KORONA BİR VİRÜS MÜ, YOKSA BİYOLOJİK BİR SİLAH MI?
Koronavirüsü biyolojik bir silah olabilir mi?
Dünyayı yöneten organize akıl bir oyun mu planlıyor?
Çökmek üzere olan kapitalist sistem çıkış yolu mu arıyor?
Egemenler tarafından yeni bir dünya düzeni mi kuruluyor?
Amaç tüketmeyen, digital dünyaya uyum sağlayamayan, emekli maaşları nedeniyle devletlere ağır yük olarak kabul edilen yaşlı nüfustan kurtulmak mı?
Gençleri ölümle korkutarak daha çok sindirmek mi?
İnsanları evlere kapatıp dayanışma ruhunu yok etmek mi?
Yoksa kriz nedeniyle çöken dev şirketleri ucuz fiyatlarla ele geçirmek mi?
Sorular, sorular.
Biz sıradan insanlar, günlerdir bu sorulara yanıt arıyoruz.
Komple teorileri, suçlamalar, iddialar gündemden düşmüyor.
Bu sorular elbet bir gün cevabınını bulacak.
Peki, koronavirüsü biyolojik bir silah olarak kullanılıyorsa, bu toplumlarda büyük bir şok yaratır mı?
Yaratmaması gerekiyor.
Çünkü antik çağdan bugüne devletler daha çok ganimet, daha çok toprak ve daha çok insan elde etmek için birbirlerine karşı farklı şekilde biyolojik silah kullandılar.
*. *. *
M.Ö. 1200'lerde topraklarını genişletmek isteyen iki krallık, Hititler ile Mısır Kadeş Savaşı'na hazırlanırken, Hititler'in vebalı insanları Mısır'a casus olarak gönderek biyolojik saldırıda bulundukları biliniyor.
M.Ö. 300'lerde Büyük İskender'in Perslerle girdiği savaşta aynı biyolojik taktiği kullandığı söylenir.
M.S. 1200'lerde ise Moğol İmparatoru Cengiz Han'ın kuşatmakta zorlandığı kalelere vebadan ölmüş insanların cesetlerini mancılıkla fırlattığını ve böylelikle vebanın kale içinde yayılarak kentin düşmesini sağladığını yazıyor tarih kitapları.
Mikropların, virüslerin biyolojik silah olarak kullanılmasının en acı örneklerinden biri yakın tarihe ait.
1600'lerde Avrupalılar işgal ettikleri Amerika kıtasındaki kızılderilileri yok etmek için çiçek hastalığını biyolojik silah olarak kullandılar.
Amerikan ordusu yardım maskesi altında kızılderili kabilelerine çiçek hastalığı mikroplu batteniyeleri hediye etti.
Amerikan hükümeti bununla yetinmedi, kızılderililer ile ticaret yapan Avrupalı tüccarlarının çicek hastalığı mikrobu bulaştırılmış battaniyelerin takas olarak kullanılmasını sağladı.
Çicek mikrobuna bağışıklığı olmayan yüzbinlerce kızılderili kısa bir süre sonra can verdi.
Amerikalı tarihçilerin çoğu kızılderili katliamının dünya tarihindeki ilk biyolojik silahla yapılan bir soykırım olduğunu savunuyor.
*. *. *
Şimdi baştaki soruyu tekrarlayalım.
Koronavirüsü biyolojik bir silah olabilir mi?
Neden olmasın ki.
Geçmişte örneği çok.
Ayrıca emperyal devletlerin biyolojik silahlara milyar dolarlar ayırdığını da biliniyor.
Tarih sınıfların mücadelesi olduğuna göre, devletin olduğu yerde sermaye, sermayenin olduğu yerde sömürü, sömürünün olduğu yerde de baskı, zulüm ve ölüm vardır.
Kapitalist felsefeye göre doğada sadece güçlüler ayakta kalır, zayıflar yok olmaya mahkumdur. Güçlü ile zayıfı ayıran çizgi ise paradır.
Koronavirüsü yaygarasına bu açıdan, yani sınıfsal pencereden bakmak gerekmiyor mu?