16 Nisan Cumartesi günü saat 13.00’da TMMOB, İzmir Barosu, TTB ve Çeşme Çevre Platformu’nun çağrısı ile Alaçatı Sulak Alanda “Çeşme Projesi’ne” karşı eylem ve basın açıklaması yapıldı.

Bu eylemle ilgili gözlemlerime geçmeden önce Çeşme Proje’sinden biraz bahsetmek istiyorum.

2019’da Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile önce acele kamulaştırma ile başlayan süreç, Çeşme Belediye Başkanı M. Ekrem Oran’ın Çeşme Kent Konseyi ve örgütüyle Çakabey’de  siyah şemsiyeli eylemde “Çeşme'nin malını ham yaptırmam" esip gürlemesinden sonra, ertesi günü televizyona çıkıp “Ben Bakanıma bağlıyım. Ben Bakanımın önünde her zaman önümü ilikler karşılarım. Çeşme’de yatırıma karşı olmak vatan hainliğidir” diyerek birden Çeşme Projesine karşı çıkanları “vatan haini” ilan etmesiyle devam etmişti.

Artık ne oldu, bakan kendisini nasıl ikna etti? 

Anlayamadık.

Çeşme Projesi ile ilgili halka bir açıklama yapılmadığı gibi ayrıca Turizm Bakanı, başkanlardan rica etti; “Kamuoyu önünde tartışmayın!”

Sonrasında yurtseverler ve duyarlı çevreciler tarafından “Çeşme Projesi” adı altında saraya peşkeş çekilecek olan  bu yerler için “Sınır Belirleme Davası”  açıldı. İzmir Barosundan 8 avukat bu davanın takipçisi oldu. TMMOB, bazı sendika ve STK’larda açılan bu davalara müdahil oldular.

Bu süreçte CHP sessiz kalırken, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer  ve Çeşme Belediye Başkanı M. Ekrem Oran, Kültür ve Turizm Bakanı ile aynı masadaydı. Kendilerinden Çeşme Projesine karşı net bir tavır ve duruş görememiştik. Çeşme projesine karşı en sert tavır İzmir’de TMMOB’dan gelmiş; “Bu rant projesinde rol alan herkes (siyasetçi, bürokrat, bilim insanı, meslek insanı…) bu ekolojik kıyımın ve yıkımın bizzat suç ortağıdır.” diye açıklamada bulunmuş, yerel yönetimdekilere yıkımın suç ortağı olmayın diye uyarıda bulunmuştu. 

İzmir’in önceki dönem belediye başkanı Aziz Kocaoğlu, Çeşme Projesi’nin bir talan projesi olduğunu belirtmiş, bilirkişi raporunun hazırlanması sürecinde de maddi katkıda bulunmuştu. Yine Çeşme’nin önceki dönem Belediye Başkanı Nuri Ertan, bu projenin Çeşme’ye hiç bir faydası olmayacağını belirtmiş, bu projeye karşı Çeşmelileri uyarmıştı.

Danıştay 6. Dairesi tarafından atanan bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda bilirkişi kurulu “Bu projede kamu yararı yoktur ve sürdürülebilirlik ilkelerine aykırıdır” görüşlerine yer vermiştir.

Bu bilirkişi raporundan hemen sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak’tan Çeşme Projesi hakkında “İzmir’in Kanal İstanbul’u olarak adlandırılan bu projeden derhal vazgeçilmelidir” açıklaması geldi.

16 Nisan Cumartesi günü Alaçatı Sulak Alanda gerçekleştirilen eyleme dönecek olursak, gözlerimiz İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Çeşme Belediye Başkanı M. Ekrem Oran’ı arasa da Çeşme belediyesinin ikram aracını görebildi.

Oda ve STK temsilcilerinin katılım sağladığı eylemde CHP’li milletvekillerinin, il başkanının ve ilçe yönetiminin olması da gözlerden kaçmadı. Malum seçim rüzgarları! Çeşmeliler artık çantada keklik değil!

Gerçekleştirilen bu eylemi samimi ve gerçekçi bulmayanlar olsa da  basın açıklaması yapan Oda ve STK temsilcilerinin doğru ve gerekli mesajları verdiğine inanıyorum.

Oraya gelen Oda ve STK temsilcileri her şeyin farkında, kim samimi kim değil!

Bu yüzden açıklamalarında yerel yönetime yönelik TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Dönem Sekreteri Aykut Akdemir; “Bizler İzmir halkıyız ve seçmeniz. İzmir'in yerel yöneticilerinin kendi parti programlarına uygun davranmasını bekleriz. Yerel yönetimlere, İBB'ye, Çeşme Belediyesi'ne, Urla Belediyesi'ne sesleniyoruz. Bu rant projesine karşı hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor" mesajını verdiler.

Alaçatı Sulak Alanı’nın, Çeşme Projesi’nin gerçekleştirileceği alan olmamasına rağmen katılımcılara ve basına çok güzel bir mesaj verdiğini düşünüyorum.

İşte Port Alaçatı, işte sulak alan, işte 160’dan fazla kuş türünün yaşadığı doğal yaşam alanlarının nasıl etap etap yok edildiği yer

İşte size canlı örnek “Çeşme Projesi!”

Port Alaçatı projesi de; turizm, kalkınma, istihdam yalanları ile hazine arazilerinin  tahsisi ile başlamış. SİT alanları, meralar ve kıyıların statüsü değiştirilerek yapılaşmaya açılmıştı.

Etap 1, Etap 2, Etap 3 derken ne kuşlar kaldı ne sulak alan!

İşte bu Çeşme Projesi de, sarayın kendisini iktidarda tutabilmek için  Çeşme’yi satış projesi, talan projesi!

Zaten Kültür ve Turizm Bakanı son beyanatı ile ; “200'den fazla otel var. Tek bir yatırımcıya ihale söz konusu değil. Her otel için ihale açılacak. Dünya genelinde de katılmak isteyenler katılabilecek" diyerek adeta itirafta bulundu.

Bizler de birer yurttaş olarak anayasal hakkımızı kullanarak diyoruz ki o bakana SATTIRMAYACAĞIZ!

Çünkü biz biliyoruz ki; BAŞKA ÇEŞME YOK