Eli kalem tutan gazetecilerin, Türk Ceza Kanunu’na aykırı bir şekilde eli silah tutanlarla bir görüldüğünü ifade eden CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, “Bugün itibarıyla 158 gazeteci cezaevinde. Uzun tutukluluk süreleri cezaya dönüşmüş durumda ve eli yalnızca kalem tutan bazı gazeteciler müebbetle yargılanıyor. TCK 309, 311 ve 312’ye göre eğer bir kişi ‘cebir ve şiddet’e karıştıysa dahi bir müebbetle yargılanabiliyor. Ancak gazeteciler üç müebbetle yargılanıyor” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin gazeteci kökenli Milletvekili Atila Sertel, tutuklu gazetecilerle ilgili TBMM’de basın toplantısı düzenledi. CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel’e partinin İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, Denizli Milletvekili Kazım Arslan, İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya, Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Samsun Milletvekili Kemal Zeybek ve Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer de eşlik etti.
KALEM SİLAH MI?
Hukukun ayaklar altına alındığını, kanunların çiğnendiğini ifade eden CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, şunları söyledi:
“Bir yılı aşkın süredir tutuklu bulunan Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Atilla Taş, Murat Aksoy, Gökçe Bahadır, Şahin Alpay, Mustafa Ünal, Ali Bulaç, Oğuz Usluer üç kez müebbetle yargılanan isimlerden bazıları. Müebbetle yargılanan gazetecilerin sayısı 70’e yakın. Türk Ceza Kanunu’na göre bir kişinin müebbetle yargılanması için ‘Cebir, Şiddet’ teşebbüsünün olması gerekiyor. Bu şiddetin de mutlaka fiziki bir şiddet olmalı ki o durumda dahi bir müebbetle yargılanabiliyor. Bugün baktığımız zaman; yazılarından, konuşmalarından başkaca suç unsuru isnat edilemeyen bazı gazeteciler üç müebbetle yargılanıyor. Savcılar, mahkemeler bunu bilmiyor mu? Hukuk nerede? TBMM'yi uçağı ile bombalayan askerin silahı var, fiziki/maddi cebir-şiddet için elverişli diyebiliriz. Peki; düşüncelerini kaleme alan bir gazeteci ya da yazarın bu fiziki/maddi anlamda cebir ve şiddete elverişli silahı nedir? Kalemi mi? Bilgisayar klavyesi mi? Yoksa düşünceleri mi?”
DEĞİŞİKLİK YOK SAYILIYOR
Türk Ceza Kanunu’nun 309, 311, ve 312’nci maddelerinin “Cebir ve Şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını veya hükümetini ya da parlamentosunu ortadan kaldırmaya fiilen teşebbüs etmeyi” kapsadığını belirten Sertel, “Bu üç maddenin kapsadığı suçlar için aranan suç koşulları cebir, şiddet ve teşebbüsünün olması. Bu maddelerde aranan suç unsuru 2007 yılına kadar ‘cebir ve tehdit’ idi. 2007 yılında dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in önerisiyle bu yasa maddesi ‘tehdit’ kavramının ‘fikir özgürlüğünü’ ortadan kaldırmaya elverişli olduğu için yerine ‘şiddet’ unsurunun konulması gerekçesiyle değiştirildi. Ama bugün AKP iktidarı ve onun mahkemeleri, savcıları açık ve net olan kanunu hiçe sayıyor” diye konuştu.
SÖZCÜ İDDİANAMESİ SAÇMALIKLARLA DOLU
Konuşmasında Sözcü Gazetesi iddianamesine de değinen Atila Sertel, şunları söyledi:
“İddianamede; ‘İşin doğası gereği, ülke yönetimini ya da kamuoyunu yönlendirme noktasında fazla önem arz etmeyen gündelik hususlarda muhaliflik / habercilik faaliyetlerinin yapıldığı, gazetenin, çalışanlarının, yazarlarının FETÖ'yü ağır derecede eleştirmeleri, hatta karşılıklı olarak birbirlerine hukuk davası açmaları ya da yeri geldiğinde şikayet mekanizmasını devreye sokmaları aralarında anlaşma - bağlantı olmadığı anlamına gelmemektedir’ deniliyor. Böyle saçma bir şey olabilir mi? Özledik diyenler, açılışlarda birlikte kurdale kesenler, el ele kol kola yürüyenler dururken adeta niyet okuyuculuğu yapılarak Sözcü’yü FETÖ ile birlikte göstermek istiyorlar. Buna kargalar bile güler.”
GÖKMEN ULU’NUN HASTALIĞI CİDDİ
Kısa bir süre önce Sözcü Gazetesi muhabiri Gökmen Ulu’yu Silivri Cezaevi’nde ziyaret ettiğini belirten CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, “Gökmen Ulu’ya Gezi olaylarından hatıra kalan astım hastalığı beton duvarlar arasında hızla ilerliyor. Tedavi dahi göremiyor. Tedavi görmek için götürüldüğünde elleri kelepçeli olarak saatlerce bekletilmiş. Bu işkencedir. Şimdi uyku apnesi teşhisi de konulmuş. Ve bu hastalık ölümcül bir hastalık. 70 yaşındaki Şahin Alpay günde 12 ilaç kullanıyor. Bu insanlara yapılan zulümdür, işkencedir. CHP milletvekilleri olarak hukuksuzluğa, haksızlığa uğramış gazetecilerin sesi olmaya devam edeceğiz. Tüm gazetecilere özgürlük istiyoruz” dedi.
CHP’Lİ VEKİLLER DE SÖZ ALDI
Toplantıda CHP’nin diğer milletvekilleri de söz aldı. İlk olarak konuşan CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, “Basın özgürlüğü yok edildi. Cumhuriyet ve Sözcü iddianamelerine baktığınızda ne kadar komik olduğu anlaşılıyor. Türkiye’de yargı bağımsızlığı bitmiştir. Yargı iktidarın sopası haline gelmiştir” dedi.
CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır da, “Bugün muhalefet eden gazetecileri tutukluyorsunuz. Yarın bir gün toplumu susturmak için 80 milyonu mu içeri atacaksınız” diye sordu.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer de, basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede demokrasiden söz edilemeyeceğini vurguladı.
Bugünkü uygulamalara faşizm benzetmesi yapan CHP Samsun Milletvekili Kemal Zeybek de iktidarın kalemden, düşünceden ve muhalif seslerden korktuğunu söyledi.
CHP Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer ise, “Hiçbir delile ihtiyaç duymadan sadece bir niyetle, bir emirle insanlar tutuklanıyor. Delilsiz, hukuksuz tutuklamalar yargının adil olmadığını net bir şekilde ortaya koyuyor” dedi.
Son olarak söz alan CHP İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya da, “Halkın haber alma özgürlüğü hapistedir. Halkın haber alma özgürlüğü tutuklu ise demokrasi de yoktur. Halkın haber alma özgürlüğü ve demokrasi için mücadele etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.