Geçtiğimiz günlerde bir arkadaş ile söyleşirken, İzmir'de futbol heyecanının yüksek olduğu günleri anımsatıp, "Ne oldu maçlara gitmiyor musun? İzmir takımlarını yazmaz oldun?" diye sordu...
Bir an ne diyeceğimi bilemedim. "Söylenecek ve yazılacak çok şey var. Bir ara konuşuruz" karşılığını verip geçiştirdim konuyu...
Sonra bir düşündüm de...
Evet, yaklaşık 4.5 yıldır statlardan ve tribünlerden uzak kaldım sağlık sorunlarım nedeniyle...
Ama futboldan uzak değilim; evde hemen tüm maçları olanaklar içinde izlemeye çalışıyorum. Her koşulda futbolla yatıp-kalkmayı sürdürüyorum...
Burada uzak kaldığımız "İzmir takımları ve onları bizden uzaklaştıran koşullar mı; yapılanmaları, tutunacak dallarının her geçen gün tükenişi ve sağlıklı bir gelecek hayallerinin yok oluşu mu?" diye düşündüm...
Bu düşüncemin kuşkusuz daha bir çok nedeni olduğunu da vurgulamakta yarar var...
Çünkü İzmir'i ve takımlarını Türkiye'nin futbol gerçeğinden soyutlamak olmaz!
O gerçeği de yakından izliyorsunuz; her gün kavga, bitmeyen hakem çekişmesi, yukardakiler-aşağıdakiler çelişkisinin net biçimde yaşandığı bir ortam!
Ve güçlü olanın ayakta kaldığı, bunun da futbol endüstrisi içinde "olağan" sayıldığı, ülke koşullarına uyumlu bir futbol yapılanması!
X
İzmir futbolunda 1980 sonrası takımların 2.Lig'de bulunduğu ve büyük bir çekişme içinde olduğu günler yaşadık biz...
Öyle ki, Alsancak Stadı'nda günde 3 maç izliyor ve yazıyor; kimine "kahvaltılık", kimine "çay saati", kimilerine "akşam keyfi" tanımlamalarında bulunuyorduk!
Bir heyecan vardı, tribünde izleyici, sahada futbol çekişmesi... Hafta içi teknik adamların, yöneticilerin karşılıklı birbirlerine "sallamaları" her zamanki gibi yaşanıyordu tabi!
Kongrelerde yönetimi almak için çekişmeler yaşanıyor, adaylar birbirleriyle yarışıyordu öne çıkmak için! Şampiyonluk için kim daha fazla bütçeyle konuşuyorsa kazanan oluyordu kuşkusuz! Konuşulmayan tek şey her zamanki gibi kulüplerin biriken borçları, açıklanmayan gerçek rakamlar ve altyapı sorunlarıydı! Onu da merak edip soran olmuyordu genelde! Çünkü o günü yaşamak daha önemliydi!
Öyle de oldu!
X
Sonra ne oldu?
Ne olacak, tüm sorumsuzlukların, hesap verilmez günler birike birike sorunlar yumağını büyüttü ve kulüpler tüm yapılarıyla çöktü...
Örneğin Göztepe amatöre düştü; şirketleşip Aliağa'nın profesyonel hakları alınarak yoluna devam etti ve şirket yolunda akılcı adımlar atılarak bugüne gelindi...
Altay, gitti-geldi ve yeniden düşerek borç yığını içinde kıvranarak 2.Lig'de tutunmaya çalışıyor!
Karşıyaka, sözüm ona gelip-geçici yönetimlerce bir yol tutmaya, sorunları aşmayı çabalıyor gibi görünse de, çözümsüzlük çok açık ve net! Onlar da 3.Ligde, taraftar her sezon "O sene bu sene" diye sloganlar atsa da, bir iyi-bir kötü yuvarlanıp gidiyor!
İyi düşünülen ve kendini çıkmazdan kurtardı diye düşünülen Altınordu'nun da geleceği belirsiz! Bir kişinin verdiği kararlarla yönetilen futbol AŞ'nin hedefsizliği bir avuç taraftarınca "kaygıyla" izleniyor!
Bucaspor ve Menemenspor'un da yok birbirlerinden farkı!
Ve bu kentin adını taşıyan İzmirspor'un adını kimseler anmıyor bile! Ne yazık değil mi?
Oturup uzun uzadıya "neden bu haldeler" diye yazacak o kadar çok şey var ki!
Ama kısa ve özlü söz söylemek gerekirse...
Bu takımları geçmişte yönetenler, kendilerini öne çıkarmaktan ve kendi işlerini yürütmekten başka bir şey düşünmediler. Takımların borçları katlanıyormuş, gelecekte batabilirlermiş onların sıkıntısı olmadı! Hele geleceğe dönük altyapı sahibi olmaları, kurumsallaşmaları doğru yönetilmelerini hiç düşünmediler bile dediğimizde, doğruyu vurgulamış oluruz...
İşte o günlerin getirisi de böyle bir futbol yapısı ortaya çıkardı...
X
Kentin futbol yapısı çöktü...
O çok para harcıyormuş gibi görünen, ayrıldıkları gün kulüp gelirlerine temlik koyup alacaklarını tahsil eden yönetici kitlesi kayboldu. Kulüpler yöneticisiz kalmadı ama battı!
Hedefsiz takımları izlemeye kimse koşmaz oldu; taraftar kitlesi değişti! Geçmişten geleceğe yatırım yapmayanlar kaybetti!
Bunlar bir yana...
Her kulübü 2 muhabirle izleyen gazetecilik bitti!
Basın tribünlerinde maç izleyip yazan gazeteci kalmadı!
Böylelikle İzmir kaybetti!
Bir Göztepe ayakta...
O da yabancı yatırımcı dinamiğiyle ve geçmişin izlerini bugün ayakta tutan babadan-oğula tutkulu taraftar kitlesinin canlılığıyla bugün başarılı bir çizgi tutturmaya çalışıyor.
Görüldüğü gibi ekonomik güç bir takımı nasıl kalkındırıyor!
Futbol endüstrisinin gereği bu!
Paran kanar konuşabiliyorsun...
Paran yoksa siliniyorsun...
X
İşte size bir İzmir futbolu yazısı!