Bayram! Ne kadar güzel bir kelime. Sevinç, mutluluk, coşku, paylaşım ve gününe göre millî ya da dinî duyguların yoğunluğunu çağrıştırıyor. Her bayram mutlaka bir şeylerin karşılığı gibi. Özellikle millî bayramlar, nice kahramanlıkların, fedakârlıkların sonunda kazanılmış zaferlerin bir armağanı. Ya dinî bayramlar; onlar da öyle elbet. Bize düşen, bu güzel günleri en anlamlı şekilde değerlendirmek olmalı. Milli ve dini bayramlarımızı doğru şekilde ve anlamlarına uygun şekilde kutlamalıyız.
Millî bayramlarda bize o günleri armağan eden Atalarımızı, şehit ve gazilerimizi anarak, o günleri yaşıyormuşçasına yad ederek kutlamalı ve armağan ettikleri vatan topraklarını koruyarak, kollayarak, inşa ederek, güzelleştirerek ve bu güzelim topraklar üzerinde hakkı olan herkesle birlikte, adalet içinde, barış ve kardeşlik içinde yaşamayı bilerek onlara lâyık olduğumuzu göstermeliyiz.
Dini bayramlarımızı da dinimize uygun şekilde, anlamına uygun biçimde kutlamalıyız. Dinî bayramların bir tatil fırsatı değil, eş, dost ve akrabaları görme, yaşlılarımızı ziyaret ederek onların gönüllerini kazanmak, dargın olduklarımızla barışarak kutlamalıyız.
Bir koşturmacadır sürüp gidiyor. Nice hakikatleri ıskalayarak basiretten uzak yaşayıp gidiyoruz. Günler günleri, geceler geceleri kovalayıp duruyor peşi sıra. Ne çabuk geçti bir aylık Ramazan günleri… Şimdi ise yarın Kurban bayramını kutlayacağız. Hüzünle sevinç arasında farklı duygular yaşıyoruz bugünlerde. Rabbimiz bu yıl da Kurban Bayramını görmeyi nasip etti. Allah’ın izniyle Kurbanlarımızı ifa ettiğimiz için bizi bayramla ödüllendiriyor. Ömrü olanlar için nice bayramlar gelip geçecektir. Gönüllerin İslam’la aydınlandığı ülkemizde bütün bayramlar bir başka kutlanır. Fakat dinî bayramların yeri apayrıdır hayatımızda. Halk uzun asırlardan beri Ramazan ve Kurban bayramlarını benimsemiş ve sevmiştir. Gerçi millî bayramlar da milliyetçilik duygularımızın zirveye çıktığı zaman dilimleridir. Fakat son yıllarda milli bayramlarımızı kutlayamaz olduk. Millî ve dini bayramları milletçe kenetlenerek kutlamalıyız. Kurban bayramında herkeste bir telaş ve heyecan gözlenir. Çocuklar ve büyükler sabahın ilk ışıklarıyla yataklarından kalkarak bayram namazını kılmak üzere evden ayrılıp caminin yolunu tutarlar. Herkesin yüreği büyük bir sevgiyle ve heyecanla atar. Bayram sabahlarında hemen herkes erkenden kalkar sımsıcak yatağından… Büyükler bayram namazından döndüğünde bayramlaşma faslı başlar uzun süre… El öpenler bir yandan da bayram harçlığını indirirler ceplerine. Bunu bir karşılık değil, gönülden kopmuş bir hediye olarak düşünmeliyiz. Bu gelenek uzun yılların kültürel birikiminin bugüne yansımasıdır.
Bayramlar sadece dirilerin değil, ölülerin de hatırlandığı, yâd edildiği müstesna zaman dilimleridir. Sabahleyin camilere koşan vatandaşlarımız bayram namazını kıldıktan sonra birbirleriyle bayramlaşırlar. Yüreklerden yüreklere dostluk köprüleri kurulur. Bayramlaşmaya gelenlere tatlılar, şekerler, türlü tatlılar ikram edilir. Ailece kahvaltı yapılır. Bayram namazından çıktıktan sonra ilk olarak mezarlıklar ziyaret edilir. Mezarlıklar vefalı insanlarla dolup taşar. Bu Bayramda da pandemi sebebiyle tokalaşamayacağız, bir birimizle sarılamayacağız. Lütfen sosyal mesafe ve maskelerimizi takmaya itina göstermeliyiz.
Ne mutlu, Milli ve dini bayramları anlamlarına uygun biçimde, bayram gibi kutlamayı bilenlere. Herkesin Kurban Bayramı kutlu olsun.