"Üniversite üçüncü sınıf öğrencisiyim, Türkan Saylan gelmiş, lepra hastalığını anlatacakmış, hepimiz büyük salonda toplanıyoruz. Kürsüde, kısa kızıl saçlı, kırmızı üzerinde siyah puantiye olan kumaş döpiyes giymiş, kırmızı rujlu çok güzel bir kadın duruyor. Çilli yüzü insana baktıkça huzur veriyor, tane tane, sakin sakin bu hastalığı anlatıyor, hepimiz hayran hayran dinliyoruz. Konuşmanın sonunda kürsüye yakın oturan iki genç adamı tanıştırıyor, iyileşmiş lepra hastaları olarak. Onlara o kadar candan davranıyor ki bir anda lepra korkumuz yok oluyor. Biri bağlama çalıyor diğeri türkü okuyor, bizler de yaşamımızda ilk defa lepralı hasta görüyoruz. Eminim ki hepimizde iz bırakıyor.
(...)
İki yıl kadar sonra Türkan Saylan’ın Anadolu yazmalarından yapılmış perdeli, kilimli, maden işçisi heykelli odasındayım, karşılıklı konuşuyoruz. Çok ama çok etkileniyorum. Nelerden mi? Hemşiresi, hizmetlisi, meslektaşı, hastası ile iletişiminden, gözlerimin içine bakarak beni dinlemesinden, hayallerimizin benzer olmasından…"
****
Prof.Dr.Ayşe Yüksel, BirGün'deki yazısında böyle anlatıyor omuz omuza çalıştığı 30 yıllık yol arkadaşı Türkan Hoca'yı...
****
Türkan Saylan...
Türkan Hoca...
O, bir Cumhuriyet değeridir.
O: cesarettir, bir yürek işçisidir.
O, aydınlanmanın derin cehaletle yılmaz savaşçısıdır.
O, tutkunu olduğu Cumhuriyet'in değerleriyle binlerce Atatürkçü "Kardelen" yetiştirendir.
O, aydınlık bir Türkiye için 74 yıllık ömrünü bilime ve eğitime adayan, çağdaş Türk kadınıdır.
O, yaşam mücadelesi hepimize örnek anıt bir isimdir.
'Her şeyi devletten beklememek gerek' diyerek eğitimde eşitliği sağlamayı kendisine görev edinendir Türkan Hoca.
1976'da Cüzzamla Savaş Derneği'ni (CSD) 1980 yılında İstanbul Üniversitesi Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi'ni kurandır Türkan Hoca.
Merkez, 1981'de İstanbul Lepra Hastanesi adıyla açıldı.
Saylan, Sağlık Bakanlığı ve Tıp Fakültesi'nden hemşire, hekim ve personel sağlamaya çalıştı. Lepra(Cüzzam) hastalarının binlerce çocuğunun okutulması için çabaladı. Hemşire, doktor, mühendis olmalarını destekledi,
Türkan Hoca'nın tükenmez çabalarıyla Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Türkiye'yi "lepranın çok azaldığı" ülkelerden ilân etti.
1986'da Hindistan'da Uluslararası Gandhi Ödülü'ne lâyık görülendir de Türkan Hoca.
****
'Bu ülkede üniversite bitirip meslek sahibi olan her kadının Cumhuriyet'e borcu var' derdi hep Türkan Hoca.
Ya bu sözleri nasıl unutulur ki;
"Ben sadece yüreği insan sevgisiyle dolu bir hekimim
Ülkemi,insan haklarına ve hukuka saygılı,
demokrasiye inanan hükümetlerin idâre etmesini isteyen bir vatanseverim
Hayatım boyunca tek isteğim,iyi ve dürüst bir insan olmaktı
İyi ve dürüst insanlarla yaşamaktı"
****
Maalesef yaşamının son döneminde Fetö iftiraları kumpaslarla da mücadele etti hasta hasta Türkan Hoca.
Evi basıldı
13 Nisan 2009 tarihinde.
Arnavutköy’deki evinin kapısını polis ekipleri çaldı.
O günlerden bir anekdot...
Türkan Hoca avukatı gelene kadar görevli bir polisle sohbet eder.
Vanlı olduğunu söyleyen polise ilk cüzam çalışmalarını Van’da kendisinin başlattığını ve yaptıklarını anlatınca polis şaşırmış, ''o zaman siz cennetliksiniz” demişti. Türkan Hoca polisin bakışlarında şaşkınlığı, kendisini tanımadığını okumuştu. Onu tanısalar böyle olmayabilirdi, hep bilmemekten işte, onun yaptıklarını bilenler daha çok olsaydı belki de bunlar hiç yaşanmayacaktı…
(Özlem Özdemir-Türkan)
****
"Ölüler hatırlandıkça yaşarlar,” yazdıydı Türkan Saylan
“Tek ve Tek Başına” adlı kitapta...
Onun ışığı hiç sönmeyecek!
Minnet ve saygıyla.
MADEM Kİ BU ÇOCUKLAR TÜRKAN MADEM Kİ BU ÇOCUKLAR SAYLAN...
Doğu’da bir köy gördüm
dağların arasında,
öyle mahzun, çaresiz,
kalakalmış.
Çıplak kavakları bile
hüzünlü kalemler gibi
kara saplanmış.
Köyün ortasında bir okul
Ve tezek sobasıyla ısınmaya çalışan çocuklar.
Bir bıcırık kız,
Yanında bir karamuk oğlan.
Buz gibi elleri
ama gözleri ahu,
gözleri ceylan.
Adın ne dedim kıza
Dedi: Benim adım Türkan.
Oğlan ekledi: Benimki de Saylan.
Dedim;
Dayan yüreğim dayan.
Madem ki bu çocuklar Türkan
Madem ki bu çocuklar Saylan
Gelecek onlarındır,
Gerisi yalan.
Değişir bu düzen
Döner bu devran…
(Zülfü Livaneli)
TÜRKAN
SAYLAN GİBİ
Her kim varsa kendini toplumuna adayan,
Her kim varsa bilimi yaşayıp yaşatan,
Her kim varsa kimsesizlerin elinden tutan,
Her kim varsa, ilim irfan sahibi adam gibi adam,
Her kim varsa özgür düşünceye kol kanat geren,
Her kim varsa,
Türkan gibi
Saylan gibi,
Selam olsun.
(Erol Arat)