Futbolumuzun “Ordinaryüsü”ydü Lefter…
Takım arkadaşı Manol Taylan tarafından, ‘Ordinaryüs’ lâkabı takılmıstır.
1951’de yurt dışına çıkan ilk futbolcudur.
İtalyan ekibi Fiorentina'ya transfer olmuştur.
Fiorentina’da top kos?tururken bir mac?tan sonra ünlü futbol yorumcusu sayılı Pozzo,
Tutto Sport’ta s?o?yle yazdı Lefter'i: “Tu?rk Lefter o?yle bir dripling s?eytanıdır ki, onu avucumun ic?ine alsam, orada bile rakibine c?alım atar.”
Centilmenliği, tevazusuyla ile hafızalara kazınmıştır.
Lefteris'tir asıl adı.
Rumca’da “Özgür” demektir!
Gelmiş geçmiş en iyi futbolcuların başındadır!
Kadife ayaklı 10 numaradır o!..
17 yıl sarı-laciverti kuşanmış, 615 maça çıkmış 423 de
gol atmış; Ay-Yıldız’da da 50 maç oynamış,
22 kez rakip fileleri havalandırmıştı.
Fransa ve İtalya’da ülkemizi temsil etmiş,
“Türko… Türko” tribünleri
ayağa kaldırmıştı.
“Tribünler inledi binlerce kere/ Ver Lefter’e/
Yaz Deftere/ Bitti Kalem Doldu Defter” tekerlemesini
dillere yerleştirmiş,
“Ben Fenerbahçe formasını sırtımda değil başımda taşıdım” demişti.
Yunanistan’a karşı oynadığı maçlarda, gol atmış çok küfür yemişti!
Sonra da “Irkıma karşı ulusumu temsil ettiğim
Yunanistan maçlarında çok heyecanlandım” sözünü etmiş topçuydu!
****
6-7 Eylül 1955’tir tarih...
Selânik’te “Atatürk’ün evi
bombalandı’’ diye provokasyon yapılır .
İçinde gazeteciler, siyasetçiler ve ajanlar vardır.
Bir anda nereden geldiği belirsiz insanlar
ellerinde balta, bıçak, kazmalarla İstanbul'da azınlıklara
ait işyeri, ev, kilise, mezarlıklara saldırır.
Yağma başlar!
60 Rum kadını tecavüze uğrar.
Ölenler vardır!
Polis -nedense- güruhu seyretmektedir (!)
****
Fenerbahçeli Lefter de Büyükada’da yaşamaktadır.
Evi basılır, taşlanır! Çapulcular
“Vurun şu gâvura’’ diye bağırmaktadır!
Lefter sabaha dek elde silâh kapıda bekler!
Hadiseyi duyan Fenerbahçeliler
hemen motorlara binip Ada’ya koştururlar,
korumaya alırlar Lefter’i..
“Sana bunu kim yaptıysa söyle,
haddini bildirelim’’ diye isim isterler.
Hepsini isim isim tanıdığı hâlde
kimseyi ihbar etmez Lefter!
Şikâyetçi de olmaz! Fenerbahçelinin, diğer futbol
gönüldaşlarının verdiği destek güç vermiştir!
“Günlerce, Aylarca, Yıllarca” için için ağlar,
gözyaşlarınını saklar!
Yıllar sonra sözleridir:
“15 gün önce gol attığımda omuzlardaydım.
O gün ise kayalar ve boya tenekeleri ile karşılaştım.
En kötüsü harçlık verdiğim çocuklar evime saldırdı.
Kızlarım küçüktü, onları öldürmeye kalktılar. (…)
Çok sordular kim yaptı diye, ama o gün de
söylemedim, bugün de söylemeyeceğim!’’
Küsmemiştir!
İki kızını iki Türkle evlendirir!
Yine de “kefere”dir.
Birgün Büyükada Polis Karakolu’nda dayak bile yer (!)
“Senin gibileri denize dökeriz” hakaretiyle!..
****
Bir anekdot...
Halatlar çözülmüş, vapur Büyükada İskelesi'nden ayrılmaktadır.
Nefese nefese kalan yüzü aşina yolcu yetişememiştir.
O da ne!..
Vapur tekrar iskeleye yanaşmakta! Kaptan köşkünden ses;
"Lefter Abi seni almadan gider miyim?"
****
Şair Ressam Bedri Rahmi Eyuboğlu onu şu dizeleriyle anlatır;
"İstanbul deyince aklıma
Stadyum gelir
Kanımın karıştığını duyarım ılık ılık
Memleketimin insanlarına
Daha fazla sokulmak isterim yanlarına
Ben de bağırırım birlikte
Avazım çıktığı kadar
Göğsümü gere gere
Ver Lefter'e yaz deftere…
Cemal Süreya da onun için şu satırları kaleme almıştır:
“Lefter yalnızlığın büyük serüveninden dönen Ulysseus. Evde kimseyi bulamadı. Attığı golleri bir de İstanbul surlarının burçları arasından geçirirdi. Metin Oktay jimnastikçi, Lefter sanatçı. Metin’den destan, Lefter’den roman.”
****
Sarı’nın Lacivert’e, Kırmızı’nın Beyaz’a
dokunduğu her yerde
Lefter vardır !
Babası Rum Annesi Ermeni;
Sinema sanatçısı Nubar Terziyan’ın da
yeğeni müzisyen Fedon’un(Kalyoncu)
yazdığı şarkıdan sözlerle bitirelim yazıyı:
“Dostluk, sevgi ve gözyaşı,
Seni bana getirdi,
Elimdeki zeytin dalı,
Ege’yi birleştirdi,
Geia sou ile Merhaba,
Buzuki ile bağlama,
Kardeşlik şarkıları hep bir arada,
Haydi be Lefteri haydi be Mehmet, Nedim..."
9 yıl olmuş -bugün- geride sevdalar bırakarak aramızdan ayrılışı...