Antik dönemin ünlü tarihçisi Amasyalı Strabon, "yarımadaların en güzeli" diye söz eder bu topraklardan.
Datça'nın güzelliği sadece denizi, doğası, balı, bademi değildir. İnsanı da güzeldir. Güzeldir çünkü insanoğlunun en onurlu davranışlarından dayanışmayı ve yardımlaşmayı sever.
Tarih boyu dayanışmanın çok örneklerini verdi bu yarımada.
MÖ.3. Yüzyıldı. Savaşlar, yağmalar nedeniyle Knidos'ta halk yoksullaşmıştı.
Bitinya Kralı I. Nicomedes herkesi kendisine borçlandırarak sömürüyordu.
Bir gün gözünü Knidos Afroditi'ne dikti. Heykeli satın almak istedi. Vermediler.
Bunun üzerine Knidos halkına bir teklif götürdü.
"Eğer Afrodit heykelini verirseniz, hepinizin borcunu sileceğim."
Knidoslular inanılmaz bir dayanışma örneği göstererek krala karşı çıktılar.
Sonunda kent yönetimi referanduma gitti. Büyük çoğunluk "hayır" dedi. Çünkü o heykel Knidoslular'ın sevgilisiydi. Sevgi satılamazdı.
1930'lu yılların ortalarıydı. Marmaris ile Datça arasında bir karayolu yoktu. İnsanlar ya eşek sırtında, ya tabana kuvvet gidiyordu. Devlet çareyi Datçalılar da buldu. Yolu halk yapacaktı.Zorunlu bir görevdi bu. Halk deyimiyle "angarya"ydı. Ama zorunlu da olsa Datçalılar işten kaçmadı. Birbirleriyle dayanışma yaptılar, yardımlaştılar ve 1936 yılında yolu tamamladılar.
1943 yılıydı. 2.Dünya Savaşı günleri. Nazi Almanyası'nın gemileri Ege'de kol geziyordu. Savaşa karşı çıkan 300'den fazla yabancı asker kaçağı Tilos Adası'ndan Palamutbükü'ne sığınmıştı. Datçalılar onlara sahip çıktı. Bir kısmını köyün camisine, bir kısmını da ilkokula yerleştirdiler. Ardından onları doyurmak için seferber oldular. Köy bekçisi Süleyman Çete hergün ev ev dolaşıp sığınmacılar için yapılan ekmek ve yiyecekleri topladı. Savaş bittiğinde tüm kaçaklar sağsalim ülkelerine geri döndü.
2018 yılının başlarıydı. Muğla Çevre Vakfı (MUÇEV) adında bir limited şirket Ankara'dan anayasaya aykırı bir yetki alarak Datça'nın en güzel koylarından Kurubük'e göz koymuştu. Kurubük'ü ihaleye çıkararak bir işadamına kiralayacak, böylece halkın denize bedava girmesi olanaksız hale gelecekti.
Datçalılar hemen seferber oldular, birbirleriyle dayanıştılar.Onları Datça Belediyesi, kent konseyi ve Muğla Çevre Platformu destekledi.Bildiriler yayınlandı, imza kampanyaları başlatıldı ve Kurubük'te sevgi zinciri oluşturuldu. Bu dirençli dayanışma karşısında MUÇEV geri adım atmak zorunda kaldı. Bugün Kurubük halka açık.
Yıl 2020. Datça Belediyesi'nin düzenlediği Badem Çiceği Festivali, Datça'daki tüm sivil toplum örgütlerinin ve halkın dayanışması ile gerçekleşiyor. Tıpkı Can Yücel Kültür Sanat Festivali gibi.
Bilge der ki, "komşunun kayığının karşı kıyıya geçmesine yardım edersen, sen de karşıya geçersin."
Bu dayanışmanın belki de en öz tarifidir.
Dayanışma kültürüne, birlik ve beraberliğe yatkın olan toplumlar güneşli günler görmeye layıktır.
Ne demişti Nazım Hikmet?
"Hep bir ağızdan türkü söyleyip
hep beraber sulardan çekmek ağı,
demiri oya gibi işleyip hep beraber,
hep beraber sürebilmek toprağı,
ballı incirleri hep beraber yiyebilmek,
yarin yanağından gayrı her şeyde
her yerde
hep beraber!
diyebilmek için."
Denizimizin, kıyılarımızın, dağlarımızın, ormanlarımızın, balımızın, bademimizin keyfini hep beraber sürebilmek için birbirimizle dayanışmak zorundayız.
Çünkü dayanışma barışı besler.
Emperyallerin bölgemizde savaş rüzgarları estirdiği şu günlerde güneşli günler için barışı besleyelim.