Niyetim sevdalı sözler etmek de olmasa
İzmir için ne yazarsam sana adıyorum(Necati Cumalı)
99 yıl önce...
Güneşin ufukta doğduğu günün gecesi
"Şayak Kalpaklı Adam"
bu kez Bornova Belkahve’de bir incir ağacının altında,
Kadifekale’de Ay-Yıldız’ın dalgalandığı İzmir’i seyretmektedir.
Düşman devletlerin karma donanması körfezi terketmektedir.
Müthiş keyiflidir Mustafa Kemâl Paşa!
Nif’te(Bugünkü Kemalpaşa) bir bağ evinde geceleyecektir.
Bir sigara yakar, kahvesini yudumlar, yanındaki
İsmet Paşa’ya, ‘’Biliyor musun İsmet; Bir rüya görmüş gibiyim!’’der.
Evet mucizeyle bitendi rüyası Kemâl Paşa'nın!..
"Kaybedilecek diye korktuğu Güzel İzmir'ine
bir daha emperyalist çizmesi ayak basamayacaktı!..
Özgürlük bağımsızlık ışığının coğrafyamızı
aydınlattığı günün, dirilişin/kurtuluşun/kuruluşun
‘’en muhteşem gününün’’ ertesi;
10 Eylül 1922 Pazar sabahı...
Başkumandan Gazi Mustafa Kemâl Paşa'nın yanında
paşalarla kente gelişi muhteşemdir.
İzmirliler Büyük Halaskar’ı(kurtarıcı) görkemli bir törenle,
sevinç ve coşkuyla karşılar.
Hükümet Konağı balkonundan,
alanı tıklım tıklım dolduran ahaliyi selâmlar
önce Paşa.
Tevazu dolu kısa bir konuşma yapar, sonunu da;
“Bu başarı, milletindir”le bitirir.
****
O gün Konak Meydanı’na
İzmirliler’in Atatürk’e armağanı olan
bir açık otomobil getirilmiştir.
Otomobilin her yanı kırmızı kurdelelerle,
küçük beyaz güllerle süslenmiştir.
Gül bahçesini andırır arabayı beğenerek
seyreder Paşa.
İzmirli’nin inceliğinden fevkalade duygulanmıştır.
Fakat çiçeklerin arasındaki kurban edilecek
kuzuyu fark edince, Ruşen Eşref (Ünaydın) Bey’e döner panikle;
‘Aman! Çabuk gidin söyleyin, şu kuzuyu kesmesinler…”
Gazeteci Ruşen Eşref sonrasını anlatıyor:
“Aşağıya koştum. Varınca gördüm ki
beyaz mermere al kanlar yayılmış,
vaktinde yetişemediğimi arz için
başımı ve ellerimi kaldırıp yukarı O'na doğru baktım.
Gördüm ki balkondan çekilmiş.
Şimdi o anı bir daha hatırladıkça, saldırganın ordusunu yok
etmiş bir Muzaffer Başkomutan’ın bir kuzu kanı dökülmesine
bakamayacak derecede bir insan yüreği taşır
olduğunu hasretle bir daha anıyorum..”
Gazeteci-Yazar Falih Rıfkı Atay anlatıyor;
"İzmir rıhtımındayım.
Karargah; Birinci Kordon'da bir köşk.
Alt katın penceresinden ince kuru yanık bir yüz görünüyor.
Mustafa Kemalin yüzü!
Karşısında ayaküstü selâm duran iki İngiliz zabiti var.
Biri deniz komutanı, diğeri filosunun kurmay başkanı.
Donanma rıhtıma yanaşacak kadar yakın.
İnanabilmek için sevinçten gözlerimin yaşını siliyorum.
İngilizler'i Başkomutan'a put gibi selâm durur görmek, içimizin bütün öfkelerini yıkadı, hınçlarımızı soğuttu.
****
‘’Türk tarihinin tacının verildiği’’ Mustafa Kemâl Paşa,
sonrasında dağlarında çiçekler açan
İzmir sokaklarını gezer.
Bir ulus; eşsiz ‘’karizma kariyer vizyon’’
sahibi önderiyle artık ayağa kalkmıştır.
Yanındakilere birara;
‘’Bütün cihan işitsin ki efendiler, artık
İzmir hiçbir kirli ayağın basamayacağı kutsal bir topraktır’’der.
14 Eylül 1922’de belediyece “En Büyük Hemşehri” sıfatı verilir.
Annesi Zübeyde Hanım’ı Karşıyaka’ya emanet eden,
“Ben, bütün İzmir’i ve bütün İzmirliler’i severim.
Güzel İzmir’in temiz kalpli insanlarının da
beni sevdiklerinden eminim” sözlerinin sahibi;
Türkiye Cumhuriyeti’nin "en büyük değeridir"
Mustafa Kemâl Atatürk!
İzmir de O’nun Milli Mücadele’yi özdeşleştirdiği kenttir!
Kuvayi Milliye’nin ‘’açık hava müzesi’’dir.
Cahit Külebi de Kemalpaşa’sı için ‘’Atatürk’e Ağıt’’ta
yazar bu dizeleri de;
‘’Bir alevdir aldı gitti yurdumuzun gönlünde/
Çorap gibi söküp attı/ Düşmanları ordumuzun önünde/
Bu ne inançtır Gazi Paşa!/ Atının teri kurumadan/
Sürüp gittin yeni yeni savaşların peşinde!’’
****
Paşa 2 yıl sonra 9 EYLÜL 1922 gecesini şöyle anlatacaktır;
"Arkadaşlar, bütün yaşamımda sevinçle geçirdiğim bir gece vardır; o gece, ordumuzun İzmir’e girdiği günün burada geçirdiğim gecesidir.
O zaman buradan geçerken bu saygıdeğer halkın, gördüğü zulüm ve saldırıya rağmen resmimi koyunlarından çıkararak beni tanıdıklarını ve otomobilime atılarak kucakladıklarını unutmam!
Bugün o anıyı yaşıyorum, mutluyum..."
(Atatürk’ün S.D.1I, s. 228)
****
Piyadesi, süvarisi ile şehitlerimiz…
Asaletin yiğitliğin simgesi Çılgın Türkler!
Kuruluşa/ kurtuluşa kanlarıyla imza atan
emeği geçen her biri kuvvacı yürekli isimli isimsizler!
Altın harflerle destan yazanlar!
Mustafa’m..Mustafa Kemal’im…
Onlar ki; Haluk Isık Hocam’ın inci dizeleriyle,
‘’Bize bir toprak/ Ve o toprakta yetişen/
Bin renkli karanfil verdiler.’’
Anılarınız önünde saygıyla minnetle eğiliyoruz.
İzmir size minnettar ve izinizdedir!..