Meslektaşım, arkadaşım
Murat Çelik bugün Posta Gazetesi'nde bir yazı kaleme almış.
Etkiledi beni.
Murat'ın yazdıkları insanımızın neden Yunanistan'da tatil yapmayı tercih ettiğinin kısa bir özeti.
Murat, Sakız Adası'nda yaşadığı olayı şöyle anlatıyor.
"Akşam yemeğine güzel bir restorana gittik. Adanın küçük, mütevazı bir köyünde; balıkçı barınağından hallice limanın üzerinde, hoş ve tamamen dolu bir mekân…
Yemekte deniz ürünlerinin yanında; ev yapımı, üzümden mamul (sofra) içeceği tercih ettik. Kırmızı değil beyaz… Mantarlı şişede olanlar da var ama bahsettiğim içkiyi açık servis ediyorlar Yunanistan’da. Cam sürahide.
Litresi 11 Euro. Yarım litre isterseniz de yarısı. 5 buçuk Euro. Menüdeki fiyatlar böyleydi. Çok beğenince “Biz giderken bundan birkaç şişe satın alabilir miyiz” diye sorduk garsonumuza.
“Tabii” dedi Dimitris. “Kaç litre?” İki aileydik yemekte. Aile başı ikişer litre alalım dedik. 4 litre.
“Ama kapalı şişe olarak yok. Biz 20 litrelik damacanalar hâlinde alıp yarım ya da 1 litrelik sürahilerde servis ediyoruz. Size litrelik pet şişelere koyup verebiliriz.” “Tamam” dedik.
Litresi 11 Euro’dan 4 litre… Birkaç dakika sonra geldi bizim siparişler. 44 Euro’yu uzattık. Dimitris “No” dedi. “26 Euro ödeyeceksiniz.”
“Türk – Yunan dostluğuna katkı için bize indirim mi yapıyorsunuz” diye sordum gülerek.
diye sordum gülerek.
Garsonumuz “Tabii ki dostuz ama size özel bir indirim yapmadık” deyip durumu açıkladı:
“11 Euro menüdeki litre fiyatı. Yani bizim servisteki satış fiyatımız. Yemekte içtiklerinizi o fiyattan toplam hesabın içinde ödediniz. Bu 4 litreyi ise burada içmeyeceksiniz. Yanınızda götüreceksiniz. Bunları toptan alıyorsunuz yani. Dolayısıyla biz de size toptan fiyattan veriyoruz. Litresi 11 değil 6 buçuk Euro’dan. 4 litresi de, 44 değil 26 Euro ediyor.”
Şaşkınlık içinde birbirimize baktık masada. 30 Euro’yu uzattık. 4 Euro para üstüyle birlikte 26 Euro’luk kasa fişini de getirdi Dimitris. Defalarca teşekkür edip hatırı sayılır bir bahşiş bırakarak ayrıldık restorandan."
Datça dahil sahil kentlerimizde turizmciler dertli.
Müşteri yok.
Evet ekonomi berbat. Yüksek enflasyon ve ona bağlı artan fiyatlar malum.
İnsanların alım gücü kısıtlı.
Bunlar bildiğimiz, yaşadığımız gerçekler.
Ama asıl sorulması gereken soru şu.
"Ticari ahlak var mı?"
Bir duble rakıya 450 lira, bir şişe biraya 180 lira, 1,5 litrelik suya 150 lira fiyat biçenlerin bu soruyu kendilerine sorması gerekiyor mu?
İyi pazarlar.
Takipci