Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor








Cumhuriyet’in çınarları baloda buluştu
Cumhuriyet’in çınarları baloda buluştu
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen öldü
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen öldü
Her pedal bir fidan
Her pedal bir fidan
Fedon ; ‘’Yazı ben başlatır ben bitiririm’’
Fedon ; ‘’Yazı ben başlatır ben bitiririm’’
Metin Arolat, sahnede hayatını kaybetti!
Metin Arolat, sahnede hayatını kaybetti!

Ömer Önal

Siyasi Yaşamım
22 Mart 2020 Pazar

Yıl 1960, henüz sekiz yaşımdayım, annem bir gün evde otururken “Eyvah! İhtilal oldu.” dedi. Ben anneme bakarak, “Ne ihtilali?” dedim. Annem askerlerin zorla hükümeti devirdiğini anlatmaya çalıştı, zannettim ki ülke yıkıldı. Çocuktum, daha hiçbir şey bilmiyordum. Jandarma karakolu evimizin karşısındaydı, askeri araçlar jandarma karakolunun önünde sıralanmışlar, içinden askerler iniyorlardı. Başlarında rütbeli subaylar, askerlere emir veriyorlardı. Ben evimizin taraçasından (açık balkon) onları izliyordum. Evimizde radyo yoktu. Karşı komşumuz Kunduracı Ahmet Özcan’ın evinde radyo vardı ve yüksek sesle askeri marşlar çalınıyor, sokağa çıkma yasağı açıklanıyordu. Ben annemin yanında saklanıyor ve başımıza ne gelecek diye bekliyordum.

 

Ertesi gün dayımlar geldiler evimize, Adnan Menderes’ten bahsediyorlardı. “Adama yazık oldu.” gibi sözler söylüyorlardı. Annem sadece dinliyordu kardeşlerini. Arada bir bana doğru da bakıyordu. Meğer Adnan Menderes ülkemizin başbakanı olduğundan ve devleti güzel yönetemediğinden, ordu onu Yassıada’ya göndermişti.

 

Dayılarım sonraki gecelerde radyodan Yassıada mahkemelerini dinlediklerini hatırlıyorum.

 

Birkaç hafta sonra sokağa çıkmıştım. Eski Elektrik Santrali önünde mahalle komşularımız toplanmışlar, sohbet ediyorlardı, ben de onların aralarına katıldım, Rahmetli Kunduracı Ahmet Özcan’ın ortanca oğlu Yavuz, küçük oğlu Yılmaz, Rahmetli Rahmi Güner’in oğlu Gürcan, ben de aralarında onları dinliyordum. Yavuz ile kardeşi, İsmet İnönü’yü methediyordu; Gürcan Güner ise Adnan Menderes’i savunuyordu. Ben sadece dinliyordum. Bir ara Yılmaz yanında gazeteden kesilmiş Adnan Menderes’in fotoğrafını çıkardı ve fotoğrafı yırtmaya başladı. Gürcan, birden “Neden yırtıyorsun başbakanımızın resmini?” diyerek Yılmazın üzerine saldırdı ve boğazına sıktı. Ağabeyi Yavuz da kardeşini kurtarmak için Gürcan’ın ellerinden tutarak ayırmaya çalıştı. 15 metre ilerideki karakoldan jandarmalar yanımıza geldi. Dördümüzü de önlerine katarak karakola götürdüler. Karakol komutanı bizi kendi odasına alarak bizi tek sıra dizdi ve bizlere biraz nasihat çekti.

 

Karakol komutanın odası yol üzeride olduğunda ben annemin sesini duyuyordum; ama cevap veremiyordum. Komşu çocuklardan birisi, “Ömer kavga etti, karakola aldılar.” demiş ve annem tabi haliyle ne yaptığımı merak edip karakolun kapısına kadar gelmişti. Karakol komutanı bizlere,  “Herkes birbirine sarılsın bakalım!” diyerek bizi barıştırıyordu. “Şimdi, hep beraber birlikte ben ne söylersem siz de aynısını söyleyeceksiniz.” dedi. Karakol Komutanı, “Yaşasın Türk ordusu!”, biz dördümüz birden  “Yaşasın Türk ordusu!” Komutan, “Yaşasın Atatürk!” biz, “Yaşasın Atatürk!” Komutan, “Yaşasın İsmet İnönü!” biz, “Yaşasın İsmet İnönü!”  Komutan, “Yaşasın Cemal Gürsel!” biz, “Yaşasın Cemal Gürsel!” Son olarak da “Hadi bakalım şimdi bir kez daha sarılın!” biz tekrar sarıldık.

Komutan masasının üzerinde olan karamela şekerlerinden bize birer tane ikram etti. Benim ağzımda sakız olduğundan karamela şekeriyle karışınca ben karamela şekeri ve sakızı çiğniyor gibiydim ama bir türlü yutamıyordum. Karakol komutanı, “Sen neden yutmuyorsun şekerini?” deyince, korkudan şekerli sakızı birden yuttum ve az kalsın boğulacaktım. Karakol komutanı, “Hadi bakalım evlerinize.” diyerek başımızı okşadı ve bizi gönderdi. Biz dört arkadaş birlikte karakolun kapısından dışarıya çıktık.

 

 Baktım annem beni kapının önünde bekliyordu. “Neler yaptın bakayım, bu yaşta seni karakollardan mı alacağım!” diye söylene söylene eve götürdü ve içeri girer girmez ayaklarındaki takunyayı çıkarıp topuk tarafıyla popoma iki tane vurdu. O acıyla “Anne, çeşmeden su içmek istiyorum.” Dedim ve eğildim cümle kapımızın dibindeki çeşmeye ağzımı dayadım, akan sudan kana kana içtim. Ardından boğazımın kuruluğu ve ağrısı geçti. Yaşadığım olayı anneme tek tek anlattım.

Bir ay boyunca, karakolun önünden geçerken, tekrar jandarmalar çağırmasın diye, başımı ters yöne çevirirdim.

 

 

 

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
YAZARLAR
Atilla Köprülüoğlu
Atilla Köprülüoğlu
"ÇEK LOKOMOTİFİ" ZATOPEK
Levent Donduran
Levent Donduran
İhtiyar gözyaşları…
Sedat Kaya
Sedat Kaya
ŞÜKRAN DANSI
Nüvit Tokdemir
Nüvit Tokdemir
Benim kitap fuarlarım...
Esat Erçetingöz
Esat Erçetingöz
Alaçatı’da “Windfest 2024” rüzgarı esti
Okan Yüksel
Okan Yüksel
GÖZTEPE'NİN "KOCA KAPTANI" GÜRSEL AKSEL
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri