Futbolun bana tanıdığı en büyük şans, insanlığı anlamaktı.(Dr.Socrates)
Babası Yunan Felsefesi tutkunuydu.
O yüzden de adını binlerce asır öncesindeki adaşından almıştı Brezilyalı futbolcu Dr. Socrates.
Socrates hem tıp, hem felsefe okudu.
Ülkesinde; Botafogo, Corinthians, Flamengo, Santos ve İtalya'da da Fiorentina formalarını kuşandı.
1982 ve 1986 Dünya Kupalarında, "Sambacılar''ın isabetli şutları,
zarif top hakimiyetiyle ünlü kaptanıydı Dr.Socrates.
Cruyff’un “orkestra şefi” dediği Sócrates hem sahada hem saha dışında sayısız unutulmaz topuk pasının kahramanıydı
Hep, "filozof"u olarak anıldı yeşil sahaların.
Futbolun güzelliğini şöyle anlatırdı;
"Futbolun dansla yakın ilişkisi olduğunu düşünürüm.
Koreografiler var.
Tabii prova edilmiş değiller ama teoride böyle. Fiziksel ifadeye dayalılar. Bu durum, oyunun kendisinden daha ilginç bence. Ve futbol, oyun olarak, mücadele olarak, ilginç bir özelliğe sahip. Muhtemelen, kötü olan takımın kazanabileceği tek spor. Çirkin galibiyetin, güzelliğin üzerinde olması… Büyüleyici…"
Siyah İnci Pele de onun için;
”Geri geri bile oynasa birçok futbolcudan daha iyi oynar.” demiştir
****
"Paslarımızda, top sürüşümüzde, topla yaptığımız fiyakalı hareketlerde danstan ve capoeiradan esintiler vardır, bu da İngilizlerin icadı olan bu oyunu tamamlayan, kimi zaman da güzelleştiren bir şeydir. Bizim futbolumuz, kendine özgü yaratıcılığı ve neşesiyle; toplumsal yapımızın bunaltıcı, dâhili ve harici baskılara, aşırı tekdüzeliğe, geometrikleştirmeye, standartlaştırmaya; bireysel yeteneği veya kişisel yaratıcılığı öldüren totaliterliğe olan isyanımızın bir yansımasıdır."
Socrates, bu satırları 2010 yılında, bütün Brezilya'yı ülkenin bireysel yetenekliliğini ve kişisel yaratıcılığını özetleyen hareketiyle kendine hayran bırakmasından kırk yıl sonra yazmıştı.
Topuk pası Socrates'i ünlü yapan hareketti.
(Andrew Downie)
En önemli özelliklerinden biri; hiç gerilmeden penaltı atardı Socrates...
****
Emekten yana tavır koyan bir devrimciydi Socrates.
Sahaya diktatörlük döneminde dahi "demokrasi" yazılı saç bandı ve tişörtle çıkardı.
Andrew Downie'nin kaleme aldığı kitapta şu ifadeler yer alır;
"Socrates kendini Brezilyalı 'fakirlerin sözcüsü' olarak konumlandırıyor ve en az futbol kadar demokrasi ve sosyal adalet hakkında da konuşmalar yapıyordu. Radyo ve tv röportajları fikstür ve kadro ile ilgili sorularla başlıyor, ancak Socrates konuyu bir şekilde siyaset, eğitim, halk sağlığı ve ekonomiye getiriyordu.
Brezilya tarihinde ilke kez bir sporcu eline mikrofonu almıştı ve hak onu can kulağıyla dinliyordu."
Corinthians’ta futbolcuların yönetimde söz sahibi olabilmesi için de “Corinthianslı Demokrasisi” hareketini başlatandır.
Amacı, "futbolcu, işçi ve yönetimin, eşit oy hakkıyla, kontrat, yükselme ve göreve son verme gibi değişikliklerde karar sahibi olmasını" sağlamaktı.
"Savunmacılara çalım atmak diktatörlere çalım atmaktan daha kolay…
Siz zoru başaracak, Brezilya’ya demokrasi şampiyonluğunu getireceksiniz."diyendir o!
****
Bir röportajında
idollerinin;
kendisi gibi doktor Che Guevara,
Fidel Castro ve John Lennon olduğunu söylemiştir.
Büyük sevgisinden dolayı oğluna "Fidel" ismi koymuştur.
Brezilya'nın fakir semtlerinde, mahallerinde dolaşmış;
hasta ve yardıma muhtaçların tedavilerine bir hekim olarak katkıda bulunmuştur.
Futbolu bırakmasının ardından spor hekimliği de yapmıştır.
****
"Doktor",
unvanı kadar en çok bilinen ve kullanılan lâkabıydı.
Öteki lâkabı da "Magrão", yani "Yüce Sıska Adam"dı!
Klâsik gol sevinci de;
"Sağ yumruğunu taraftarlarla birlikte havaya kaldırmak"tı...
Socrates'in takım arkadaşlarını şaşırtan özelliklerinden biri de dürüstlüğüydü.
Bazen hakem penaltı çalardı, o da çıkıp
'‘Penaltı değildi" derdi.
****
Ahmet Talimciler
Hocamız da
bir efsane olan Socrates için en az kendisi kadar efsanevi hâle dönüşen söylediği şu sözü ve bütün futbolseverler açısından unutulmaz bir sevdayı, Downie'nin kitabından şu bölümle işaret eder;
"Socrates gerçek bir efsaneydi ancak hayatı boyunca yaptığı hiçbir şey ya da söylediği hiçbir söz şu meşhur önsezisi kadar efsanevi değildi; 'Bir Pazar günü, Corinthians'ın şampiyonluğa ulaştığı bir Pazar günü ölmek istiyorum.'
Hem ürkütücü hem de romantik bir dilekti bu.
4 Aralık 2011'de bu dileği gerçekleştiğinde sadece 57 yaşındaydı."
"Socrates saha dışında, içinde olduğundan daha önemli olan ender futbol dehalarındandı.
O, sadece bir futbol takımının değil bir ülkenin de değişmesinde büyük bir rol oynadı.
Brezilya'nın diktatörlükten demokrasiye geçtiği zorlu yıllarda Avrupa'ya gidip zengin olmaktansa, ülkede kalıp yaşanan değişime ve insanlara destek olmuştu".
13 yıl önce -bugün- aramızdan ayrılan Socrates, sadece oynadığı futbolla değil sosyalist tavrı, söylemleri ve eylemleriyle de iz bırakmıştır.
O, futbolun filozofu, efsanesi ve doktoru olmayı başarabilmiş bir nadidedir.