cumhuriyetten, ülkenin üniter yapısından, laiklikten, cumhuriyetin kazanımlarından yana tarafız. Bizler Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan gittiğimiz takdirde çağdaşlığa gideceğiz eğer o yolu terk edersek Ortadoğu benzeri bir ülke olacağız. Çocuklarımıza iyi bir gelecek bırakmak için tek yolumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün yoludur” şeklinde tamamladı.
“Hayır, bir direniştir”
Anayasa değişikliği kanununa tercihinin hayır olacağını ifade ederek sözlerine başlayan Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu “bu hayır sadece o günü değil, önce geçmiş ve bundan sonrasını da kapsayacak bir hayır olarak algılanmalıdır. Geçmiş derken cumhuriyetin felsefesine kuruluş ilkelerine, Atatürk milliyetçiliğine ve cumhuriyetin temel ilkeleri olarak gösterilen laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ilkelerine aykırı bir anayasa değişikliği teklifine elbette ki söyleyeceğim tek söz hayır olur” dedi. Kanadoğlu 16 Nisan’da hayır çıktığında işin bitmeyeceğini, o yüzden hayır diyecek herkesin aynı zamanda bu fiili duruma da hayır demek olduğunu yüksek sesle söylemelerinde fayda olduğunu belirtti. Kanadoğlu, “her şeyden önce geleceğimiz için ve onun yanında insan onuru için, özgürlük için ve demokrasi için bu teklife hayır diyeceğim. Hayır bizim onurumuz, bizim kahramanımız, bize ışık tutan Mustafa Kemal Atatürk’ü küçülten her türlü düşünceye, her kişiye karşı hayır demektir. Hayır, her şeyden önce bir direniştir” dedi.
Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal ise, İzmir’de böylesine kritik bir dönemde, böyle bir zihniyete, düşünceye sahip baro yönetimi olmasının çok önemli olduğunu söyleyerek başladığı konuşmasında “bir kamusal, bir milli şuur ve refleks devreye girmiş durumda. Bu teklifi getirenler Türk milletini aptal yerine koymanın bedelini çok ağır ödeyecekler” dedi. Dünyada parlamenter, başkanlık ve yarı başkanlık şeklinde üç tip hükümet sistemi olduğunu söyleyen Ümit Kocasakal, yetkileri genişletilmiş cumhurbaşkanlığı sisteminin dünyada örneğinin olmadığını dile getirdi. Anayasaların değiştirilebilir ilkelerinin bile ancak katı çoğunlukla değiştirilebilmesinin sebebinin bir dönem ortaya çıkan seçmen tercihinin millet iradesini değiştirmesine engel olmak için olduğunu söyleyen Kocasakal “aksi halde rejim diye bir şey olmaz” dedi.
Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal sözlerini “şu an elinizde iyi kötü sınırları bildiğiniz bir şey var. Ama siz şu an buna evet derseniz bir bilinmeze, bir meçhule gideceksiniz. Hayır derseniz hiçbir şey olmayacak. Kurumlar ve kurallar var, işlemeye devam edecek” diyerek tamamladı.