Hüner, ''Yıpranma hakkı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın (CİB) insafına bırakıldı. Bu kararla ‘basın kartı vermediklerimdensen gazeteci değilsin ve yıpranmıyorsun’ denildi. TBMM’de gazetecilere sahip çıkmayan vekiller, seçim bölgelerinde çoğu basın kartsız habercilerin yüzüne nasıl bakacak” dedi.
Basın İş Kanunu’ndaki pek çok maddenin iptal edildiğini, kalan tek hakkın fiili hizmet zammı olduğunu anımsatan Hüner, ‘’En ağır şartlarda çalışan gazeteciler, en az hakka sahip meslek grubu oldu. Sendika olarak, Meclis'e hem gazetecileri hem de matbaa çalışanlarının fiili hizmet zammından yararlanmasını talep ettik. TGS Genel Merkez yöneticileri, bütün siyasi partilerin en yetkili kişileriyle Meclis’te görüşerek, basın sektöründe çalışanların tümünün yıpranmadan yararlanmasını istedik. Yasa teklifine katkı koyacak raporumuzu sunduk’' diye konuştu.
Hüner, 2008 yılında matbaacılardan alınan yıpranma hakkının yeni düzenlemeyle geri verilmesini umutla beklediklerini ancak hayal kırıklığına uğradıklarını dile getirerek, şu bilgiyi verdi:
''Haberin hazırlık sürecinde gazeteciler, baskı sürecinde de matbaacılar yıpranıyor. Gazetecilere çalışma koşullarının yıpratıcılığı nedeniyle erken emeklilik sağlayan, 1977 yılında tanınan fiili hizmet zammı hakkı (yıpranma payı) 2008’de iptal edildi, 2013 yılında yeniden getirildi. 2013 yılında getirilen düzenlemeyi de haksızlığa neden olduğu gerekçesiyle açılan davada Anayasa Mahkemesi iptal etti. Anayasa Mahkemesi, TBMM’ye yeni yasal düzenleme için 9 ay süre tanıdı. Gelişme üzerine en ivedi çözüm olarak 506 sayılı yasa dönemindeki düzenlemeye geri dönülmesini talep ettik. “
Halil İbrahim Hüner, TBMM’de kabul edilen yeni kanunun basın sektöründe çalışan ancak, işverenleri tarafından Basın İş Kanunu kapsamında gösterilmeyen gazetecilerin, ‘’basın kartı sahibi olan’’ ve ‘’basın kartı sahibi olamayan gazeteci’’ ayrımını yeniden getirdiğini söyledi. Anayasa Mahkemesi’nin de daha önce bu nedenle kararı bozduğunu hatırlatan Hüner, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘’TBMM’de AK Parti ve MHP’nin çoğunluk oylarıyla kabul edilen kanun, Anayasa’nın bozduğu hükümleri içeriyor. Gazetecilere, ilk kez ve sürekli basın kartı verme yetkisi, eskiden Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’ne bağlı, çoğunluğunu gazeteci meslek örgütlerinden oluşan komisyondaydı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na (CİB) dönüşümde bu yapı bozuldu. Basın kartını artık meslek örgütlerinin bulunmadığı komisyon veriyor. Basın İş Kanunu’na bağlı gazetecilik yapan bine yakın basın emekçisi, şu anda basın kartı alamıyor. Bazılarının da Basın kartları yenilenmiyor. Gerekçe de sunulmuyor. Yeni yasaya göre bunlar da yıpranmadan yararlanamayacak. AK Parti, bu yeni kanunla bir kez daha ‘ben kimin gazeteci olduğuna karar veririm, ona göre düzenleme yaparım. Karşımdaysanız, basın kartı da alamazsınız, kanunlardan da yararlanamazsınız’ diyor. TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen kanunun, Ana muhalefet partisi tarafından ikinci kez Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi bekliyoruz. Bu kararla ‘basın kartın yoksa gazeteci değilsin, yıpranmıyorsun’ denildi. Milletvekilleri, TBMM’de gazetecilere sahip çıkmadı. Türkiye’nin çeşitli illerinde, ilçelerinde internet sitesi, TV, radyo ve gazeteler aracılığıyla 365 gün halka seslerini duyuran milletvekilleri, Meclis’te kabul ettikleri yeni kanunla tüm basın çalışanlarına değil sadece uygun görüp basın kartı verdiklerine sahip çıktıklarını gösterdi.’’
ANAYASA MAHKEMESİ’NİN İPTAL KARARI
İstanbul 22. İş Mahkemesi tarafından görülen bir davada, mahkeme, gazetecilerin fiili hizmet zammını düzenleyen 5510 sayılı Kanunun 40. Maddesinin 16. bendinin iptali talebiyle 9 Nisan 2019 tarihinde Anayasaya Mahkemesi’ne başvurmuştu. Dava sonunda Anayasa Mahkemesi basın ve gazetecilik mesleğinde çalışanlara 'yıpranma payı' getiren düzenlemeyi, Anayasa'nın 13 ve 60'ıncı maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle 14 Şubat 2020 tarihinde iptal etmişti. Mahkeme basın kartı verilecek kişilerin nitelikleri ve basın kartının verilmesine ilişkin şartlar yönünden herhangi bir kanuni düzenleme bulunmadığını, konunun yönetmelikle düzenlendiğini, bu haktan sadece basın kartı sahibi kişilerin yararlanabileceği öngörülerek sosyal güvenlik hakkına bir sınırlama getirildiğine dikkat çekmişti. Mahkeme yasal düzenleme için 14 Kasım 2020 tarihine kadar süre tanımıştı.