Denizhan Güzel
Atasefa, öğrencilerin sağlıklı bir ortamda eğitim görmesi için okulun acilenbakıma alınması gerektiğine vurgu yaparak, “Milli Eğitim Bakanlığı ile Fırat Üniversitesi arasında eğitim kurumu binaları ve eklentilerinde afet risklerinin tespiti ve azaltılmasına yönelik çalışmalar yapılmasına ilişkin protokol kapsamında raportör Fırat Üniversitesi Yapı ve Beton Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kürşat Esat Alyamaç’ın hazırlamış olduğu 03.02.2022 tarihli “Acil Onarımlar Tespit Tutanağı” dehşet verici sonuçlar ortaya koymuştur. Tutanağa göre, Çeşme Namık Kemal İlkokulunda acil olarak yapılması gerekenler listesinde, kalorifer tesisatının yenilenmesi, elektrik tesisatının yenilenmesi, temiz su hatlarının yenilenmesi, kirli su hatlarının yenilenmesi, lavabo ve wc.lerin yenilenmesi, yangın tesisatının yapılması, acil çıkış kapılarının yapılması, duvar çatlaklarının onarılması, yer kaplamalarının güncellenmesi, çatıların yenilenmesi” şeklinde karar çıkmıştır. Bu tespitler bizlere ne kadar sıkıntılı bir binada eğitim yapıldığının göstergesidir” dedi.
Eğitim-İş Çeşme Temsilcilik Sekreteri Burak Atasefa, ayrıca Okulun B Blok binasının temeli olmadığını, olası bir depremde bir facia yaşanabileceğini de vurgu yaparak, “
Milli Eğitim Bakanlığının temel görevi, okullarda eğitim-öğretime uygun ortamı sağlamaktır. Okulların en temel ihtiyaçlarından biri de elbette ki ısınma sorunudur. Normal koşullarda bile bu temel ihtiyacın bakanlık tarafından karşılanması gerekirken, ülkemizde ve dünyada yaşanan Covid-19 salgını nedeniyle yaşanan pandemi sürecinde bu durum daha da önemli bir hal almaktadır. Bu salgın ortamında okullarımızda eğitim-öğretime yüz yüze devam edilmekte olup, eğitim-öğretimin aksamaması ve salgından korunma anlamında tedbirlerin de mutlaka alınması, öğrencilerin hastalanmaması için de ısınma sorununun en acil haliyle yerine getirilmesi gerekir. Hal böyle iken, ilçemizin en köklü ve en büyük okullarından Namık Kemal İlkokulu’nda bu konuda ciddi bir ısınma sorunu yaşanmaktadır. Öncelikle, okulun kadrolu hizmetlisi olmadığı için, İş-kur aracılığıyla çalışan hizmetliler sabah 07.30’da okula gelmekte ve 07.30-08.00 saatleri arasında kaloriferi yakmaktadır. Sabah 08.00’de ders başı yapıldığı için, ilk 5 ders saatinde ısınmak mümkün olmamakta, sadece son ders saatinde kaloriferler sınıfları ısıtır hale gelmektedir. Kaloriferler tam olarak sınıfları ısıttığı anda da ders bitmekte ve öğrenciler evlere dağılmakta, sonuç olarak kaloriferden asla faydalanılamamaktadır. Bununla birlikte, okulun kalorifer sisteminde hem kazanda, hem de borularda yaşanan sorunlar nedeniyle bu parçalar artık görevini yapamamaktadır ve buna bağlı olarak da kaloriferler gerekli şekilde yanmamaktadır. Ya da yansa bile sigorta attırmakta ve kaloriferden verim alınamamaktadır. Kalorifer kazanını çalıştırmak amacıyla kullanılan yakıt, günümüzde artık hiçbir yerde kullanılmayan kalitesiz fuel-oil yakıtı olduğundan, bu da verimi düşürmekte, kalorifere zarar vermekte ve kötü yakıt kullanılması, kaloriferin arızalanmasına neden olmaktadır. Hal böyle iken okul öğretmenleri ve daha önemlisi öğrencileri, soğukta ders işlemek zorunda kalmaktadır. Son derece sağlıksız koşullarda yapılan eğitim-öğretim de fayda sağlamamaktadır. Bununla birlikte öğrenciler sürekli hasta olmakta olup, okul öğrencilerinde ciddi devamsızlık sorunları da buna bağlı olarak yaşanmaktadır” şeklinde konuştu.
Burak Atasefa, sözlerini şöyle tamamladı;
“Okul idaresinden aldığımız bilgiye göre, konuyla ilgili olarak ilçe milli eğitim müdürlüğüne yazılar yazılmış olsa da bugüne kadar gereği yapılmamıştır. Bu tutanaktan hareketle, bu okulumuzda kalorifer tesisatı nedeniyle ısınmanın gerektiği şekilde yapılmadığı ortaya çıkmıştır. Elektrik tesisatının yenilenmesi kararı, çocuklarımızın ne kadar tehlikeli bir ortamda eğitim-öğretim gördüğünün kanıtıdır. Pandemi sürecinde temizliğin bu kadar önemli olduğu bir ortamda temiz ve kirli su hatlarının yenilenmesi kararı, ne kadar sağlıksız bir ortamda eğitim-öğretim yapıldığının kanıtıdır. Yine temizliğin bu kadar önemli olduğu bir ortamda lavabo ve wc.lerin yenilenmesi kararı, sağlıksız ortamda eğitim-öğretim yapıldığının kanıtıdır. Yangın tesisatının yapılması kararı ise, yangın tesisatının olmadığı anlamına gelir ki, olası bir yangında ne kadar tehlikeli bir ortamda çocuklarımızın eğitim-öğretim görüyor olması, dehşet vericidir. Yine olası bir doğal afette acil çıkış kapılarının olmaması da kesinlikle düşündürücüdür. Son yaşanan İzmir depreminde hafif hasarlı raporu alan okulumuzda, deprem sonrası oluşan çatlakların onarılmaması da, tehlikeyi gözler önüne sermektedir. Çatıların yenilenmesi kararı ise, kış ortamında ve rüzgarın, yağışın bol olduğu ilçemizde yine tehlike arz etmektedir. Zira yaklaşık bir ay önce okulumuz B Blokta bir sınıfta çatı akmış ve sınıfta eğitim-öğretim yapılamaz hale gelmiş ve bu sınıfımız başka bir sınıfta ve öğleden sonra eğitim-öğretim yapmak zorunda kalmıştır. Bilindiği üzere son yaşanan İzmir depremi sonrasında ilçemiz 16 Eylül İlkokulu ağır hasarlı raporu aldığı için yıkılmış, bu okulun öğrencileri de Namık Kemal İlkokulunda öğleden sonra eğitim-öğretime devam etmektedir. Bu durumda hazırlanan tespit tutanağının sonuçları değerlendirildiğinde, her iki okul öğrencilerinin ne kadar tehlikeli bir ortamda eğitim-öğretime devam ettiği açıktır. Yetkilileri derhal önlem almaya çağırıyoruz Okullarımızda eğitim-öğretimin en temel unsuru çocuklarımızdır. Bununla birlikte özellikle pandemi sürecinde çocuklarımızın sağlığını korumak ve bununla ilgili gerekli önlemleri almak da Milli Eğitim Bakanlığının en temel görevidir. Bu önlemler alınmadığı takdirde bunun tek sorumlusu Milli Eğitim Bakanlığı olacaktır.”