İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın (İKSEV) köklü bir geçmişe sahip müzik kültürümüzün gelecek kuşaklara en iyi örneklerle aktarılması, daha çok tanınması ve sevilmesinin sağlanmak amacıyla kurduğu, alanında bir ilk olan MÜZİKSEV, yine bir ilke imza atıyor. MÜZİKSEV’in unutulmuş tarihi çalgıların tekrar yaşama döndürülmesi projesinin ilk adımı olan “Orta Asya’dan Anadolu’ya İki Tellinin Yolculuğu” etkinliğinin basın toplantısı MÜZİKSEV’de gerçekleştirildi. “Orta Asya’dan Anadolu’ya İki Tellinin Yolculuğu toplantısına projenin mimarları olan, İKSEV Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper, Salih Urhan, Hayati Çiftçi, Özgür Gürbüz, Ozan Özdemir, Güner Özkan katıldı.
Yok olmaya yüz tutmuş, unutulmuş geleneksel çalgılarımızı yeniden hayata döndürme projesinin ilk adımı olan “Orta Asya’dan Anadolu’ya İki Tellinin Yolculuğu” etkinliği ile Tıva Türklerinin İgil’ini, Altay Steplerinin Kıl Kopuz’unu ve Torosların Iklığ’ını müzik dünyamıza yeniden sunuyor.
MÜZİKSEV’in unutulmuş tarihi çalgıların tekrar yaşama döndürülmesi projesinin ilk adımı olan “Orta Asya’dan Anadolu’ya İki Tellinin Yolculuğu” etkinliği 23 Mart 2017 Perşembe günü saat 19.30’da MÜZİKSEV Salonunda yapılacak. Tamamen kolektif bir çalışmanın ürünü olan projeye, Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Metin Ekici “Somut Olmayan Kültür Mirasımız” konulu bir konuşma ile katılıyor. Kabak kemanenin büyük üstadı Salih Urhan, klasik kemençenin kraliçesi Gülten Yeğin ve İgil’i geleneksel yöntemlerle çalıp hömey yapan ilk Türk sanatçı olan Özgür Gürbüz icracı olarak yeniden yapılan çalgılara hayat verecek. İgil, Kıl Kopuz ve Iklığ, Güner Özkan’ın çizdiği modellere göre MÜZİKSEV Lutiyesi Ozan Özdemir tarafından tamamıyla geleneksel malzemeler ve yöntemler kullanılarak yapıldı.
Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper MÜZİKSEV İKSEV’in İzmir’e kalıcı bir armağanı olduğunu hatırlattı, köklü ve çok zengin müzik kültürümüzü tanıtıp yaşatmayı görev olarak gördüklerini söyledi. Projenin mimarı MÜZİKSEV Danışmanı Güner Özkan ise “İlkel gibi görünen bu üç çalgı günümüz yaylı çalgılarının atası kabul edilebilir. Projenin ilk adımı olarak seçilmelerinin nedeni de hem yapım hem çalınma teknikleri olarak günümüz çalgılarının öncülü olmalıdır. Sibirya’da kapalı bir coğrafyada yaşayan Tıva Türklerinin Batılıların at kemanı da dediği İgil, at kılından iki teli, yine at kılından yayı ve burguluğundaki at başı oyması ile karakteristiktir. Son derece özel bir sese sahiptir ve Tıva Türkleri bu çalgıyı özel bir vokal tekniği olan hömey ile söyledikleri türkülere eşlik olarak kullanır.
Efsaneye göre Dede Korkut’un rüyasında görerek yaptığı kıl kopuz, at kılından iki teli ve at kılı yayı ile Altay steplerinin çalgısıdır. Dede Korkut, boy boylarken sos soylarken bu çalgıyı çalar. Türk kültüründe kutsallık atfedilen iki tellilerin bir diğeri de Toros Türkmenlerinin su kabağından yaptığı Iklığ’dır. Iklığ kendine özel şekli ve yapım tekniği ile Anadolu halkının çalgı yapımındaki dehasının da en güzel örneğidir” dedi.
Bir müzikolog ve çalgı yapımcısı olarak unutulmuş çalgıları tekrar yaşama döndürmenin kendisi için heyecan verici bir deneyim olduğunu belirten Ozan Özdemir, “Uzun, yorucu ama çok zevkli bir çalışma oldu. Yaptığım Iklığ’ı büyük ustamız Salih Urhan’ın, kıl kopuzu klasik kemençenin en önemli icracılarından Gülten Yeğin’in ve İgil’i geleneksel tarzıyla Özgür Gürbüz’ün seslendirmesi de benim için büyük bir gurur ve onur oldu” diye konuştu.