CHP İzmir’de yaşanan bir takım sıkıntıların sebebini ön seçim yapılmamış olmasına bağlayan Beko, “İzmir’de bir ön seçim yapılacaksa mutlaka ön seçimde aday olurum ama parti içi demokrasi olmazsa ve ön seçim olmazsa ben kesinlikle aday olmayacağımı buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Ön seçim olmayacaksa başvuru yapmayacağım” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko, SONSÖZ TV’de Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtladı. CHP İzmir Milletvekilleri Tacettin Bayır ve Atila Sertel’in ardından Beko’da ön seçim olması gerektiğini belirtti.
Yapar’ın “Milletvekillerinin içerisinde tekrar devam etmek isteyenler ve devam etmek istemeyenler; ön seçim isteyenler ve istemeyenler, merkezi atama olursa ben aday olmayacağım diyen İzmir milletvekilleri var Kani Beko’nun buradaki duruşu nedir? Milletvekili olarak devam etmek istiyor musunuz? Ön seçim ile ilgili fikriniz nedir? Ön seçim yoksa ben yokum diyen milletvekilleriyle ilgili ne düşünüyorsunuz” sorularına yönelik Beko, şu sözlerle yanıt verdi:
ÖN SEÇİM YOKSA, YOKUM!
“Bu çok güzel bir soru. Bizleri biliyorsunuz milletvekili olarak aday gösterdiler. 3 yıldır da ben vekil olarak dolaşıyorum. Bütün ilçelere hemen hemen gittim. Dolayısıyla genel merkezin şunu yapması lazım: Kani Beko, biz birinci bölgeden 4’üncü sıradan zaten senin seçileceğin belliydi, sizi milletvekili olarak aday yaptık. Tabi ki İzmir’deki seçmenlerin hakkı hiçbir zaman ödenmez. Dolayısıyla ben İzmir’deki arkadaşlarıma sizin aracılığınızla çok teşekkür ederim. Bize büyük destek verdiler hala daha destek veriyorlar. Şimdi şunu söylemeleri gerekiyor; ‘Hadi bakalım Kani Beko, bu sefer de sandığa gir, senin İzmir’de yapmış olduğun çalışmaları görelim.’ Yani genel merkezin bana göre bunu yapması gerekir tüm milletvekilleri için. Kesinlikle bana göre ön seçim olmalı. Bu bir yıl önce ilan edilmeli. Çünkü siz şimdi 1 yıl önce Türkiye genelinde ön seçim kararı alırsanız bugün belki de milyonlarca arkadaşım, kıyılarda, köşelerdeki o dinamikler evinden dışarıya çıkar ve hanımına der ki; ‘Seçim bütçesi olarak bizim ne kadar paramız var? –Atıyorum, bankada 100 bin liramız var- Sen 50 bin lirasına dokunma bu benim ön seçim param.’ Dolayısıyla hem CHP’nin seçim bütçesi de oluşmuş ve bu arkadaşlarımız Türkiye’yi karış karış dolaşırlar. İktidar böyle olur.
GENEL BAŞKANIMIZ DA AYNI ŞEYİ İFADE EDİYOR
Kendime gelince ben gerçekten İzmir’de bir ön seçim yapılacaksa mutlaka ön seçimde aday olurum ama parti içi demokrasi olmazsa ve ön seçim olmazsa ben kesinlikle aday olmayacağımı buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Ön seçim olmayacaksa başvuru yapmayacağım.”
Yapar’ın Beko’ya, “Siz ön seçim olmadan listeye girdiniz demesi üzerine Beko, “Onu söylüyorum ya… Ben konfederasyon genel başkanıydım. Şimdi konfederasyon genel başkanlığından geldim başvurumu yaptım ve teşekkür ederim genel başkanımıza, MYK’ya ve İzmir’de bana oy verenlere. Fakat şunu yapması lazım; Sadece Kani Beko olarak ben değil, bugüne kadar İstanbul’dan Ankara’dan İzmir’den veya başka bölgelerden aday gösterilen arkadaşlara ‘Ya biz sizi bir kez aday yaptık -bazılarını 2-3 kez yaptılar değil mi?- Haydi arkadaşlar ya bir de halka soralım, İzmirlilere soralım’ denilebilir. Zaten Genel Başkanımız da ‘Siz bizim gösterdiğimiz adaylara oy veriyorsunuz, milletvekili seçmiyorsunuz, adayları biz belirtiyoruz, siz onlara oy veriyorsunuz’ diyor. Genel Başkanımız da aynı şeyi ifade ediyor. Bana göre zaman zaman diyorlar ya, ‘Bu delegeyle olmaz’ E be kardeşim, bu delegeyle olmaz diyorsun ama ilçe başkanını bu delegeyle seçiyorsun, il başkanını bu delegeyle seçiyorsun… Dolayısıyla bana göre bu delegeyle de olabilir, halkla da olabilir. Halk derken bizim parti üyesi olan arkadaşlarımızla ön seçim yapılırsa çok da güzel” dedi.
URLA’NIN MENEMEN’İN KADERİ FARKLI OLABİLİRDİ
Beko, Yapar’ın CHP ittifaklarını hatırlatmasının ardından konuşarak, “Herkes ön seçime girsin. Sandıktan çıksın. Ankara’ya gidiyorsun MYK’ya –Onlar da tabi bana göre saygın insanlar- kapıları dolaşıyorsun ‘Ben İzmir’den milletvekili olmak istiyorum, ben İzmir’den milletvekili olmak istiyorum’… Belediye başkanlığı adaylıklarını hatırlayın, orada biliyorsunuz bir arkadaşımız belediye başkanı oldu ve orada bir operasyon yaşandı. Ve dolayısıyla bugün hala Urla’da kayyum var. Urla’da ön sçeim olmuş olsaydı, bugün Urla belki de biraz farklı olacaktı. Gelelim Menemen’e; Menemen’de bir ön seçim olmuş olsaydı, halk diyecekti ki ‘Kardeşim bunu biz seçtik, buna biz oy verdik, bu bizim adayımızdır’ ama şimdi ne oluyor? Efendim, Menemen’i de Urla’yı da MYK atadı, Ankara aday gösterdi. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Bana göre en doğru olan şey halkın önüne sandık koyacaksın, dolayısıyla o sandıktan çıkan arkadaşımız; eyvallah başımızın üstünde tacımızdır. Bir muhtar arkadaşımızı seçerken, sandığa gidiyoruz. Mahalle muhtarımızı seçiyoruz ama maalesef milletvekilini ya da belediye başkanımızı ön seçimle maalesef seçmiyoruz” ifadelerini kullandı.
SANDIĞA İNANIYORUM!
Beko, milletvekilliği görevinde geçen 3 yılın ardından ön seçim istemesinin sebebini açıklayarak şu sözleri söyledi:
“Ben sadece kendi adıma konuşmuyorum. Benim çalışıp çalışmadığımı kardeşim, 30 ilçe var; köylüler, işçiler, işsizler, esnaf karar versin. Kısaca partililer buna karar versin; Gerçekten ben İzmir’de çalıştım mı, çalışmadım mı? Kantardan kesin çıkarım diye bir iddiam yok ama benim iddiam şu; ben 45 yıllık partiliyim. Bu partide hayatım, ömrüm geçti. Dün bir konuşmamda da söyledim; 1975 yılında CHP’ye Karşıyaka’da üye oldum. CHP lokal başkanlığı yaptım. Karşıyaka gençlik kollarında çalıştım, Konak CHP il yönetiminde çalıştım. 45 yıllık da DİSK Genel-İş içerisinde bir mücadele hayatım var. Dolayısıyla ben sandıklara inanıyorum. Dünya demokrasi tarihi de böyle; İskandinav ülkelerine bakın, Avrupa ülkelerine bakın… Bu ülkelerin tamamında seçim geldiği zaman sandıklar kuruluyor, sandıklardan çıkanlar başbakan ve cumhurbaşkanı oluyor. MYK’ya gitme mevzunu da rahatsızlık anlamında söylemiyorum. Oralara gideceğimize biz kendi seçmenimize gidelim, kendi üyelerimize, delegelerimize gidelim. Oralara gideceğime kendi il başkanımla konuşayım, kendi ilçe başkanımla konuşayım, kendi yöneticilerimle konuşayım, kendi mahalle muhtarımla konuşayım, kendi mahallemdeki partililerle konuşayım. Kendi insanlarımla görüşeyim.
İZMİR HİZMET BEKLİYOR
Yapılacak olan seçimler varsa bu seçimlerde İzmir’in geleceğin İzmirlilerin karar vermesi lazım. İzmir’de yaşayanların İzmir’in geleceğine karar vermesi lazım. İzmir hizmet bekliyor. İzmir’in sorunlarını İzmir’de yaşayanlar bilir. 60 yıldan bu yana İzmir’de yaşıyorum, ben İzmirliyim. İzmir’in birçok sorununu biliyorum. Benim gibi diğer arkadaşlarım da biliyor ama maalesef zaman zaman İzmir’de yaşamayan arkadaşlarımızı bile; İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de milletvekili adayı olarak gösteriyorlar. Daha sonra da arkadaşlarımız maalesef İzmir’e bile uğramıyorlar. Hiç kimseyi de kastetmiyorum. Beni sakın yanlış anlamayın, genel anlamda ifade etmeye çalışıyorum. Son sözün gerçekten parti içi demokraside olması lazım. Parti içindeki arkadaşlarım, delegeler mutlaka ve mutlaka kendi adaylarını kendileri belirlemesi lazım ki aynı zamanda da partiye sahip çıksınlar.
CHP DİĞER PARTİLERE BENZEMEZ!
Bazı belediyelerde meclis üyelerinde sıkıntı var. Bu meclis üyeleri de eğer sandıktan çıkmış olsaydı delegeler bu arkadaşlarımıza meclis üyesi olmak için oy vermiş olsalardı onu bir yere bırakmazdı. Bir arkadaşımız biliyorsunuz partiye ihanet etti. CHP içerisinde seçilmiş, CHP’li olan milletvekili olsun, meclis üyesi olsun, belediye başkanı olsun. Kesinlikle bir başka partiye gitmemeli. Mustafa Kemal’in partisi bu. Bu sıradan bir parti değil, AKP’ye benzemez veya bir başka partiye de benzemez. 90 yıllık bir çınar ağacı. Bu parti içerisinde zaman zaman bir sıkıntı olabilir. Tartışmalar, rekabetler de olabilir ama ceketimi aldım A partiye, B partiye gittim diye bir şey olmaz. Sen oyu nereden aldın? CHP’li seçmenden aldın. Eğer CHP’li seçmenden oy alıyorsan CHP’ne ve CHP’lilere hizmet edeceksin. Mesele bu. Birkaç meclis üyesi arkadaşımız eğer ön seçimle gelmiş olsaydı, seçmen yakasına yapışır dur bir dakika nereye gidiyorsun sen derdi. E şimdi diyemiyorlar. Neden diyemiyorlar? Zaten seçmen o meclis üyesi arkadaşımızı da tanımıyor. Ankara’dan atanmış. Bunlar bir sıkıntı. Son sözüm şu; parti içi demokrasi bana göre gerçekten olması gerekir. Parti içindeki partili arkadaşlarımız; meclis üyeliklerinde, belediye başkanlıklarında, milletvekilliklerinde mutlaka ve mutlaka ön seçimle göreve getirilmeli.”