Biliyorsunuz, dün ünlü besteci ve piyanist Timur Selçuk'u kaybettik.
Kötü haberi ülkeye ilk duyuranlardan biri Datça Belediyesi'ydi.
Belediyedeki basın sorumlusu Osman Akın sosyal medyada şöyle bir paylaşım yaptı.
"Büyük usta Timur Selçuk'u kaybettik. Bize armağan ettiği muhteşem eserler için minnetlerimizi sunuyor, anısı önünde saygıyla eğiliyoruz."
Sevgili Osman paylaşımında bir de Timur Selçuk ile Can Yücel'in birlikte olduğu eski bir fotoğrafı da kullandı.

İşte ne olduysa bundan sonra oldu.
Timur Selçuk'un vefat haberini Datça Belediyesi'nin bu paylaşımından öğrenen gazeteler, internet siteleri ve televizyonlar, araştırmadan, soruşturmadan ünlü müzisyenin Datça'da öldüğünü yazdı.
Bazıları da bunu doğrulatamadığı için "son yıllarını Datça'da geçiren Timur Selçuk" ifadesini kullandı.
Oysa ünlü sanatçı ne Datça'da vefat etmişti, ne de son yıllarını Datça'da geçirmişti.
Gazeteciliğin en temel kurallarını hiçe sayan sözde gazeteciler, tahmine dayalı bir yalan haber uydurma kolaylılığını tercih etmişlerdi.
Bugün ister yandaş, ister muhalif, ister alternatif medya olsun, bir çok gazete ve internet sitesinde Timur Selçuk ile Datça isimlerini yanyana göreceksiniz.
35 yıl ekmeğini sadece gazetecilikten kazanan emekli bir gazeteci olarak sabahtan beri düşünüyorum.
Gülsem mi, ağlasam mı?
Yoksa mesleğimin ruhuna el fatiha mı okusam.
Dua bilmediğim için gülmeyi tercih ettim.
Gazeteciler cemiyetinin yalan habere ödül verdiği bir ülkenin medyasında böyle uydurma haberlerden doğal ne olabilir ki!