Türkiye
Ayağa kalk!..
Akrep yelkovanı ittikçe
Direnen bir yanımız
Hep kalacak (Ahmet Erhan)
"Şiir hayatın neresinde?" diye sormuştur
Ataol Behramoğlu Usta,
sonra da yanıtını vermiştir:
"Şiir, kavramları imgeye dönüştüren, var oluşun
en yüksek ve en derin dile gelme biçimidir.
Şiirsiz bir yaşam kendini dile getirememiş,
bu anlamda da yaşanmamış
tam anlamıyla gerçekleşmemiş bir süreçler toplamıdır.
Kendimizi dile getirebildiğimiz ölçüde varsak,
dilin en çok yoğunlaştığı
şiirsel anlam, var oluşumuzun da odağında,
kaynağında demektir!"
Şiir dilin, dil de hayatın odağındadır!..
Şairin silahı şiirdir, şiiri de silahtır!..
İşte 8 yıl önce -tam da bugün-
ayrılık defteri elimize verilen
Ahmet Erhan,
Behramoğlu’nun sorusuna yanıt veren
şairlerdendir güzelim şiirleri ile...
Barışsever, insancıl, devrimci mücadelecidir o!
Ne de olsa ‘’Alacakaranlık Kuşağı'’nın 78'li ozanlarındandır!
Kuşağı ile özdeşleşen şiir duyarlılığını
-ömrünce- sürdürendir.
Dizeleri ile şöyle tanımlar kendini;
"Adı Ahmet Erhan konulan bir yaşam karikatürü,
Ey yolcu, geçerken bir taş at da öyle yürü,
Çünkü yüreğinin yeri sürekli değişiyor…"
***
Fatih Terim’in,
Adana Demirspor yıllarından
takım arkadaşıdır da!
Adıyamansporlu sağbek kaval kemiğini kırdığında,
‘Anne ben geldim, ağdaki balık
bardaktaki su kadar umarsızım
dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın..."ı
yazmıştır…
Futbolu da "şiir gibi
"Solaçık Şair"in o gün de futbol yaşamı
sonlanmıştı!..
Türkçe öğretmenliği yapmıştır.
Ankara'da ve İstanbul'da yaşamış, bu kentleri çok sevmiştir.
Madımak kurbanı "Cerrah Ozan" Behçet Aysan ve
Haydar Ergülen ile şiirlerini okumuşlardır birbirine.
Öğrencilerinin "En Güzel Yüzlü Öğretmeni” olmuştur.
Ahmet Erhan'ın Türk şiirinin unutulmayacak şiirlerinden
"Bugün de Ölmedim Anne"si,
Ahmet Kaya bestesinde hayat bulmuştur;
"Yüreğimi bir kalkan bilip sokaklara çıktım
Kahvelerde oturdum çocuklarla konuştum
Sıkıldım, dertlendim, sevgilimle buluştum
Bugün de ölmedim anne
Kapalıydı kapılar, perdeler örtük
Silah sesleri uzakta boğuk boğuk
Bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük
Bugün de ölmedim anne
Üstüme bir silah doğruldu sandım
Rüzgar, beline dolandığında bir dalın
Korktum, güldüm, kendime kızdım
Bugün de ölmedim anne
Bana böylesi garip duygular
Bilmem niye gelir, nereye gider?
Döndüm işte; acı, yüreğimden beynime sızar
Bugün de ölmedim anne."
***
Yazmıştır;
"Ankara-İstanbul Kara
Treni"nde;
"Asıl önemlisi, gelecek güzel günler derken, şu anda içinde bulunduğumuz günleri yitiriyoruz gibi geliyor bana."
Sormuştur;
"Beynime bir sarkaç gibi vuruyor sorular,
Neresinde yanıldık biz bu yaşamın?"
Demiştir;
"Sararmış bir devrimci fotoğrafıdır hayatım."
Hep istemiştir;
"Keşke kaçsam, keşke kaçabilsem şu dünyadan.”
"Yaşamın Ufuk Çizgisinde" dillendirmiştir;
“Her şeyi anlatmak gelir içimden
Ve sonra çekip gitmek.”
***
Ahmet Erhan, amansız hastalığa uzun süre kafa tuttu.
Hastane günlerinde çok sevdiği Behçet Aysan’ın
dizeleri;
"Çünkü beyaz bir gemidir ölüm
Siyah denizlerin hep çağırdığı.."yı mırıldandığını
dostları aktarır.
Güneşe giden yolda ölenler arasına -ismini- yazdırdı.
Ahmet Erhan’ı
Kübalı ozan Jose Marti’ni dizeleri ile
-sevgi ve özlemle- analım:
"Şiirim kardeştir cesarete,
Yalın içten ve özlüdür,
O, kendisinden kılıç yapılan,
Çelikle aynı örste dövülmüştür..."
Anısına, şiir atlasına bıraktığı izlere saygıyla...
#AhmetErhan
#4Ağustos2013