Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor








Cumhuriyet’in çınarları baloda buluştu
Cumhuriyet’in çınarları baloda buluştu
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen öldü
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen öldü
Her pedal bir fidan
Her pedal bir fidan
Fedon ; ‘’Yazı ben başlatır ben bitiririm’’
Fedon ; ‘’Yazı ben başlatır ben bitiririm’’
Metin Arolat, sahnede hayatını kaybetti!
Metin Arolat, sahnede hayatını kaybetti!

Ömer Önal

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ HAYALİ CİHAN DEĞER!
20 Temmuz 2020 Pazartesi

Nerede eski Alaçatı? O Alaçatı’yı çok özlüyorum. Alaçatı’nın Kemal Paşa Caddesi eskiden yaz – kış hareketliydi.  Kahvehaneler sinemalar bakkallar bu cadde üzerindeydi. Akşamları sinemaya giden insanlar, bu caddede gezinti yaparlardı. Esnaflar geç saatlere kadar açıktı. Tarla işinden gelen üreticiler akşam yemeğinden sonra kahvehaneye çıkar, hem dost ve arkadaş sohbetlerinin sıcaklığında çaylarını yudumlar, hem de tarlasında çalıştıracak iççi bakardı. Üç tane işçi kahvehanesi vardı. İş bulabilmek için işçilerde muhakkak buralara gelirlerdi. Şimdiki gibi telefon, cep telefonu ve e-mail imkânları yoktu tabi!

Birde akşam kahvehaneye çıkanlar, eşinin liste ettiği ihtiyaçları da karşılardı bakkaldan. Şimdi içim burkularak geçiyorum buralardan O aşina ruh gitmiş, duvarlar sanki ağlıyor, soğuk! insan bu yerlere baktıkça eskiyi anımsamadan geçemiyor. Bizler, bu mekânlarda yaşlılarımızın anlattığı hikâyelerle büyüdük. Aynı cadde üzerinde bulunan Raşit Orbay’ın Kahvehanesinin anıları kazınmış! Cafe olarak işletiliyor. Hacı Mustafa Bayır’ın bakkal dükkânı da. Hüseyin Bayır’ın bakkal dükkânı cafe, bir başka dükkânını ise bir banka mekân tutmuş! Ahmet Ulutaş’ın dükkânı restoran olmuş. Ruşit efendinin dükkânı yıllarca eczane olarak çalıştırıldı. Şimdi ünlü bir markayla yaz sezonunu renklendiriyor! Nalbant Mustafa Baysal’ın baba mesleğini oğlu Musa Baysal yıllarca sürdürmüştü. Vefat edince bu kez oğlu Kazım Baysal dede mesleğini devam ettirdi. Sonunda meslek işlevsiz kalınca başka bir iş bulup İzmir’e taşındı, ekmeğini orada kazanıyor, ne yapsın? Diğer oğul Mehmet Baysal’da bir dükkânı bakkal olarak çalıştırırdı. Diğer dükkânı ise küçük oğul Rıza Baysal manav olarak. Hem de Alaçatı’nın en güzel manavıydı orası.  Bir küçük at arabaları vardı. Bazen kendisi, bazen çocukları at arabasında, kasalar içine yerleştirdikleri sebze ve meyveleri, Ilıca Şantiye Evlerinde satarlardı. Yaşlanınca bıraktılar, çocukları da sürdürmediler. Şimdilerde Mehmet Baysal’ın torunları Hasan ve Kayhan Ölmezer kardeşler dedelerinin ocağını tüttürüyor. Meydanlıktaki Belediye Kahvehanesini bekâr Hakkı lakabıyla tanıdığımız, Hakkı Çevik, Hilmi Çevik ve kardeşleri çalıştırırlardı. Buranın bitişiğindeki sıralı dükkânlarda ise Alaçatı Gençlik Spor Kulübü Lokali ile Okuma Odası ve bir diğerinde de Terzi Şadi’nin dükkânı vardı. Gece gündüz insan kaynardı burası. Ayaküstü kapı önü sohbetleri hep bu alanda yapılır, yaşlılar kahvehanede otururlar, gençlerse kulüp binasında! Hüseyin Akalının dükkânlarının bir tanesini Terzi Sırrı Atatekin çalıştırırdı. Bir dükkân aşağısında Semerci Hasan Kuşku’nun dükkânı, Ahmet Ulutaş’ın dükkânının biraz altında ise Semerci Cemil Ustanın dükkânı bulunurdu. Bu ustalar eşeklerimize çok güzel semerler yapardı. İki zanaatkâr ağabeyimizde mesleklerinin erbabıydı. Bu yüzden çoğu kez semer yapım ve tamir işini hangisine vereceğimizi bilemez, evden semeri sırtladık mı ayaklarımız bizi hangi semerci ustasına götürürse ona giderdik. Usta semerimizi tamir edene kadar da Kahveci Hüseyin Kutluay’ın veya bekâr Hakkı’ların kahvehanesine gider çay içip tamiratın bitmesini beklerdik.Birde taş fırınlarımız ve emektarları vardı, tabi yâd etmeden geçemem. Yılların emektarı Fehim Keskin Alaçatı’ya çok hizmet etti. Hafta sonu tatili, bayram demeden, gece herkes uyurken Fehim ve Abdurrahman Keskin ağabeyler sabahlara kadar çalışıp bizlere ekmek çıkarırdılar. Şimdi orası da modaya uydu, yerinde yeni bir mekân, çok güzel unlu mamuller üreterek hizmet veriyor beldemize. Ama ben, orada yakılan piren çalısının, zeytin odununun kokusunu özlüyorum hep. İki kara fırın karşılıklıydı. Keskin’lerin Fırını ve Barbun Hasan’ın ki. Bazen aileler evlerindeki fırınları yakmaz, bir tepsi börek için değmez deyip, hazırladıkları böreği doğru bu fırınlara getirirlerdi. Pişen börek ve ekmek kokuları bütün mahalleye yayılır, biz de bu güzel kokulardan doyasıya nasiplenirdik. Hey gidi günler, kimler gelip geçti bu yorgun diyardan bütün yük ve acılarını bırakarak. Zaman baba öğretti ki, geriye kalan bu gök kubbede, yalnızca bir hoş seda imiş! Gelenlere selam, gidenlere uğurlar olsun. Kalın sağlıcakla…                                                                         

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
YAZARLAR
Atilla Köprülüoğlu
Atilla Köprülüoğlu
"ÇEK LOKOMOTİFİ" ZATOPEK
Levent Donduran
Levent Donduran
İhtiyar gözyaşları…
Sedat Kaya
Sedat Kaya
ŞÜKRAN DANSI
Nüvit Tokdemir
Nüvit Tokdemir
Benim kitap fuarlarım...
Esat Erçetingöz
Esat Erçetingöz
Alaçatı’da “Windfest 2024” rüzgarı esti
Okan Yüksel
Okan Yüksel
GÖZTEPE'NİN "KOCA KAPTANI" GÜRSEL AKSEL
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
Ana Sayfa Yerel Bölge Ulusal Dunya Politika Ekonomi Turizm Kültür-Sanat-Magazin Sağlık Spor
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri