Bana çiçek gönderme, bir kuş ağacı gönder.
Alnıma dokunanlar iyileşmiş desinler..."
(Ülkü Tamer)
Önce Antepliydi!
"Gaziantep benim için sadece doğup büyüdüğüm bir kent değil. Beni oluşturan en önemli ögelerden biri. Annem, babam, ninem gibi. Ben yine onların çocukları olsaydım, ama bir başka yerde doğup büyüseydim, içimdeki birtakım zenginlikler olmayacaktı sanki. Antep’e ne zaman gitsem, o zenginlikleri yeniden yaşıyorum. Belki yok olup gitti çoğu. Ama içimde bir yerlere o zenginlikleri define gibi gömmüşüm. Onları yeniden çıkarıp keşfetme olanağını sağlıyor Antep yolculukları. Jorge Amado’nun sık sık tekrarladığım bir sözü var: ‘İnsanın anayurdu çocukluğudur.’ Bugün ben de anayurdumdayım.” Antep üzerine yazdığı öykülerine neden "Alleben Öyküleri" adını verdiğini de bir soru üzerine şöyle açıklar:
“Alleben Gaziantep’i boydan boya geçen bir derenin adı.
Benim için Antep’in simgesi.
Antep öyküleri yerine 'Alleben Öyküleri' demeyi uygun buldum.”
****
İkinci Yeni şiir akımının temsilcilerindendir Ülkü Tamer.
"Şiir gecenin kardeşidir,
gündüzün annesi.
Yürekteki büyükbabadır şiir.
Şiir örümceğin sesidir,
duvarın şarkısı.
Duvarcının türküsüdür şiir.
Şiir üzümün güneşidir,
elmanın kurdu.
Böğürtlenlerin tozudur şiir..."
Şiir'in ne olduğunu, şiir'i şiirle açıklayan, dizelere döken şairdir
Ülkü Tamer...
Şiir ve öykü yazarlığı kadar sinemaya, tiyatroya da tutkundur.
Büyük emek vermiştir sinemaya;
"Sinema bir görselliktir.
Bende sinema çok etkilidir. Şiir yazarken bazı şeyleri neredeyse sinema gibi izlerim. Şiirle sinema bende atbaşı gelir. Hayatıma şiirden önce giren sinema oldu."
Aynı zamanda gazeteciydi. Çevirmendi. Yetmişten fazla kitap çevirmiştir, şiir antolojileri hazırlamıştır.
****
O,
"İçime çektiğim hava değil, gökyüzüdür." der...
O,
"Bana çiçek gönderme
Bir kuş ağacı gönder???????
Alnıma dokunanlar
İyileşmiş desinler" yazmıştır...
O,
"Geceleyin karanlıkta
Suya attım ben sesimi
Türkü oldu birdenbire
Denizinden geçen gemi" yle geceye söz verir...
O,
"Kırağı" da yüreklerimize dokunur umutla;
"...Bir kırağı seçtim kendime
Güneş dağına tuttum ısınsın diye
Cebime koydum keyifle
Çıkardım, hava aldırdım..."
****
Hepimizin Zülfü Livaneli’nin sesinden dinleyip ezbere bildiğimiz “Güneş Topla Benim İçin” şarkısının hikayesini de şöyle paylaşır:
"Karacaoğlan’ın 'çiçek topla', Yunus Emre’nin de 'selam olsun' dizelerinden yola çıkarak 'Güneş Topla Benim İçinle Selam Olsun'u yazdım. İkisinin de ne Karacaoğlan’ın ne Yunus’un yazdıklarıyla ilgisi vardı. Olsun. Kitabımda bunları yayımlarken, birini Karacaoğlan’a, birini Yunus’a adadım. Boynumun borcu. Güneş Topla Benim İçin ilgiyle karşılandı. Theodorakis’in de katıldığı bir toplantıda şunları söyleyecekti Zülfü: 'Herkes terziye bir insan götürür, Bu insana bir elbise dik. der. Biz Ülkü’ye bir elbise götürdük, Bu elbiseye bir insan uydur,’ dedik. Elbiseye insan uydurmak çileli işmiş gerçi, ama çile de keyfe dönüşebiliyormuş. Yeter ki elbise güzel olsun."
****
Sürekli şiiri yaşayan, ürettikleriyle coğrafyasının zenginliğini yaşatan, "kendini asla tekrarlamayan" Ülkü Tamer, 3 yıl önce aramızdan ayrıldı.
Onu şiir atlasına bıraktığı birbirinden yürek nakışlı şiirleriyle anıyoruz.
Saygıyla...
Özlemle...