En değerli şey hayattır insan için.
Bir kere verilir insana hayat.
Ve insan, hiçbir utanç ve teessüre yer bırakmayacak, sinsilik ve pislik dolu bir geçmişten yüzü kızarmayacak ve ölürken de olanca gücünü gerçek barış ve onur mücadelesine sarfettiğini söyleyebilecek şekilde yaşamak zorundadır.
Barışa ulaşmanın yolu, önündeki engeller kaldırılarak yeniden ve eksiksiz bir işlerliğe kavuşturularak, giderek genişleyen gerçek demokrasidir. Gerçek demokrasi ve barış yoluna ne kadar çabuk geçilebilirse iç ve dış tehlikelere açık bir süreçten o kadar çabuk çıkılabilecek. Düşünce, inanç ve toplumsal değer ayrılıklarına karşın, barış içinde yaşanabilecek demokratik bir sürece ulaşabilecektir.
Bu süreçte de aydınlara büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Çünkü; bizi biz yapan, bizi aydın yapan halkımıza karşı borçluyuz. Bu ödenmez bir borç olduğu için ödeyemeyiz ancak; ödemeye çalışabiliriz. Bu borcu ödemeye çalışırken de; ‘İşte/ Yazıyorum/ Bir kez daha/ Aydınlık bir günün ortasında/ Öylesine güzel/ Öylesine büyük/ Öylesine gökyüzü/
‘EŞİTLİK VE ÖZGÜRLÜK’
21.yy’a girerken gün, Türkiye’yi ortaçağ karanlıklarına sürüklemek isteyenlere karşı birleşme, eşitliği ve özgürlüğü sürdürme günüdür. Gün, Kemalizm de denilen Atatürk ilkelerini ve devrimlerini, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni koruma günüdür. Kuvvacı anlayış ve mücadele doğrultusunda tanığı olduğumuz bir dönemin sanığı olmamamız gerekiyor. Bu mücadele yolunda, üç beş yobaza, üç beş kopuğa karşı milyonlarca solmayacak yüreğin, milyonlarca solmayacak gülü vardır bu canım Türkiye topraklarında yaşayanların.
Her dağ kendi destanını saklar koynunda, her orman kendi uğultusunu. Bizim dağlarımızda Mustafa Kemal’in destanı, ormanlarımızda Kuvvacı’ların uğultusu vardır. Bu destan nedeniyle tarihe, ulusumuza, ülkemize, kuvvacılarımıza, Mustafa Kemal’imize vebalimiz vardır.
Ve gökyüzü şahittir ki, bu destan yüreğimizden ve kanımızdan kopup gelen haykırış olacaktır. Ey sen ki türküleri en güzel/ Şiirler ne söyler dağlar varken/ Kentler ne söyler dağlar varken/ Ve ovalar ırmaklar ve benim can Türkiye’m.
Gel yurdumun güzel insanı görün artık. Özgürlüğün, barışın, aydınlığın kapısında dal gibi. Bak,işte güneş Türkiye’nin üstünde doğdu doğacak. Bulutlar ne kadar gizlerse gizlesin onu,’O’ doğacak.
Ve insana bir kere verilen hayat işte o zaman daha güzel olacak.