Türkiye hızla 31 Mart yerel seçimlerine doğru yol alıyor...

Siyasi partiler adaylarını açıklıyor-tanıtıyor...

Adaylar meydana çıkıyor; konuşanlar, bağırıp-çağıranlar!

Pazar yerleri, kentlerin en kalabalık cadde ve sokakları adaylar ve çığırtkanları ile hareketlendi!

Bugüne dek görülmeyen, sesi duyulmayan sivil toplum kuruluşlarına ziyaretler bitmiyor; adayların biri giriyor, diğeri çıkıyor!

Her gördüğünün elini sıkanlar...

Döner bıçağını kapıp "ben yaptım oldu" der gibi döner kesmeye kalkıp poz verenler!

Çocukla çocuk, yaşlıyla yaşlı olup dertlenenler!

Her sorunu dinlediğinde, "sen onu artık yok bil, biz geldik mi her şey tamam" diyenler!

İnanın... Aklınızın ucuna ne geliyorsa yaşanıyor bu günlerde...

1 Nisan şakası gibi!

X

"Ne oluyor?" diye sormayın...

Bir şeyler çok yoğun bir biçimde olup, yaşanıyor...

Şaşkınlıkla izliyoruz!

X

Bir gün çıkıp, "Merkezi yönetimle el ele vermeyen bir yere hizmet gider mi, gitmez. İşte Hatay garip kaldı" derken...

Bir süre sonra, "CHP gibi 'bize oy vermezseniz hizmet alamazsınız' diyenlerden değiliz" diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her zamanki gibi şaşırtıyor ve terör ile DEM üzerinden muhalefeti suçlamayı yoğun biçimde sürdürüyor!

Siyasi ortağı da geri durur mu, ağır suçlamalarla yüklendikçe yükleniyor!

Ey CHP sen ne büyük işbirlikçisin! 70 yıldır iktidar olamadın ama bugün yaşanan terör ve ekonomik sorunlar başta olmak üzere her şeyin sorumlusu ve suçlususun!

Neredeyse 22 yıldır tek başına iktidar olan ve destekçileri her seçim öncesi olduğu gibi 31 Mart için de aynı söylemlerle yürüyor:

"Vatan, bayrak, din..."

Nasıl bir siyasettir?

X

Bu ülke büyük felaketler, yıkımlar yaşadı, yaşıyor!

11 ildeki büyük yıkımın enkazı tam olarak kaldırılmış değil...

Bölgede her anlamda bir toplumsal travma yaşanıyor ve insanlar genci, yaşlısı, çoluk-çocuk çıldırma noktasına gelmiş!

Başta barınma olmak üzere sorunlar yığını ortada duruyor!

Bir yılda ev verilecek denilen insanlara, sözün yüzde 10'u bile karşılanmış değil!

Yani 650 bin konut yapılacak, kura çekilen, anahtar teslim aşamasına gelinen 47 bin dolayında!

Şimdi diyorsunuz ki, "yıl sonunda 200 bin olacak"...

Bir yılda 47 bini zor bitiren bu rakamı nasıl bulacak?

Ama bir söz var:

"Yaparsak biz yaparız..."

Yersen!

X

Bakınız...

Yapılacak olan yerel seçimdir...

Bir aday, deprem bölgesini görmezden gelip, İstanbul için 650 bin konutu inşa edeceğinden söz ediyor! "Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır" diyebiliyor! Hem de 2019'da söz verip 2024'te hala teslim edemedikleri, ödemeleri başlangıcına göre 20 kat artmış TOKİ konutları gerçeği ortadayken bunu söylüyor!

Yetmiyor, insanlara "anahtarı alınca ödeyemezsen bana gel çözeriz" diyen genel müdürleri var!

Bir diğeri...

Ankara'da yoksullara et alsınlar diye kart dağıtan başkana, "O da bir şey mi biz but vereceğiz" diyor!

Hızını alamıyor, "yoksul emekliye her ay 5 bin lira" sözü veriyor!

Rakibini destekleyen vatandaşın elinden tutup, "sen gel bakayım şöyle" deyip, bir köşeye çekip konuşmak isteyeni de aynı!

Ev kadınlarına, üniversite öğrencilerine, çocuklara verilen sözler çıtayı giderek yükseltiyor!

İzlerken şaşkınlık daha bir büyüyor!

Nereye gidiyoruz?

X

Bir yere gittiğimiz yok!

Durduğumuz yerdeyiz de...

Siyasi etik, ilkeler...

Bilinçli politika...

Her şey yerlerde sürünüyor!

X

Yapılacak olan yerel seçim...

Ama kimse...

Kentlerin daha yaşanılır olmasından...

Çevre bilincinden...

Yaşanılır konutlar üretilmesinden, altyapı hizmetlerinden, sağlıklı su verebilme, imar planlaması gibi hizmetlerden...

Sokaklarında çocuklarının ürküsüz dolaşabildikleri ve oynayabildikleri yörelerden...

Çağdaş kentler oluşturabilmek için el ele özveriyle, kentliyle bütünleşerek çalışmaktan söz etmiyor!

Varsa yoksa yoksul halkın duygularını sömürecek, yoksulluklarını yüze vurur denli sosyal yardım çığlıkları atmak, "benden bir fazlası" diyerek göz boyamak!

Bu nasıl bir siyaset?

Sanki bir "yerel seçim rüşvet havuzu" oluşmuş da...

Ha babam dağıtıyorlar! 

Olmaz olsun!