Hırvatistan maçındaki tempodan sonra Rusya'yı rahat geçeriz diye bir algı oluşmuştu. Rakip organize şekilde etkili ataklarla maça başladı.
İlk on beş dakika izlediğim futbol karşısında karamsarlık çöktü.
Dirençsiz ve savunmayı bir türlü oturtamayan milli takımımız golü de yedi. Bu maç nasıl lehimize dönebilir diye düşünürken kırmızı kart imdadımıza yetişti.
Rüzgar dönmüştü. Eksik kalmanın verdiği şoku yaşarlarken, iki gol birden bulduk. İyi ki,o on dakikayı skor bularak geçirdik.
Savunmada uzun zamandır bu denli kötü oynamıyorduk. Üstelik, dünya çapında stoperlerimiz var diye övündüğümüz son aylarda...
Bireysel yetenekler inkar edilemez ama takım halinde savunma yapamadığımız apaçık ortadaydı.
Hırvat maçında tam netleştirememiştim lakin Rusya maçında anladım ki; bizim savunmamızın bel kemiği Çağlar'mış.
Beraber oynadığı arkadaşı ile uyum içinde olamayan Merih de vasat bir görüntü sergiledi.
Bizlere sürekli iyi oyununu alıştırdığı için biraz da hayal kırıklığı oluşturdu.
Kaan Ayhan yerine Ozan Kabak ile başlamak daha iyi olurdu. Caner çalışkanlığı ve tecrübesiyle istediği her şeyi uyguladı yine. Herkes övse de ben pek
Okaycı değilim.
Ozan Tufan da yerini beğenmemiş gibiydi ama çok çalıştı. Cengiz'in ayağına top gelsin de zevk alalım diye bekleyen milyonlardan biri de benim.
Hakan Çalhanoğlu'nun yerine Yusuf Yazıcı'yı tercih ederdim. Cenk hem savaştı hem istediğini aldı. Takdiri hak ediyor.
Çok eleştirilse de ;Kenan bu takımın tamamlayıcısı konumunda. Her geçen gün üstüne koyuyor. Gizli kahraman modelinin günümüz temsilcisi...
Bugün kendi göbeğimizi kesme fırsatı yine bize düştü.
Son anda olan şeyleri yaşamak bizim kanımızda var.
İyisiyle,kötüsüyle...Üç gün önce övdüğümüz oyunumuza şimdi ise 'acaba' diyoruz.
Beğenenin ve eleştirenin aynı anda bol olduğu yerde mutlaka yolunda gitmeyen bir şeyler vardır. Hakemler konusunda ise dilimizi ısıralım.
Yıllardır hep uğradığımız haksızlıklardan bahsettik. Belki de ilk kez alehimize çalışmayan bir hakem yönetimine tanık olduk.
Şimdi gerideki maçları unutup yeni bir zafer için Budapeşte'deyiz. Hem de tamamlayıcı değil belirleyici olarak... (Fotomaç)