Alaçatı Çamlık Yol üzerindeki Cem Evi'nde düzenlenen etkinliğe, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Çeşme Şubesi Başkanı Sedat Mutlu, Çeşme Kent Konseyi Başkanı Ömer Önal, ADD Çeşme Şubesi Başkanı Mehmet Bilgiç, Çeşme Çorumlular Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Selahattin Uysal, Çeşme Belediyesi Meclis Üyesi Ali Can araştırmacı yazar Metin Aydoğdu ve dernek üyeleri katıldılar.
"47 yıl sonra yine demokrasiden uzak bir yönetim yaşıyoruz"
Hıdırellez ateşini yakmasının ardından bir konuşma yapan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Çeşme Şubesi Başkanı Sedat Mutlu, Hıdırellez'in güzel niyetlerin ve dileklerin dilendiği bir gün olduğunu vurgulayarak, "Ama bugün, aynı zamanda bizi hüzünlendiren günlerden birisi. 6 Mayıs 1972'de, üç canımız, demokrasi, özgürlük, barış, insan hakları, tam bağımsız bir Türkiye istedikleri için, faşist bir dikta yönetiminde idam edildiler. Aradan geçen 47 yıldan sonra, yine demokrasiden uzak bir yönetim yaşıyoruz. Seçilmiş bir Belediye Başkanının mazbatası elinden alınıyor ve kazandığı seçim iptal ediliyor. Yeniden seçime karar veriliyor. Aynı zarfa konulan 3 oy pusulası geçerli sayılıyor, sadece Büyükşehir Belediye Başkanı oy pusulası geçersiz sayılıyor. 23 Haziran'da İstanbul'da, sadece Büyükşehir Belediye Başkanı seçmek için sandığa gidilecek. Belediye Meclisi'nde çoğunluğu elde ettikleri için yenilemeye gerek duymadılar. İnanıyorum ki, 23 Haziran'da İstanbul halkı, bu haksız seçimde gereken cevabı verecektir" diye konuştu.
"Biz korkumuzu Kerbela'da bıraktık"
Deniz'leri, idam etmekle yok edemediklerini belirten Mutlu, "Bugün hala doğan çocuklara 'Deniz' ismi konuyor. Üç fidanı yüreklerden silemiyorlar. Deniz Gezmiş'in idamından bir gün önce Yüzbaşı gelerek, 'Yarın idam edileceksin, korkuyor musun?' dediğinde, Deniz; 'Yok' diyor, 'Biz korkumuzu Kerbela'da bıraktık'. Bu millet korkusunu Kerbela'da bıraktı. Biliyoruz ki, İstanbul halkı, 23 Haziran'da da hak ettikleri cevabı verecektir. Haksızlık, hukuksuzluk, eninde sonunda son bulacaktır" diyerek sözlerini tamamladı.
"Hızır ve İlyas, çaresizlerin yardımına koşan keramet sahibi"
Araştırmacı yazar Metin Aydoğdu da yaptığı konuşmada, Hıdırellez'in asıl adının Hızır İlyas olduğunu ifade ederek, "Hızır ve İlyas, peygamber değiller. Bütün peygamberler, doğdu, büyüdü ve Hak'ka yürüdü. Ama Hızır ve İlyas öyle değil. Onlar hep vardı, şimdi de var, bundan sonra da var olacaklar. Hızır, karaların, yeryüzünün hakimi. İlyas da denizlerin hakimi. Yani İlyas'ın hükmü denizlerde, Hızır'ın hükmü de karada geçiyor. 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan tan vaktinde, Hızır ve İlyas buluşurlar. Bir yıl boyunca karada ve denizde olanları konuşurlar. Önümüzdeki yıl da yapılacaklar hakkında karar verirler. Hızır, çaresiz kalan insanların yürekten seslenmeleri sonucunda yardıma koşan bir kurtarıcıdır. İlyas da denizdeki çaresizlerin yardımına koşan bir keramet sahibi. Halk arasında, Hızır İlyas, zaman içinde söylene söylene Hıdırellez'e dönüşmüş" diye açıkladı.
Üç fidan ile ilgili konuşurken duygulandı
Üç fidanın asılmasının kara bir leke olduğunu belirten Aydoğdu, "Bugün bize yapılan haksız davranışlar, soygun, sömürü, dışa bağımlılık, kendi yöneticilerimizin, başka bir ülkenin valisiymiş gibi bize baskı uygulaması, o günlerde de vardı, bugün de var. O genç fidanlar, o zaman haksızlıklara karşı çıktılar. Tam bağımsız Türkiye istediler. Ben o günleri yaşadım. Sonraki zorlukları da yaşadım. Bugün herkes, o canlara haksızlık yapıldığını biliyor" diye konuşurken, duygulanarak, gözyaşlarını tutamadı.
Yapılan konuşmaların ardından etkinliğe katılanlar Hıdırellez ateşinden atlayarak, dilek tuttular.