Önümüz, arkamız, sağımız, solumuz şiddet...
Mersin ve İstanbul’daki terör saldırılarında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, Pençe-Kilit ve Pençe-Kılıç Operasyonlarında hayatını kaybeden gencecik şehitlerimize üzülürken, Konya ve Mamak’ta ki barınaklarda ortaya çıkan görüntüler ve İzmir’de bir derbi maçında yaşananlar ve bu yaşananların müsebbibinin bir Ambulans şoförü olması, yine İzmir’de ve Tokat’ta, hasta yakınlarının doktorlara ve sağlık çalışanlarına uyguladığı şiddet, ülkemizde yaşanan şiddetin geldiği noktayı gözler önüne seriyor.
S?iddetin insan onuruna, yas?am hakkına, o?zgu?rlu?k ve gu?venlig?ine, aile hayatına ve sosyal yas?ama zarar verdiği bilinen bir gerçek.
Ülkemizde etnik kimliği, dini inancı, cinsiyeti veya cinsel yönelimi nedeniyle insanlar yıllardır giderek artan bir şiddete maruz kalıyorlar ve ne yazık ki şiddet önlenemiyor...
Şiddet eğiliminin, toplum içinde bu kadar artmasında başlıca nedenler; psikolojik, sosyolojik ve yaşanan ağır ekonomik koşullardır.
Diğer taraftan ülkemizde yaşanan şiddetin artmasındaki nedenlerden biri de bizleri yönetenlerin ve siyasetçilerin dilindeki şiddet ve hakaret içeren söylemlerin bulunması ve bu söylemlerde toplumu kutuplaştırıcı ve hedef gösterici dil kullanması, şiddeti belirli gruplar ve kimlikler üzerine yöneltiyor.
Örneğin bir Cumhurbaşkanı ülkesinde yaşayan halkın yarısına “Sürtük, çürük, çapulcu, terörist, çöplük, pislik, illet, zillet, vatan haini...” diyebiliyor!
Ülkeyi yönetenler ve siyasetçiler aynı zamanda bu toplumun rol modellerdir ve toplumu birleştirme ve uzlaştırmada sorumlulukları vardır.
Kendileriyle aynı fikirde olmayanları, farklı düşünceleri, farklı yaşam tarzlarını, bir ahenk ve mozaik olarak görmeli, söylemlerinde
şiddet dilini derhal terk etmeli, acilen hoşgörü ve şefkat diline geçmelidirler.
Toplumda şiddetin artmasının bir diğer ve en önemli nedenlerden birisi de şiddete karşı ciddi bir duyarsızlık oluşması, tepkisizlik, cezaların yetersiz olması ve yasalardaki boşluklardır.
Hukuk devletinde şiddet uygulayanlara verilen cezalar ve cezaların uygulanmasında çifte standart olmamalı, siyasete malzeme konusu yapılmamalıdır.
Toplumu tatmin eden, mağdurların vicdanını yaralamayan adil kararlar verilmeli ve bu kararlar herkes için eşit uygulanmalıdır.
Demokrasiden uzaklaşmak, kişilerin temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayan düzenlemeler yapmakta toplumda şiddeti artıran nedenlerdir.
Ezcümle; toplumda şiddetin önlenmesinde öncelikle devleti yönetenler, siyasetçiler, gerekli du?zenlemeleri yapmayan yasama erki, etkin sorus?turma yapmayan ve adil cezalar vermeyen yargı, şiddetin yaygınlaşmasından sorumludurlar.