İsa ATAGÖZ -
Alaçatı, yeme, içme ve eğlence yaşamının yüksek ölçülerde yaşandığı bir belde olmasına karşın, resim sergileri ve birbirinden değerli yazarların imza günleriyle de kültür ve sanat yönüyle adından sıkça söz ettiriyor.
Yoğun yaz sezonunun yaşandığı şu günlerde, ardı ardına imza günlerinin düzenlendiği Alaçatı'da, 29 Temmuz Cumartesi günü, Kırmızı Kedi Kitabevi'nde yazar Nevşah Fidan'ın imza günü de yoğun ilgi gördü. Okuyucular, yazar Nevşah Fidan ile söyleşi yapma imkanı bulurken, hatıra fotoğrafı da çektirdiler.
Nefes ve Yaşam Koçu Nevşah Fidan, "Nefs" üçlemesinin ilk iki kitabı "Tin" ve "Tüz" hakkında açıklamada bulunarak, "İlk defa roman yazıyorum. Tin çok beğenildi. Şimdi de ikinci kitabım Tüz'ü okuyucularımın beğenisine sundum. Çok güzel bir roman oldu. Kısa zamanda çok satanlar arasında yerini aldı. Kitabın içerisinde, aşk, hırs, siyaset, güncel olaylar var. Tin'de, çok sivri karakterler vardı. Okuyucuların tanıyabilmesi için karakterlere ve onların yaşam biçimlerine yoğunlaştım. Tin'in içerisinde çok çarpıcı olaylar da var. Tin kitabının en sonunda bütün karakterler dibe vurdu, hepsi darmadağın oldu" diyerek Tin kitabı hakkında bilgi verdi.
"Tüz'de çok çarpıcı bilgiler var"
Son kitabı Tüz'de, Tin kitabındaki karakterlerin özüne dönüşlerini anlattığını ifade eden Nevşah Fidan, "Töz'ün bir özelliği de, içinde siyaset, Türkiye'de astrolojik sebeplerle olanlar, dünyadaki bütün sistem ve şemalar, çok eski yüzyıllardan gelen Şamanizm'den tutun, birçok spiritüel öğreti de işlendiği için çok güncel bir kitap. 15 Temmuz günü başlıyor. 15 Temmuz'da, Tin'deki bütün karakterlerin Tüz'e nasıl geçiş yaptığını, Türkiye'de yaşayan karakterlerin nasıl etkilendiğini, psikolojilerinin nasıl değiştiğini de işliyorum. Kitabın içerisinde çok çarpıcı bilgiler de var. Kitaptaki hikaye de çok akışkan" diye belirtti.
"Geçmişini bilmeden hiç kimseyi yargılayamayız"
Roman yazmaya üç yıl önce karar verdiğini açıklayan Fidan, "Çok daha didaktik kitaplar yazarken, insanlara olayları romanla anlatabileceğimi düşündüm. Bunun üzerine roman yazmaya karar verdim. İlk romanımı yazarken, şekillenmeye başladığında gördüm ki, yıllarca çalıştığım onlarca insandan toplama karakterler ortaya çıkmış. Aslında o karakterleri herkes tanıyor. Örneğin kitapta Cengiz karakteri var. Cengiz, hükümete çok yakın bir iş adamı. Selim karakteri, çok çapkın, sürekli zengin kadınlarla birlikte olan, çok yakışıklı ve reklam dünyasından gelen bir karakter. Yine kitapta Fatma karakteri var. Çok düz ve naif bir kadın. Ama onun kendi evliliğinde tatmin bulamayıp, nasıl dış dünyaya yöneldiği, açıldığı ile ilgili. Küçük bir kız karakteri var. Sosyetenin içinde büyüyor. Onun duygusal ve iç dünyasını işledim. Bütün bu karakterler, herkesin evinde, iş yerinde karşılaştıkları karakterler. Bütün karakterleri mesaj vermek üzere işliyorum. Romanda vermek istediğim en önemli mesaj; hiç kimseyi yargılayamayız. Ben kendi eğitimlerimde de yıllardır bunu anlatıyorum. Hiç kimsenin nasıl bir çocukluk ve hayat geçirdiğini bilmeden, insanları yargılıyoruz. Aslına bakarsanız, bir katili bile yargılayamayız. Çünkü onun çocukluğunun ve geçmişinin ne olduğunu, neler gördüğünü, o noktaya nasıl geldiğini bilmiyoruz. Tin'de çok antipatik bulduğunuz bir karakteri, Tüz'de, onu tanıdıkça, geçmişini, çocukluğunu öğrendikçe, kendisini çok sevebilirsiniz. Ya da Tin'de çok sevdiğiniz bir karakterden, Tüz'de, olaylar geliştikçe nefret edebilirsiniz. Olayların gelişimini özellikle öyle seçtim. Bence kitapta, evrensel ve hakikatle ilgili çok önemli mesajlar da var" diyerek sözlerini tamamladı.