Kılıçdaroğlu, Akkuyu Nükleer Santrali'nin yapımının ardından sanayicinin yüksek elektrik fiyatı ödeyeceğini söyleyerek "Sanayici arkadaşlarımız çok pahalı elektrik kullanıyor. Akkuyu’da nükleer santral devreye girdiğinde kilowat başına 12 cent ödeyeceksiniz. KDV hariç… Rakip ülkeler 3 sente bunu kullanacak. Rekabet edemeyeceksiniz. Bu durumu sizin yüzünüze söylediler, sesiniz çıkmadı. Bu yanlışı niye yüksek sesle dillendirmeniz?" açıklamasında bulundu.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çeşme’de düzenlenen ESİAD 35. Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı’na katıldı.
Kılıçdaroğlu konuşmasına İdlib'te hayatını kaybeden askere başlığı dileyerek başladı. Kılıçdaroğlu açıklamasında "İdlib’te iki şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum. Umuyorum bu topraklara huzur ve barış gelir" ifadelerini kullandı.
SİYASİLER İYİLİKTE YARIŞIRSA ÜLKE KALKINIR
Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girilirken siyasetin eski alışkanlarını bir kenara bırakarak yeniden şekil alması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Eğer siz siyaseti bireysel çıkar üzerine inşa etmezseniz veya siyasette çağdaş uygarlığı seviyesine ulaşmayı bırakıp kendi dar politikanıza hapsedersiniz Türkiye’yi bu hale getirirsiniz. İkinci yüzyıla çağrı beyannamemiz var. 13 madde halinde. İkinci yüzyılda neler yapmamız lazım? Bir yüzyılda acılarımız, savaşlarımız depremlerimiz var. Siyasi idamlarımız var. Geçen bir yüzyıldan ders çıkararak gelecek yüzyılı inşa etmeliyiz. Bu ülkenin iş inşaları nasıl politikacı istiyorlar? Yarış iyilikte yarış olur. Biz iyilikte yarışırsak Türkiye hızla büyür ve kalkınır. Nüfusumuz genç ve dinamik. Maalesef zenginliğimizi kullanamıyoruz ve hatta bunu kavga nedeni olarak bile görüyoruz” diye konuştu.
REKABET EDEMEYECEKSİNİZ
Akkuyu’da yapılacak olan nükleer santralin sanayiciyi zor durumda bırakacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Sanayici arkadaşlarımız çok pahalı elektrik kullanıyor. Akkuyu’da nükleer santral devreye girdiğinde kilowat başına 12 cent ödeyeceksiniz. KDV hariç… Rakip ülkeler 3 sente bunu kullanacak. Rekabet edemeyeceksiniz. Bu durumu sizin yüzünüze söylediler, sesiniz çıkmadı. Bu yanlışı niye yüksek sesle dillendirmeniz? Paris İklim Değişikliği Sözleşmesi imzalanmalı. TÜSİAD’ın çalışması var bu konuda. Eğer imzalanmazsa 2 milyar dolarlık ek yük gelecek sanayiciye. Paris Sözleşmesi’nin imzalanmadığı durumda Türkiye’den AB’ye mal ihracatı yapacak sanayiciden ek ücret alınacak. Bir önlem, çalışma yok. Bütün bunlara rağmen karamsar değilim. Bu ülke bu sorunu çözebilecek kapasiteye sahip” ifadelerini kullandı.
AB İLE FASIL AÇMADAN DEMOKRATİKLEŞMEYİ SAĞLAMALIYIZ
Avrupa Birliği ile ilgili olarak konuşan Kılıçdaroğlu, yeni fasılların açılmasına gerek duyulmadan demokratikleşme yolunda adımlar atılmasının önemine dikkat çekti. Kılıçdaroğlu “AB bizi kabul eder etmez, bu ayrı bir şey. AB’nin bize yeni bir fasıl açmasını beklemeden çağdaş uygarlığı aşmak istiyorsak oradaki tüm kuralları kendi ülkemizde uygulamak zorundayız. Binali Bey’in başbakanlık yaptığı dönemde ona şunu söyledim: Biz niye fasıl açılmasını bekliyoruz, bizim irademiz, aklımız yok mu? Onların öngördüğü bütün adımları atalım. Bu ülkenin siyasetçileri, bu ülkenin insanlarını üçüncü Sınıf demokrasiye mahkum etmemelidir. Biz birinci sınıf demokrasiyi ülkemize getirmeliyiz. Bunun için çabalamalıyız. AB’ni fasıl açmasını beklemeyelim” şeklinde konuştu.
DEVLETİ YÖNETMEK ASLINDA KOLAY
Devletin bürokrasiye müdahalesinin zararları ile ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, “Ekonomide istikrar yok, demokraside yok, normal yaşantımızda, yönetimde istikrar yok. Kararlılık nerede? Hem siyaset hem bürokratik yaşamda en çok duyduğum söz istikrardır. Diğer ülkelerle kendimizi kıyaslıyoruz. Devleti yönetmek aslında çok kolaydır. En kolay şeydir. Buna itiraz etmişlerdi. Hayır efendim, devlet yönetmek kolay. Çünkü devletin her kesimi yasalarla, kurallarla belirlenmiştir. Sorunun kaynaklandığı nokta şu: Siyaset kurumu yasa ve kurallara aykırı talimat verirse sorun çıkıyor. İhaleyi ona değil buna ver… O zaman liyakat sorunu ortaya çıkıyor. Belçika’da uzun süre hükümet kurulmadı. Ne basın ne vatandaş ‘eyvah hükümet kurulmadı’ demedi. Çünkü kurumlar işliyor. Biz de en ufak şeye siyaset müdahale ettiği için sorunlar çıkıyor. Kötü yönetiliyoruz” dedi.
SORUN YÖNETİMSEL
Merkez Bankası ve Ekonomik Sosyal Konsey üzerinden konuyu örneklendiren Kılıçdaroğlu, “Örneğin Merkez Bankası’nın yasası var. Merkez Bankası fiyat istikrarını belirleyen kurumdur. 2021’de bir kararname çıktı. Cumhurbaşkanlığı Fiyat İstikrarı Komitesi kuruldu. Merkez Bankası’nda değil Merkez Bankası dışında. Bu ne anlama geliyor? Parlemento’nun MB’ye verdiği yetkinin Cumhurbaşkanlığı tarafından elinden alınmasıdır. Devletin istikrarı böyle olur mu olmaz? İki tarafta kendisini sorumlu görecek. Bu durumda fiyat istikrarı nasıl sağlanacak? Temelde yönetimsel sorunumuz var. Ekonomik Sosyal Konsey kuruldu ve referandum ile anayasal kurum haline geldi. Kuruluş amacı ekonomik ve sosyal yaşamda sorun çıkarsa işin aktörleri olan iş insanları ile siyaset kurumunun bir araya gelmesini sağlamak ve sorun büyümeden politikalar oluşturulmaktı. Yasaya göre 3 ayda bir toplanacaktı ve başkanlığını başbakan yapacaktı. Bu kalktı. En son 5 Şubat 2019’da toplandı” açıklamasında bulundu.
SİYASETİN KİRLİLİKTEN ARINMASI GEREKİYOR
Demokrasinin ve şeffaflığın devlet yönetiminde önemli olduğunu ve bunların uygulanmaması durumunda sorunların ortaya çıkacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Sorunları uzun uzun anlatmanın mantığı yok. Biz siyasetçiyiz ancak iş insanları olarak siz aynı zamanda elinizi taşın altına koymuş kişilersiniz. 4 temel vizyonumuz var. Birincisi, bir ülkede demokratik standartlar yüksek değilse asla ve asla sağlıklı büyüyemezsiniz. Demokratik standartların yüksekliği demek herkesin can ve mal güvenliğinin sağlanmış olması demektir. Yargı bağımsızlığını sağlamak zorundayız. Yargıç atamaları yapılıyor mesela. Parlamentodan da atama yapılıyor. Bizim partiden mi değil mi diye bakılıyor. Halbuki parlamentoya gelmeden öz geçmişine bakmak lazım. Yazdığı makale var mı, yabancı dili var mı diye bakılması lazım. Parlamentoda böyle bir seçim yapılması lazım… Buna liyakat denir ve devlet liyakat ile yönetilir. Siyasetin kirlilikten arınması gerekiyor. Siyaset üzülerek söylerim ki kirlilikten arınmış değil. Bir kişi siyasete girip zenginleşiyorsa kirlilik var demektir. 27 yıl bürokratlık yaptım. Siyasete girip de zengin olmak mümkün değildir. İkincisi bütçe konusu… Bütçe yasaları görüşülüyor. Hedefimiz bütçe plan komisyonu dışında bir kesin hesap komisyonu oluşturmak. Bunun başına muhalefetten birisini konulacak ve paranın denetimi birlikte yapılacak. Söylemle her şey çözülmüyor. Sizin desteğinize ihtiyaç var. Ödediğimiz vergiler nereye harcanıyor sorusu sorulamıyor. İktidarın muhalefete kesin hesap komisyonunda hesap vermesi lazım. Büyük yatırımlar var. Yollar, köprüler yapılıyor ancak kim, nereye, ne yatırım yapılmış bilinmiyor. Bu doğru değil, demokratik değil. Demokrasi bir kurallar bütünüdür ve politikacılar olarak bütünlüğü sağlamak zorundayız. Vizyonumuz demokrasiyi geliştirmektir. Demokrasi yoksa ekonomik kalkınma da olmaz. Huzur olmaz. Yatırım olmaz. Yargı bağımsızlığı olmaz. Üretmek lazım. Her şeyi ithalat eder haldeyiz. Konya’dan küçük Hollanda bizim 10 katımız tarım ürünü ihraç ediyor. Biz hangi gerekçe ile yapamıyoruz? Devlet Planlama Teşkilatı neden kapatıldı? Bir ülkenin ekonomisi sağlıklı planlanmazsa kaynakları nasıl yöneteceğiz? Bu düzenin değişmesi lazım... Hakça bir düzen gelmesi lazım. Kaynakların en verimli şekilde kullanılması lazım. Yoksa ülke kalkınmaz” ifadelerini kullandı.
TEKNOLOJİ LİSELERİNİ İNŞA EDECEĞİZ
İktidar olmaları durumunda sanayiciler ile el ele vererek ara eleman açığını kapayacaklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Sanayicilerle nerede konuşursam ara eleman sorunu yaşıyorlar. Onun için de düşüncemiz var. OSB’lerde teknoloji liseleri kuracağız. Teknoloji Liseleri, OSB’ler ve MEB birlikte yürütecek. Müfredatı birlikte belirleyecek ve öğrenci 3. Sınıftan itibaren staja başlayacak. SGK primini devlet ödeyecek ve gencimizin işi hazır olacak. Üniversiteye gitmek istiyorsa izdüşümü üniversiteye artı puanla gidecek. Üreteceğiz de ne üreteceğiz?” dedi.
ÜNİVERSİTELERİN ÖNEMİ
Katma değeri yüksek ürünlerin yaratılması ve pazarlanması için üniversitelerin önemini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Eğer 21. yüzyılda katma değeri yüksek ürün üretemezsek dünyada söz sahibi olamayız. Bunun da yolu üniversitelerden geçiyor. Bilgi üretirsek katma değer üretebiliriz. Üniversiteler bilgi ürettikçe araştırma geliştirme çalışmaları artacaktır. Parti olarak Hindistan’a ekip gönderdik. İktidar göndermedi. Yazılım sektöründe neden Hindistan bu kadar ileride? Okul öncesi eğitimde oyun içinde çocuklara matematik öğretiyorlar ve çocuk müthiş bir mukayese eğitimi alıyor. Üniversitelilerimiz yurt dışlına kaçıyor. Kendi kapasitelerine uygun alan yok, demokrasi yok. Bunun değişmesi lazım. Bu politikanın sanayicilerle birlikte üretilmesi lazım… Üretemezsek sadece pazar oluruz Cep telefonunda olduğu gibi. Türkiye’nin bunun için çip üretmesi lazım. Zorlu Grubu çip üretmek için 1 milyar dolar ihtiyaç olduğunu söyledim. Bende başbakan olsaydım bu parayı verirdim dedim. Eğer siz makine halısı yapan makine üretmek istiyorsanız çip üretmek zorundasınız. Bu yapılmıyor ve bu yapılmak zorunda. Üniversiteler çok önemli. Rektörleri ben tayin edeceğim. Olmaz. Bilgiyi ve üniversiteyi mahvedersiniz. Üniversiteler sıcak siyasetin konusu olmaz. Üniversitelerde her türlü düşünce konuşulmalıdır. En aykırı düşüncelere söz vermelisiniz. En aykırı düşünceler bile bizi geliştirir” ifadelerini kullandı.
GÜÇLÜ BİR SOSYAL DEVLET VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Kılıçdaroğlu ayrıca sosyal devlete ve hayatın her alanında sürdürülebilirliğe dikkat çekerek “Üçüncü bir vizyona ihtiyacınız var. Güçlü bir sosyal devlet. Güçlü bir sosyal devlet olmazsa barışı sağlayamazsınız. Hiç kimsenin aç ve açıkta kalmadığı bir ülke kurmak zorundasınız. Güçlü sosyal devlet kendi iç barışını sağlayan, geleceğini daha sağlıklı bir yapı ile yükselebilir. Güçlü devlet sosyal devletin bütün kurallarını yerine getiren devlettir. Sosyal devlet toplumda zayıf olan kesimlere destek veren devlettir. Aile destekleri sigortasını getireceğiz. Bu sigorta ile kimse aç açıkta kalmayacak. Gelişmiş tüm ülkelerde uygulanıyor bu. 4. vizyonumuz sürdürülebilirlik. Elin oğlu yol yaparken bile sandığı koyuyor vatandaşın önüne. Yol yapalım mı yapmayalım. Demokraside sürdürülebilirlik önemli. Devlet kurumu liyakatlı kadrolardan oluşmazsa demokrasi ilerlemez. Devlet bakidir ve kadroları vardır. Devleti yöneten parti 5 yıl boyunca ülkeyi yönetir. O kadar… Siz devlette liyakatı yok edersiniz devlet bu hale gelir. Yangın çıkmış, talimat bekliyorlar yangını söndürelim diye. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı ile yangını söndürdük diyorlar. Böyle bir şey olabilir mi?” diye konuştu.
İLK 6 AYDA ÜLKEYE RAHAT BİR NEFES ALDIRMAK MÜMKÜN
İç ve dış siyasette kabuk değişimi yapacaklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, Yabancı sermaye gelecek güven içinde yatırım yapacak. Bizim iş insanlarımızı yurtdışına yatırım yapıyorlar çünkü önlerini göremiyorlar. Belirsizlik üzerine devlet yönetilmez. Devlet planlama ile yönetilir. Siyasi partiler devleti yönetmek için iktidar olurlar. Liyakatlı kadro devleti adaletle yönetir ve yanlış bir karar aldığında devleti yönetenleri uyarır. AB bizi üye yapar yada yapmaz. Biz kendi iç dinamiklerimizle çok hızla büyüyor ve kişi başına düşen milli gelirde onların üzerine çıkarız. Ortadoğu’da en büyük katkıyı verebiliriz. Ortadoğu’da Barış ve İşbirliği Teşkilatı kuracağız ve Ortadoğu’da yatırımı bizim iş insanlarımız götürecek. Kesinlikle Suriyeli kardeşlerimizin tüm ihtiyaçlarını karşılayarak ülkelerine göndereceğiz. Dış politikanın 180 derece değişmesi lazım. Mısır’la niye kavga ettiniz diye ısrarla söyledim. Ağızlarına geleni söylediler. Şimdi düzeltmeye çalışıyorlar arayı. Suriye’nin içişlerine müdahale ettiler. Suriye bu hale geldi. AB değerler üzerinden siyaset yapıyor. Onlar da en ufak yolsuzluk durumunda siyaset dışı kalınırken biz de konum yükselir. Babamızın, dedelerimizin değerleri üzerinden bir siyaset yapmalıyız. Gençler geleceğini yurt dışında arıyor. Özgürlük kavramı aynı zamanda huzur içinde çalışmanın güvencesi oluyor ve o güvenceyi vermemiz lazım. Bunun için yeni kurum ve kurallara ihtiyacımız var, yeni kadrolara ihtiyacımız var. Bunları sağlayabilir miyiz, evet sağlayabiliriz. 5 yıl içinde çok farklı bir ülkeyi inşa etmek mümkün. İlk 6 ayda rahat bir nefes aldırmak mümkün. Gelecek güvencesi, düşünceyi ifade özgürlüğü vereceğiz Bize oy verin diyorum ve eleştirme hakkınız kendinizde görün. Eleştirecek vatandaş ve hatalarımızı oradan göreceğiz. Medya özgürlüğü burada çok önemli bir yer taşıyor. Herkesin ağzına bant çekerseniz o zaman farklı bir ülke tablosu ortaya çıkar. CHP ile ilgili olarak ‘hep eleştirir’ denirdi. Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti biziz. Türkiye’de kimin/kimlerin hangi sosyal kimlikleri, hangi sorunu varsa çözüm ürettik. Dört aşamaları vizyon birbirini tamamlayan halkalardır. Bunun tamamlayan halka ise Güçlü bir Türkiye’dir. Bunu yapabiliriz. Karşılıklı güveni sağlamak zorundayız. Her şeyi hayata geçirmek mümkün ve hayata geçirdiğimiz her şeyin hesabını vermek mümkün. Ve Türkiye böylece hızla büyüyecektir” dedi.
SANAYİCİ EKONOMİNİN KAMU GÖREVLİSİDİR
Sanayicilerin önemine değinin Kılıçdaroğlu, “Bunun aktörleri ise sanayicilerdir. Sanayici ekonominin kamu görevlisidir. Sanayici kendisini aşmış kişidir. 5-10 lira kazanayım diye değil. Ne kadar ihracat yapacağım, ne kadar istihdam yürüteceğim diye düşünmelidir. Katma değeri yüksek ürünü o üretecektir. İzmir’de, İstanbul’da Silikon Vadisi oluşturmak çok önemli. Çok değerli hocalarımız var. Üniversitelerdeki baskı ortamı sebebiyle seslerini çıkaramıyorlar. Sanayicilerle yan yana geldiklerinde bütün düşüncelerini katabiliyorlar. Birikimiz var, bunun güzel bir yere kanalize edilmesi lazım” açıklamasında bulundu. (Egede Sonsöz)