Aralarında Suriyeli ve Türkiyeli sanatçıların yer aldığı “Yeryüzü hepimizin” adlı etkinlik İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Halkların Köprüsü Derneği tarafından düzenlenen etkinlikte Türk sanatçıların yanı sıra Suriyeli sanatçılar ve Üç Dilli Çocuk Korosu da sahne aldı. Suriyeli şairler Ahmed Jundi ve Hael Helmi Sour’un savaşı anlatan şiirleri salondakilere duygusal anlar yaşattı. Etkinlik kapsamında açılan fotoğraf ve resim sergisi 20 Mayıs tarihine kadar İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde ziyaret edilebilecek.
Koşulsuz konukseverlik
Etkinliğin kapanış konuşmasını yapan Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Prof. Dr. Cem Terzi, mültecilerin hayatta kalmak için kendi ülkelerini terk ederek her türlü vatandaşlık haklarını kaybettiklerine dikkat çekti. Terzi, “Sığındıkları bu ülkede de haklardan; mültecilik hakkından ve vatandaşlıktan mahrum biçimde hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Bizim ahlaki anlayışımız, devletlerin konjonktürel siyasetlerini aşacak biçimde bir konukseverliktir. Biz buna koşulsuz konukseverlik diyoruz. Bu ülkedeki göçmenler ve mülteciler için mutlak ve koşulsuz konukseverliği savunuyoruz. Suriyelilerin kendi hayatları üzerinde söz sahibi olabilmesi için mülteci statüsünü ve vatandaşlık hakkını talep ediyoruz. Ulusu ortak yaşamı paylaşan herkes olarak, yeniden tanımlamayı, ulus kavramını genişleterek zenginleştirmeyi ve böylelikle ulusu hep vurgulanan tekçiliğinden özgürleştirmeyi talep ediyoruz. Vatandaşlık talebimizin arkasında, başka bir dünya özlemi yatıyor. Ve bu dünyayı, herkes için istiyoruz” dedi.
“Bütün topraklar herkesindir”
Konuşmasının devamında mültecilerle dayanışma mesajları veren Terzi, şunları kaydetti: Sizin bu topraklara özgürce girişinizi savunduğumuz gibi, şimdi de eğer siz istiyorsanız bu ulusa giriş ve yaşam hakkınızı savunuyoruz. Sizinle bu ulus içinde kaynaşmak sizi yutup, sindirmek değildir, sizden iş gücü, mesleki ve ekonomik kapasitelerinize göre yararlanmak değildir, sizi kimliğinize, kültürünüze, inançlı olup olmadığınıza, dininize, mezhebinize, dilinize, ulusal aidiyetinize, etnik kökeninize bakarak kullanmak değildir. Tam tersine, eşitlikçi, demokratik beraber yaşama pratiklerini birlikte inşa etmek için hoşgeldiniz diyoruz. Her birinizi tanımak ve kabul etmek üzere bütün yabancılara hoş geldiniz diyoruz. Biliyoruz ki aslında bir zamanlar her birimiz yabancı idik, ve her birimiz yeniden yabancı olabiliriz. Şans eseri bu topraklarda doğmuş olmak bizleri ev sahibi yapmaz, bütün topraklar herkesindir.”
.